29 yaşında ve 10 yıldır başörtülü olan bir kadınım. Yazılan hikâyelerin bir kısmını okudum. Benim hikâyem biraz farklı. Anne tarafı solcu, baba tarafı milliyetçi olan bir aile ortamında yetiştim. Dinine bağlı ve bilinçli olarak tanımlayabileceğim tek yakınım annem. Bu sebeple çocuklarına da hep doğru bir dini eğitim vermeye çalıştı. Dinin gereklerinin neler olduğunu söyledi ama yapmamız konusunda hiç ısrar etmedi. Öğrendiğim şeylerinde etkisiyle 17 yaşında lisedeyken kapanmaya karar verdim. Bir gün okuldan eve geldim ve ben kapanıyorum, dedim. Ailem sadece ‘Tamam’ dedi. Ama ben akrabalarımın tepkisinden korkuyordum, korktuğum başıma geldi. Değer verdiğim birçok kişi hata yaptığımı, hayatımı mahvettiğimi söylüyordu. Bir dini gruba bağlı olan amcam dahi. Dayılarım anneme defalarca ‘’Bu çocukların beynini sen yıkıyorsun’’ diye baskı yaptı. Okula korkarak gittim ama arkadaşlarım beni desteklediler. Neye inanıyorsan onu yap, dediler. Akrabalarımdan gördüğüm baskı arttıkça daha çok direndim, sürekli başörtüsünü savunan fikirler geliştirdim. Üniversite okuyan zeki birinin kapalı olması zorlarına gidiyordu. Üniversitede başörtüsü yasaktı ve kampüs dışında açarak giriyorduk. Ama bu beni rahatsız etmiyordu. Ta ki üniversitelerde başörtüsünün serbest olması konuşulana kadar. Hocalarımız izin vermedikçe direnmek istiyordum. Sonra zamanla ortam düzeldi. Ama hala sokakta, stajda olur olmadık insanlar tarafından taciz ediliyordum. Üniversiteden sonra Ankara’da yüksek lisans kazandım ve burada yaşamaya başladım. Bu dönem birkaç istisna dışında baskı görmediğim tek zamandı diyebilirim. Birçok farklı felsefeyi okuyordum. Var gücümle kendimi düşünsel yönden daha fazla geliştirmeye çalışıyordum. Dinimi anlamak için doğru bildiklerimi veya kafama takılanları tekrar gözden geçiriyordum. Savunduğum başörtüsü ayetleri artık eskisi kadar açık ve net gelmiyordu.
Özellikle “Başörtülerinizi göğsünüzün üzerine örtün” ayeti zaten geleneksel ve coğrafi koşullardan dolayı var olan bir aksesuardan bahsediyormuş izlenimi veriyordu.
Zamanla bu ayeti bu şekilde yorumlamaya başladım. Üstelik madem başörtüsü bu kadar önemliydi, neden sadece 1-2 yerde geçiyordu. Bu konularda artık düşüncelerim net. Kadının da erkeğin de örtüsünün ahlakı olduğunu ve bunu ancak düşünceleri ile yapabileceğine inanıyorum. Ancak hala başörtümü çıkarmadım. Hala cesaret edemiyorum. Bir anda taktığım başörtüsü için akrabalarımın “Bak biz sana ne dedik gereksiz bir şeydi, boşuna kendini üzdün’’ diyeceklerini biliyorum. Üstelik başörtüsünü çıkarırsam annemin çok üzüleceğini düşünüyorum.
Başörtüsünü savunurken duyduğum sözlerin ve hakaretlerin tam tersini duymaya ve benzer bir süreci tekrar yaşamaya gücüm de yok.
Belki hayatımı bir şekilde kökünden değiştirebilirsem sokakta da gerçek ben olabilirim.
(Görsel: Douglas Smith)
“Başörtüsünü savunurken duyduğum hakaretlerin tam tersini duymaya gücüm yok.” için 7 yanıt
Hiç öyle düşünme. “Sizin gibi sabit fikirli değilim, doğru olduğuna inandığım şeyleri yaparım ben. Yanlış olduğunu öğrendiğimde de vazgeçmesini biliyorum” de o akrabalarına. Annene de güzelce anlat, ya da mesajla yaz gönder. Anne merhameti başka, eminim başta üzülse de sana anlayış gösterecektir. Göstermese de bu senin hayatın, ailenin üzülmesinden duyduğumuz endişeyi bir noktada arkamızda bırakmamız gerekiyor bence.
Ben çocukken kazağımın, gömleğimin, tişörtümün, atletimin eteklerini hep pantolonumun içine tıkardım. Çünkü çok pratikti. Artık bir yetişkinim ve hala böyle yapıyorum. Çünkü çok pratik. Ancak çevremdeki herkes benim bu moda anlayışımla dalga geçiyor ve 80lere gönderme yapıp alay ediyorlar. Ben vazgeçmiyorum. Benim bedenim benim kararım.
Ancak çocukken başörtüsü giyerdim ve insanlar benimle benzer şekilde dalga geçerlerdi. Ben bunun doğru olduğuna inanırdım. Ve onlara direnirdim.
Artık bir yetişkinim ve ateistim. Nasıl ki çocukken inandığım gibi giyiniyorsam, şimdi de inandığım gibi giyiniyorum ve başörtüsü giymiyorum. İnsanlar bu sefer başörtüsü giymediğim için ilk başta beni üzen şeyler söylediler ama sonra bıraktılar.
Hala kazağımı pantolonuma tıkıştırdığım için alay konusu oluyorum. Ama direniyorum, vazgeçmeyeceğim.
Sen de bu insanlara başörtüsünü unutturacak başka bir malzeme verebilirsin.
İnsanlar kararlarını değiştirebilir. Mesleğini, eşini, moda anlayışını, saç tasarımını, evini, mahallesini. Bunda alay edilecek bir şey yok.
Onların kalpleri çürümüş, vicdanları kokuşmuş. Sen onlara bakma. Ben seni seviyorum, bu makaleleri yazan her arkadaş seni seviyor. Eğer inanıyorsan, gerçekten de varsa, Allah da seni seviyor olmalı.
Merhaba ben de sizin gibi kuranda ki ayeti öyle anlayıp kapanmam gerektiğini düşünüp kapandım tam 8 yıl ..8 sene sonra başımda çıkan egzama beni yeniden sorgulamaya itti ayetleri yeniden defalarca düşündüm farklı yorumları dinledim ve gördüm ki bu konuda uzman olanlar bile farkli yorumluyor kimi var diyor kimi yok diyor..Daha çok kafam karıştı ve kendi iç sesime kulak verdim tam emin olduktan sonra yeniden açılmaya karar verdim..kendi ailem ben kapanırken eşimin beynimi yıkadığını düşünmüşlerdi çünkü eşimin ailesi kapalıydı açılacagimi söylediğimde çok sevindiler ailem türkiye’de ben almanya da kaldığım halde burada ki müslüman arkadaşlardan daha çok tepki aldım zaten kapanınca onları tanımıştım çevrem değişmişti açılınca da onlar o kapalı arkadaşlar benden uzaklaştı çünkü onlara karşı dürüst olup neden acildigimi söylemiştim onlar da beni ayeti inkâr ediyorum diye kafir gibi görüp arkadaşlıklarını bitirdiler dedikodu yaptılar eşimi ve çocuklarımı da üzdüler..ben bunların olacağını bildiğim için öncesinde ailemi yani esimi ve çocuklarımı uyardım tabii ki onlar istemedi ama ben kararlıydım kimsenin hatırı için artık inanmadığım bir objeyi kullanamazdım çünkü Allah için kapatmıştım ve yine onun için açtım..sonrasinda çok rahatladım tabiiki epey dedikodu oldu ama olsun ben bendim artık sonsuza kadar konuşacak degillerdi ya ..simdi yine çevrem değişti ama ben daha mutluyum ailem de alıştı bu duruma annem babam aramıza hoşgeldin deyip sevindiler..bence içinize dönün onun sesini dinleyin ve rahatlayın gerisi önemsiz..sevgiler saygılar…
Bazen fikirler degisir ve gelisir ve kendinde baskalariyla savasma gucu bulamiyorsan savasma 🙂 boş ver. O zaman oyleydi simdi böyle de geç. Tartismak zorunda değilsin, zaten bu durum onlara da sıkıcı geldigi icin kesin uzatmayacaklardir. Onlarla yaptigin tartismayi kazanmanin ne anlami var sen kazanacagini kazanmissin zaten. Bi kereye mahsus onlar hakli cikmis sansinlar kendilerini. O surecte neler yıkıldı neler kuruldu icinde senden daha iyi kimse bilemez. Sevgiler…
”Fikirlerim o zaman böyleydi, şimdi böyle; değiştim!” demek inanılmaz güzel bir şey. Hepimiz değişiyoruz. Değişmek son derece doğal ve sağlıklı. Değişimin arkasında durmaksa bambaşka güzel. Hayatının detaylarını bilmiyoruz okurlar olarak. Bu nedenle şöyle yapmalısın veya böyle demelisin diyemem ancak kendi deneyimlerimden ”Ben değiştim, o zaman böyleydi, şimdi böyle!” demenin bana çok iyi geldiğini hatırlıyorum. Umarım her şey gönlünce olur! Sevgiler.
Bir hadis.. Ey kalpleri evirip çeviren Rabbim benim kalbimi dinim üzerinde sabit kıl…
Merhaba şimdi ne durumdasınız ben de sizinle aynı düşünceleri paylaşıyorum şuan ?