Hayatımın hiçbir döneminde başörtülü olmayı sevmedim.

Hikayeme nasıl ya da nereden başlamam gerektiğini pek kestiremiyorum. Düşündükçe dallanıp budaklanıyor, sanırım kendimi tanıtmakla başlamam en iyisi…

Radikal İslamcı ve kalabalık bir aileyle taşranın bir köyünde büyümüş, 20 yaşında, üniversite öğrencisi bir kadınım. Çok kardeşli, çok kuzenli, çok amcalı-teyzeli, ilişkileri kuvvetli ve kalabalık bir aileyle büyüdüm. Bütün bu insanlar aldığım her kararda hep ensemdeydi. Ailemde çok fazla kadın var ve bu kadınlardan bir tanesi bile tesettürsüz değil, bu da bu süreçte beni en çok zorlayan şeylerden biri. Çok ihtiyacım olsa da örnek olarak sunabileceğim kimse yok.

Ben 11 yaşında örtündüm, ailemdeki yaşıtlarım arasında ilk örtünen kişiyim. Bunun sebebi isteyerek örtünmem değil, hepimize uygulanan aile baskısının yanında bir de mahalle-köy baskısı. Zorla örtünmeme rağmen halimden memnundum çünkü o yıllarda erkeklerden çok korkardım ve bana eğer bir erkek beni örtüm yokken taciz ediyorsa bunun benim suçum olduğu öğrenmiştim. Maalesef daha sonra örtülü olsam da bunun benim suçum sayıldığını yine küçük bir yaşta acılı bir şekilde öğrendim.

Hayatımın hiçbir döneminde başörtülü olmayı sevmedim ama uzun bir kısmında çıkarmaya da çalışmadım çünkü cehennemde yanmaktan ya da ailemin benim ‘münafıklığım’ yüzünden cehennemde yanmasından deli gibi korkardım.

Sonrasında İslam hakkındaki görüşlerim de ona verdiğim değerin ölçüsü de büyük oranda değişti. 16 yaşında ilk defa çıkarmak istediğime korkmadan karar vermiştim, benim için uzun ve sancılı bir süreçti fakat sonrasında bir karara varmak büyük bir huzur vermişti. Bu kararımı önce arkadaşlarıma sonra da üniversiteye girdiğim yıl çekirdek aileme açmıştım. Aileme içimi döktüğümde çok şaşırdılar, şaşırdıkları açılmak isteyişim değildi çünkü herkes bir şekilde halimden, tavrımdan, ibadet etmeyişimden dinle bağlarımın pek sağlam olmadığını anlamıştı. Onları şaşırtan şey bütün bunları dile getirmemdi.

O gün neler hissettiğimi, içimde kopan fırtınaları kelimelere dökemem sadece şunu söyleyebilirim; gerçekten hayatımın en kötü günüydü. Ailemde tek destekçim olacağına inandığım babam, insanların söyleyebileceklerinden, şerefimize laf getirmekten bahsediyordu. Bütün bunların yanında da ‘’İstersen açıl ama başına gelecekleri de düşün’’ demişti. Annem duyduğu an bunu büyük bir üzüntü, sinir ve korkuyla karşılamıştı çünkü bu beni ne kadar etkileyecekse onu da o kadar hatta daha fazla etkileyecekti. Ben başını açan kızsam, o da bana İslami değerleri doğru düzgün öğretemeyen kadın olduğu için tüm bunların suçlusu olacaktı.

Uzun lafın kısası artık başörtüsü takmak istemediğimi herkes biliyor ama yapamıyorum. Bu hayat benim hayatım, bu hayatı ben yaşayacağım ama aldığım kararlar başka insanların hayatlarını da ne yazık ki olumsuz etkiliyor. Şimdilik yaşadıklarım pek iç açıcı değil, tanıştığım herkese hikayemi anlatıyorum çünkü Lgbti+ bir bireyin, dini bir inancı olmayan insanların benden çekinmelerini istemiyorum ama içten içe hikayemi herkesle paylaştığım için kendimden utanıyorum.

Hiçbir ortama kendim olarak girmediğim için her şeyden çok çekiniyorum. Özgüvensizim ve çok mutsuzum. Kendimi çok yalnız hissediyorum ve bir çıkış yolu bulamıyorum, belki bulmaya cesaret edemiyorum. Cesaret eden bütün kadınları olanca içtenliğimle kucaklıyorum.

(Görsel: Marinka Masséus)

Comment (1)

  1. dprseedd

    ben de aynı durumdayım…sadece benim açılmak istediğimi bilen kimse yok zaten ailem öğrenirse büyük ihtimal eğitim hayatıma bile son verebilirler…o kadar özgüvensiz hiisediyorum ki kendimi asla içimden geldiği gibi davranamıyorum çünkü başörtülüyüm ve insanların yargılayıcı bakışlarından bıktım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir