Merhaba, bu benim ilk mektubum. Ne yazacağımı bilmiyorum. İnsan derdini çok kolay anlatamıyor.
Ailem fazlasıyla dindar. Hatta babam kendi çevresinde hoca olarak bilinir. Ve çevrem bu yüzden beni ben olduğum için değil babamın kızı olduğum için yargıladı. Dokuz yaşında bile en çok duyduğum cümlelerden biri “Sen hoca çocuğusun pantolon giyemezsin, sen hoca çocuğusun bunu yapamazsın…” halbuki normal bir çocuk olmak istemiştim. Ailem hep zorla her yaz Kuran kursuna verirlerdi ki vermeseler bile her hafta sonu evde iki saat babam bize sohbet yapar dini bilgiler öğretirdi. Ama kafamı kurcalayan en ufak şeyde kızardı “Böyle şeyler sorma, dinden çıkarsın” derdi ve hiçbir zaman açıklamasını yapmazdı.
Ortaokulda ve lisede zorla imam hatibe gönderildim. Hatta sürekli okutulmama mevzusu geçerdi evde. Babam da annemde sürekli hafız olmamı isterdi. Hatta ilkokuldan beri okuttuklarına hep pişmanım derler. Keşke yatılı kursa verseydik deyip dururlar. Böyle bir evde büyüyünce, örtünmeme diye bir seçeneğiniz de olmuyor zaten. On yaşında örtündüm. İlkokul dördüncü sınıfa giderken namaz kılmıyorum diye babam her gün bağırırdı bana. Sonunda pes ettim ona da başladım. Okuduğum kitaplardan giydiğim en ufak şey olay olurdu evde. Türk edebiyatı bile okutmazlardı. Hep islam için şehit olan insanların hikayeleriyle büyüdüm. Ve ben hep o uyumlu kız olmaya çalıştım. Ailem ne derse onu yapmaya çalışıyordum.
Sonra bir anda birike birike sorgulamaya başladım. Hep ertelediğim o sorgulamayı yaptım. İnancımı kaybettim. Önce tanrıyla küstüğümüzü hissettim. İnanç olmayınca, din de olmuyor zaten. Yavaş yavaş dini daha çok araştırdıkça, deist oldum. Aslında araştırmama çok gerek yoktu. Bir ilahiyatçı seviyesinde bilgim vardı zaten. Kafamdaki sorulara yöneldim sadece. İnancım gidince, başörtüyü de takmanın bir anlamı kalmamıştı. Bu yüzden çıkarmaya karar verdim. Tabi ki ailem kabul etmeyecekti. O yüzden gizlice açılmaya başladım ve üniversiteye açık geldim.
Kendimi üniversitede keşfettim, sürekli depresyonda olan halim gitti etrafına neşe saçan yeni bi ben geldi. Kaç kere intihar etmeyi düşünen ben, yaşamayı sevdiğimi fark ettim . Bu his o kadar garip geliyor ki hâlâ… hiç tatmamışım ki nerden bileyim ben. Tabi ailemin yanına gidince yine eski kimliğe dönüyordum; donuk, çaresiz ve dindar. Ve bir hafta önce öğrendiler. Üniversite için şehir dışındayım, daha yüz yüze denk gelmedik. Ama annem “Ben seni böyle istemiyorum.” dedi. Babam gelmem için her şeyi yapıyor… Biliyorum eğer eve gidersem kıyamet kopacak. Annem saçlarımdan tutar beni döver diye çok korkuyorum. Reşit bile değilim evden kaçma şansım yok… ne olacak hiç bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey var ki Tanrı beni acı çekmeye göndermiş dünyaya ki annem bile sevmedi beni…
Yaşam mücadelesi veriyorum, onlara tek bağımlılığım ekonomik bağ ki kendileri de farkında. En ufak tartışmada para vermemekle tehdit ediyorlar. Artık onu da vermeyecekler biliyorum. Bir KYK bursum var o da olmasa zaten aç gezeceğim. Hayatta en çok istediğim şey kendi paramı kazanıp, ekonomik bağımsızlığımı elime almak. Ve o zaman tamamen özgür olacağım, reşit olayım direkt işe gireceğim. Hem okuyup hem çalışacağım. Şimdilik elimden bir şey gelmiyor.
Canım kız kardeşlerim sizi çok seviyorum kendinize kocaman sarılın, sizi çooook seviyorum. Her şeye rağmen kendinize çok iyi bakın.