10 yaşında her çocuk gibi etrafına uyum sağlaması gerektiğini bilinçsizce düşünen bir çocuktum. Etrafımda herkes başörtülüydü ve ben ilkokulu bitirdiğim yaz ortaokullarda başörtü yasağı kalktı. Bunu fırsat bilip hemen başörtüsü takmak istedim ve etrafımda “Sen çocuksun,” diyen bir kişi bile olmadı.
Herkesten takdir görmeye başladım ve bu beni çok mutlu ediyordu o zamanlar. Başörtü takmaya başlamadan önce cıvıl cıvıl bir çocuktum. Dans ederdim, şarkı söylerdim, koşardım, bisiklete binerdim, katılmadığım tek bir etkinlik olmazdı.
Kapandıktan sonra ortaokulda bir cemaat okuluna yazdırıldım ve müzik, aşığı olduğum, tutkulu olduğum tek şey, yasaktı. Ama sınıfımda da tek başörtülü bendim. O zaman gerçeklerle karşılaşmaya başladım. O zamanlar anlamıyordum ezik görüldüğümü, fakat şu an fark ediyorum. Ezik görülmektense beni üzen şey şuydu: artık istediğim gibi koşamıyordum. Sürekli başörtümü düzeltmek, eteğim açılacak diye korkmak beni her şeyden uzaklaştırdı.
Ama asıl olay lisede başladı. Artık eziklenme, küçük görülme masum bir bakış açısıyla değildi. Etiketleniyor, damgalanıyordum. Üzerime siyasi etiketler yapıştırılıyor, arkamdan konuşuluyordu. Hiç fikrimi sormuyordu kimse. Umrunda değildim kimsenin, beni gördükleri örtüden tamamen çözdüklerini düşündüler. Bir kere bile siyasi, dini fikirlerim sorulmadı çünkü zaten biliyorlardı. (!) Kendi aralarında benim duyacağım uzaklıkta bilerek yaptıkları siyasi espriler beni çok yormaya başladı.
Liseden önce de sorguluyordum bir şeyleri ama lisede iyice aslında içimde mantığıma oturtamadığım şeyler açığa çıkmaya başladı. Mezhepler, sünnetler, kültür vs. Her şeyi sorgular, çok okur oldum. Bu sorular, ulaştığım cevaplar beni başörtüsünden iyice soğuttu ve 2 sene önce ilk kez “Evet ben açılmak istiyorum.” dedim kendime. İnsanlardan çok yorulmuştum.
Aslında bu ilk adımım değildi, zaten daha öncesinde 10 ya da 11 yaşında 2 kere denemiştim. Havuza arkadaşımla ve onun ailesiyle gittiğimde bonemi takmadan yüzdüm ve özgür hissetmiştim. Eve gelip anneme “Ben açılmak istiyorum.” dediğimde ise hayır diyip kapıyı yüzüme kapatmıştı. İşte orada artık zorla kapalıydım.
Şimdi 18 oldum ve üniversiteye geçtim. Üniversitede açılmak istediğim halde buna kesin karar verdikten sonra anladım ne kadar büyük bir yükü omuzlarımda taşıdığımı. Babamın, abimin, annemin yolda açık bir kadın görünce ettikleri küfürler aklıma gelmeye başladı ve bana da o küfürleri edecekler, biliyorum. Para desteğimi keserler belki. Başörtüsü artık dinle ilgili bir şey değil benim için; bir siyasi simge, bir etiket.
Daha ergenliğe bile girmemişken verdiğim bir karar yüzünden hala yargılanmak beni çok yıprattı. Kimliğim değişti, o cıvıl cıvıl insan gitti, içime kapandım, güzel elbise giyemedim hiç bir daha, benliğimi kaybettim, hiçbir şeye kendim karar veremedim. Saçımda rüzgar hissetmeyeli, doya doya koşmayalı, bisiklet sürmeyeli 8 sene oldu. Kimim ben bilmiyorum. Başörtüsünden önce mutlu olduğum çocukluğu hiç hatırlamıyorum, anılarım silindi. Çocukluğumu geri istiyorum, o yılları geri istiyorum.