İncecik bez nasıl kilolarca yüktü bana?

13 yaşında ‘kendi isteğimle’ kapandım. Kendi isteğinle kapanmak meselesi birçoğumuzun da yaşadığı gibi kendi rızamızla olsa dahi yaşanılan ailenin ideoloji süzgecinden geçerek omuzlarımıza gelen bir yüktür. Bunu 23 yaşında anlıyorum. Fakat 13 yaşındaki o küçük kız çocuğu halimle bunun farkında olmayarak kapanmak istediğimi aileme bildirdim. Benim hikâyemdeki en enteresan kısım da ailemin kapanmamı reddetmesiydi. Dinimi içimde yaşamamı, illa ki kapanmak zorunda olmadığımı, yaşadığımız çevrede kendilerinin “dindar yaşam” sürmelerinden dolayı yaşadıkları sıkıntıları benim 13 yaşımda kaldıramayacağımı, başörtüsünün ağırlığını taşıyamayacağımı iddia edip kapanmama karşı çıktılar. Burada şöyle bir durum söz konusudur; ailem dinle yeni tanışan, yeni namaz kılmaya başlayan insanlardı, annemse yakın zamanda kapanmış olan bir kadındı. Arkadaş çevrelerinde birden bu değişimi yaşadıkları için dışlanmış ve kendilerinin tabiriyle “Dindar yaşamları taşlanıyor.” idi ve ben de o taşları taşıyamazdım. Kapanmak için erkendi. Bugünkü aklım o gün olsaydı babamı o gün dinlerdim ama ben 1 hafta boyunca kapanacağım diye evde kendimi yerden yere atan bir kız çocuğu haline dönmüştüm. 1 haftanın sonunda hiç unutmadığım bir temmuz akşamında, evimizin balkonunda oturup aile meclisi kurduk ve babam ‘Kapanmana müsaade edeceğim fakat tek bir şartım var, eğer kapanırsan yarın bir gün açılacağım diye bana gelmeyeceksin’ dedi. Bu neydi şimdi? Şimdiki aklım bana ‘Saçmalamayın insan böyle bir sözü nasıl verebilir? Belki yarın fikir değiştireceğim’ diyor fakat o gün ‘Tamam kapanacağım’ dedim ve kapandım.

Annem hala istemiyordu. Hiç istemedi benim o yaşta bunu yapmamı. Benimle birçok kez konuştu. ‘Ben gençliğimde makyajımı yaptım, ojemi sürdüm, topuklu ayakkabılarımı giydim, kısa etekler giydim ve bunların hepsine doydum, sen bunlara hep aç kalacaksın. Bunu yapamazsın’ dese de umursamadım. Neden umursamadım? Çünkü inada binmişti. Çünkü hayat idolüm annem kapanmıştı, babam namaza başlamıştı, doğru olan buydu. Hatta onlar doğru olanı yaptığı için kötü insanlar onları dışlamıştı. Kafalar pırıl pırıl tabi o zamanlar… Ve kapandım…  Henüz regl bile olmamışken, çocukken, evdeki Barbie bebeklerimi bile atmadığım bir yaşta kapandım… Dedikleri zorlukları yaşadım. Hiç arkadaşımın olmadığı bir ortaokul, lise ve üniversite hayatı yaşadım. Hiç ama hiç kimseyle konuşmadan yıllar geçti. Çünkü herkes bizim düşmanımızdı. Herkes dinsizdi. Bir ben dindardım ya hani… O dönemde en çok zoruma giden cümleleri art arda sıralasam; ‘Zorla mı kapandın?’, ‘Ailen zorladı değil mi?’, ‘Regl oldun da mı kapandın?’, ‘Okulumuzda siyasi düşüncelerini simgeleyecek davranışlar sergilediğin için disipline gideceksin.’, ‘Okula mezuniyet balomuza gelmeni istemiyoruz.’, ‘Ya biz kız kıza çıkacağız ama o kafe alkollü sen gelmesen iyi olur’, ‘Okumayacaksın herhalde liseden sonra sen?’, ‘İlahiyat mı okuyacaksın yoksa?’, ‘O çocuk sana bakmaz sen kapalısın ya hani.’, ‘E ailen bulur bir imam evlendirir.’ ve daha birçok şey…

Sonra düşünmeye başladım. Yıllarca düşündüm. Çok düşündüm. Zaten bir tane bile arkadaşı olmayan bir kız çocuğunun odasına kapalı hayatının içinde düşüneceği çok zaman oluyordu. Üniversiteye gidecektim. Bölümüm sayısaldı. Sınava girip çok güzel bir puan alıp buradan gidecektim. Bu insanlar dinsizdi ve beni dışlıyorlardı. Ben dindar insanların yanına gidecektim. Sınavdan çok çok güzel bir puan aldım. Tıp, mühendislik, mimarlık, ne istersem okuyabileceğim bir puan. Çok boş zamanım olmuştu ve ben de hep ders çalışmıştım. Tıp istemiyordum. Ama mühendislik? Tam benlikti. İki kimlik arasında gidip gelen ben, birçok erkeğin içine girip özgürlüğümü kanıtlamak ve kadınların ekstrem işler yapabileceklerini göstermek arzusundaydım. Ailemin onayını alıp mühendislik tercihlerinde bulundum. Kayseri, Konya, Afyon, Malatya, Niğde vs. İç Anadolu şehirlerini tercih ettim sadece çünkü dindarlar. Ben batıda sıkıntı yaşamıştım ama orada huzurlu yaşayacaktım. Şimdi bu düşünceme trajikomik kahkahalar atıyorum…

İç Anadolu şehirlerinden birinde, erkeklerin ağırlıkla tercih ettiği bir mühendislik dalını kazanarak eğitimime başladım. Orada yaşadığım yıllarda gördüm ki din insanın kalbinde imiş. Nice kapalı kızın ideolojilerine ters davranışlarını, başörtüsü takıp alkol tüketmelerini, başörtüsü takıp parklarda sevgilileriyle öpüşmelerini gördüm. Başörtüsü takıp evlerine gelen erkek arkadaşlarıyla yaşadıkları özel şeyleri dinlemek durumunda kaldım. Başörtüsü takmayan kızların tamamen dinsiz olmadıklarını gördüm. Başörtüsü takmayan ama namaz kılan kızlar gördüm. Başörtüsü takmayan ama kendi içinde inandığı yaratıcıyı çok seven kızlar gördüm. Şaşkındım. Çok şaşkındım. İnandığım her şey karışmıştı. Neydi bu durum? Güya dinimi özgürce yaşamak için geldiğim şehir, inandığım her şeyi sorguladığım şehre dönüşmüştü. Ne başörtülü olmak dindarlıktı, ne başörtüsüz olmak dinsizlikti. Öyleyse başörtümü çıkarmak da beni dinsiz yapmayacaktı. Ben yıllarca her başörtülüyü kendim gibi evine kapanıp haram sayılan hiçbir şeye parmağının ucu temas etmeyen kızlar sanmıştım; öyle değillerdi. Öyle olanları vardır elbet hala ama olmayanları ilk kez orada görmüştüm. Her kapalı dindar değildi. Her kapalı Allah öyle istiyor diye göz kapaklarını yere devirip hiç haram görmeden yürümüyordu. Yeri geliyor sevgilisiyle cinsel hayatına kadar yaşıyordu. Öyle şaşkındım ki…

Ani ve mantıklı olduğuna inandığım bir düşünceyle bu şehirden gitmeye karar verdim. Kendimi bulmak için gelmiştim ve evet kendimi gerçekten bulmamı sağlamıştı. Bu değildim. Bu olmayacaktım. İlk önce Marmara’da bir üniversiteye geçişimi sağladım. Ama açılmak sandığım kadar kolay olmayacaktı. Okul değiştirmeye karar verdiğim an açılmaya karar versem de bu sancılı süreç 2 sene sürdü. Açılma isteğimi ilk defa anneme söyledim. İlk tepkisi ‘Baban duymasın, çok kızar’ oldu. Babam nasıl duymayacaktı peki? Başta bana şart koşmamış mıydı? Eğer kapanırsam asla açılmayacaktım. Bu şekilde 2 yıl yaşadım. Rüzgârın saçlarını uçuşturması nasıl bir histi? Öyle uzun zamandır kapalıydım ki hatırlamıyordum. 8 seneye yakındır kapalıydım. Rüyalarımda hissediyordum rüzgârın saçlarıma vuruşunu. Dedikleri gibi, önce boneyi çıkardım. Nasılsa kimse görmüyordu içime taktığım boneyi. Kimse de anlamayacaktı çıkardığımı. Anlamadılar da. Başımı sıkan o baskıdan kurtulmak beni rahatlatmıştı. Birkaç ay bu rahatlamanın huzuruyla yaşadım ama hala fazlaydı. Hala ağırdı. İncecik bez nasıl kilolarca yüktü bana? Hayal dahi edilemez bir yük. Sonra türbanın şekli değişti. Boynumu açacak şekilde arkadan kapanmaya başladım. Bu da bir nebze rahatlatıp birkaç ay beni idare etti. Bu süreçte üniversiteden ailemin yanına gidince eski türban stilime geri dönüyor, üniversiteye gidince tekrar boynumu açıyordum. Böyle olmazdı… Babama bu konunun bahsini açmaya çalıştım. Hoş olmayan tepkiler aldım. ‘Herkes ne der?’ ilk tepkisiydi. Ne zamana kadar herkes ne der diye ben acı çekecektim? Zaten son 2 senedir babam ne der diye devam ediyordum bu işe. Benim ilk önceliğim ailemdi. Bana neydi ki herkesten? Bana neydi? Babama uzunca bir mektup yazdım. Sayfalarca… İçimdeki tüm acıyı, bunun ne kadar ağır olduğunu, kendimi böyle hissetmediğimi ve inanmadığım şekilde yaşamaya devam etmek istemediğimi anlatan uzun bir mektup… 2016 yılındaydık ve mektup yazıyordum. Postaya verdim fakat cevap beklemeden açıldım. Artık kesin kararlıydım. Dayanamazdım daha fazla. Mektubumun iletilmesi ve babamın duruma vereceği tepkiyi görmek için beklediğim süre hayatımın en uzun geçen zamanıydı.

Bir gün annem aradı. Mektup iletilmişti. Babam ağlamıştı. Neden? ‘Benim öyle bir kızım yok’ demişti. Neden? Öyle çok ağladım ki. Artık açılmıştım. Artık saçıma rüzgâr değiyordu. Bu özgürlükten vazgeçemezdim. Ama babam da açıldığımı bilmiyordu, sadece açılma isteğimi belirten bir mektup yazmıştım. Öyle zordu ki. Ne yapacaktım? Babam üzülmesin diye tekrar kapanmayı dahi düşünmeye başlamışken bir arkadaşımın bir sözü beni etkiledi; ‘Sen yıllarca o üzülmesin diye yaşadın, biraz da baban sen üzülme diye üzülsün. İnan birkaç aya unutacaklar.’ Sabrettim. Ailemin yanına gidemiyordum çünkü gidersem kapalı gelmemi bekleyeceklerdi. Sabredecektim ve babam bu duruma alışacaktı. Birkaç hafta kadar sonra annemle geçen rutin telefon konuşmamızda durumu söyledim; açıldığımı ama söyleyemediğimi. Ve annem beni tebrik etti. Şok olmuştum. ‘İstediğin gibi yaşayacaksın tabi’ dedi. Dünyalar benim olmuştu. ‘Ben babanı alıştıracağım sabret’ dedi ve yaptı. Bundan birkaç hafta sonra annem tekrar aradığında ‘Baban ‘o benim kızım, her türlü kabulümdür.’ diyor’ dedi. Hemen ilk otobüse binip yanlarına gittim.

Beni ilk kez açık gördükleri için oluşan şaşkın bakışların eşliğinde kocaman bir kucak dolusu sevgiyle karşılaştım. Zordu. Onları anlamak istedim. Kendi doğruları vardı. Kendi yanlışları vardı. Her insan gibi. Evlatları vardı. Her şeyden zoru ise anne baba olmalarıydı. Onları hala anlamaya çalışıyorum çünkü insan olmamız bunu gerektiriyor. Asla hiçbirine kırgın değilim. Kırgın olduğum şey bizi ayıran ideolojiler, kırgın olduğum şey kapanınca garipseyen güruh ve açılınca garipseyen güruh. O kapandığımda garipseyen güruh tarafından neredeyse ayakta alkışlandım. Garip… Ve kapandığımda tebriklere boğan güruh tarafından bu kez linçe uğradım. Garip… Ve anladım ki insanlığın temel sorunu kendinden olmayanı tekmelemek…

Bu arada, o mühendislik fakültesinden diplomamı aldım. Özel bir şirkette hayalimdeki işi buldum. Erkek işi denilen bir mesleği zevkle yapıyorum. Aşık oldum. Aşık olduğum adamla evlendim. Saçlarımı rüzgarda savurdum, saçlarımı deniz tuzuyla ıslattım… Sadece kendim olmaya çalıştım. Kendimden olmayana saygı duymayı öğrendim, farklı olanı dışlamamayı öğrendim. Büyüdüm. Özgürleştim. Güçlendim. Kendimiz olmayı bulmamız dileğiyle esenlikler dilerim.

(Görsel: Brunna Mancuso)

“İncecik bez nasıl kilolarca yüktü bana?” için 6 yanıt

  1. Ben 6.sinifta kapandım ilk. İlk diyorum çünkü 2 hafta sonra açıldım ve 7.sinifta regl olunca kapanmak zorunda kaldım. Aslında annem babam bir zorlama yapmadılar. Aslında ailemde çok kapalı da yok. ama ben sırf ozentilikten kapandım. Büyük kızlara ozeniyordum. Bu ozentilik 6.siniftaydi. 7 de de regl oldum günah diye kapandım. Ama annem kapanınca çok sevindi. Sonra 8.sinidta tekrar aiclsam mi diye düşünmeye başladım sonra dinleri falan arastirdim ve İslamiyet doğru dindi ve düzgünce ortundum. Gerçekte nasıl olması gerekiyorsa öyle. Sonra lisede arkadaş ortamından falan yavaş yavaş dar pantolonlara, sallarimi arkadan bağlamaya falan başladım. Ve son 1 senedir bu dugu çok baskın. Şu an 12.sinif bitmek üzere. Eğer açılacaksam çok iyi bir zaman ama bilmiyorum. Aslında şu an bir dine bile sahip değilim aklım o kadar karışık ki. Bazen İslam diyorum bazen hayır diyorum. Babam dar pantolonumu görünce böyle giyunceksen açıl demişlerdi. Geçen gün anneme dedim açılmak istiyorum diye. Annem hayır olmaz dedi. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Acaba geçici bir heves midir diye düşünüyorum. Ramazanda bir gece annemler evde yokken dışarı açık çıktim. Zaten karanlık kimse görmüyordu. İlk başta kapıdan çıkamadim ama sonra çıktım ve saçlarımi savurarak yürüdüm. İlk başta çok güzeldi. ama sonra bir şey olmadı. Doğru tesettürü uygulamiycaksak o tesettürun ne manası var? Bilmiyorum yanlısı mı düşünüyorum ama. Ve ferace falan da giymek istemiyorum o kadar da değil. Sürekli düşüncelerim değişiyor ve ilerde de değişecek ve o zaman pisman olmaktan korkuyorum. Çünkü 8.sinifta ferace giymek istiyordum şu ansa açılmak.

  2. Bitirdiğiniz gibi başlayalım. Esenlikler. Öncelikle her ama her gün bu siteye girip yeni mektup var mı diye bakıyorum. uzun süredir gelmeyince bayağı üzülmüştüm. 2 yeni mektup iyi geldi. kapanmakta ısrarlı olduğunuz kısım beni çok kızdırdı ama bir şey demeye hakkım yok. cesaretli bir kadın olduğunuzu haklı bir durum karşısında ailenizi bile arkanızda bırakacak bir hareketinizle kanıtladınız. sizi tebrik ederim. uzun uzun yazmak isterdim ama sizden küçük bir kardeşiniz olarak yarın bütünleme sınavına gireceğim için çalışmalıyım. esenlikler dilerim ve saçlarınızdan bir telin bile dökülmemesini umarım.

  3. ” Bundan birkaç hafta sonra annem tekrar aradığında ‘Baban ‘o benim kızım, her türlü kabulümdür.’ diyor’ dedi.” Ağladım bu kısımda yeminle. Ben de hislerimi açtım onlara ama çok mu zordu acaba benim ailemin de böyle olması? Kaç zamandır kuytu köşelere sığınıp ağlıyorum ama duymuyorlar görmüyorlar ya da umursamıyorlar.

  4. ağlayarak okudum. maalesef benim böyle bir annem yok. annem.. annem bu durumda çok çok çok kötü. sizi tebrik ederim.

  5. Ben de kendi isteğimle kapanmıştım ve bir kaç kez açılmak istedim vazgeçtim. Ama bir sendir yoğun bir şeklilde açılmak istiyorum. Sürekli ordan burdan çıkan saçlardan, babamın annemin dar pantolonuma laf etmesinden bıktım. Yarın üni sınavım var sonrali çarşamba da mezuniyetim. Mezuniyete açık gitme cesaretini gösteremem ama sonra… Kimlik fotğrafımı değiştirmem gerekcek ve bir çok kartımı da akbil vs… Ama yapacağım. lise ve oratokul hayatım güzel geçmedi. sonrası güzel geçsin

    • Merhaba genç arkadaşım. Dinleri araştırabilirsin. Ben 2013’te dinden çıktım. Dinleri iyi bilen birisinden okumak istersen yıllarca imamlık ve müftülük yapmış olan Turan Dursun’un Din Bu 1 kitabını okumanı öneririm. İstersen internette seslendirilmiş halleri de var. Dinsizlik kötü bir şey değil. Bizim de ahlakımız var, görüşlerimiz var, iyilik ve kötülük yargılarımız var. Birkaç saat sonra gireceğin sınavda başarılar dilerim ve haklısın ki açılmak için en uygun zaman şimdi. Sınavdan çıktığın gibi açıl bence. Kız arkadaşım da sınava girecekti, ama daha ayları vardı. Ben de madem niyetin bu boşuna bekleme dedim. O da açıldı. Ailesi de kabullendi kısa zamanda. Seninkiler de madem yobaz değil, o zaman hayatı bekletme. Dinleri de mutlaka araştırmanı öneririm. Evrim Ağacı sitesinden evrimi araştırın. Çok şey var öğrenecek. Lütfen özgürleştiğiniz zaman buraya gelip bana yazın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir