Merhabalar,
14 yaşımdayken herkesi şaşırtan bir karar alıp örtünmüştüm; ne de olsa yıllar sonra örtünecektim. Bu bir kültürdür bizim oralarda, bunun tamamen inançla alakalı olduğunu asla düşünmüyorum. Bu durum takdir toplamıştı ve bu benim daha çok hoşuma gidiyordu. Hiç pişman değildim. Zaten lisede ve ortaokulda saçlarım açıktı, o dönemde örtülü bir şekilde derslere girmek de yasaktı. Yani durumun ne olduğunu henüz idrak edemiyordum. Okul bitti, dershane dönemi başladı ve işler biraz değişti… Bir gün dershaneye giderken pantolon giyip gitmek istedim, o gün yolda annemle karşılaştım ve o an annemin bana ilk defa tiksinerek baktığını gördüm. Söylediği sözlerin ağırlını saymıyorum bile… Bu durum annem ve birkaç kişi dışında kimseyi rahatsız etmemişti. Doğduğum yerde büyüdüm ve komşular beni sever, ne yapıp yapmamam gerektiği konusunda bana çok güvenirlerdi. Hep aynı çizgide yol aldım bu güven yüküyle; onlar için hep doğru bir insan oldum ve bunu hep kanıtladım. Onay aldım, takdir edildim, hatta örnek gösterildim. Ailenin itaatkar kızıydım; kardeşim her zaman aykırıydı ama ben öyle değildim; takdir alıp onaylanmak isteyen biriydim. Lise ve dershane yıllarımda neredeyse hiç anı biriktirmedim. Evden okula, okuldan eve… Ne de olsa örnektim ve bu çizgiden çıkmamalıydım! Ruhsal olarak sakin ve durgundum; seviyordum o zamanlar böyle olmayı. En deli olmam gereken çağımdaydım oysa ki… Bana böyle olmam gerektiği öğretilmişti. Derken üniversiteyi kazandım ve çok sosyal biri oldum. Kendimi keşfettim; içimde susturup bastırdığım, hiç çocuk olamamış bir genç kadın vardı; insanları ve hayatı yeni yeni tanımaya başlamıştı. Ama açılma düşüncesi yoktu, düşünemezdim; örnek öğrenci ve ailelerin kızlarını bile emanet ettiği biriydim. Aykırı olamazdım; takdir toplamayı seviyordum çünkü bana bu öğretilmişti.
Okul bitti, mezun oldum ve açılma düşüncesi beni yoklamaya başladı… Korkaktım, bunu düşünmeye bile korktum; çevrem, bunca yıl gördüğüm takdir ve saygı boşuna mıydı? Evet! Kesinlikle boşunaydı… Ne çocukluğumu deli dolu yaşadım ne gençliğimi… İşte bu düşüncenin farkına vardığım an kendim olmayı, kendimi bulmayı, bundan sonra nasıl mutlu oluyorsam öyle yaşamayı ve bu uğurda mücadele etmeyi kafaya koydum. Bunu aile nasıl söylerdim, bilmiyordum… Pantolon giydim diye bana tiksinerek bakan annemin düşünceleri hala aynı mıydı yoksa değişmiş miydi, bilmiyordum… Günden güne beni saran bu düşünce artık bastırılamaz durumdaydı. Aylarca doğru zamanı bekledim. Ağladım, keşke hastalansam da son isteğim sorulsa ve ben de “Açılmak!” desem, diye düşündüm. Öyle mutsuzdum ki, beynimde çıkacak bir tümor bile bu durumu lehime çevirebilirdi. Ailem ne derdi, kendi içimde bu kadar üzülmeye değer miydi, bilmiyordum. Ve o gün geldi, bütün cesaretimi toplayıp annemle konuştum. Annem, “Sen örtündüğün zaman çok sevmişlerdi seni, hem zaten kendi isteğinle kapandın, bu yaştan sonra açılma!” dedi. Konuyu kapattım ama bu burada bitmeyecekti. Bir gün anneme hiç fırsat vermeden konuştum; “Ben evlenince zaten açılacağım ama ben senin evinden rızanı alarak bu şekilde çıkmak isterim.” dedim. Hala çabalarım sonuçsuzdu… Mutsuzdum, günden güne içime kapanıyordum… Bir gün, saçlarımı severken annemin beni izlediğini gördüm ve uzun zamandır ilk defa bir şeyin beni mutlu ettiğini farkına varmış gibiydi. Kendi içinde ne düşündü o an bilmiyorum.
Bir arkadaşıma konuyu açtım ve bana “Açılırsan arkadaşlığımız biter!” dedi. Kardeşi de açılmayı düşünüyormuş ve arkadaşım bu duruma şiddetle karşıymış. Ben yaşadığım bütün süreci anlattım, hatta ölmek üzere olsam son arzumun açılmak olacağını da söyledim. Şaşırdı, aynı zamanda kızdı da. Kardeşinin de bu evrelerden geçtiğini düşünmüş olmalı ki; daha sonradan kardeşine en fazla desteği o verdi ve kardeşi özgürlüğüne kavuştu. Bu durum beni çok mutlu etmişti. Birçok kadının açılmak istiyor diye dayak yediklerini öğrendikten sonra ailemin ne tepki vereceğini tahmin edemiyordum. Her şeyi göze alarak abilerime açılmak istediğimi söyledim. Aldığım cevap beni çok şaşırttı çünkü abilerim; “Sen bilirsin, sana güveniyoruz” dediler. Ama yarım ağız bir cevapla. Ben bu cevabı asla beklemiyordum. Kadınların bu uğurda verdiği mücadeleleri okurken kendimi onların yerine koymuşum hep. Boşuna bunca üzüntüyü yaşamıştım belki de. Sabah uyandım ve açık bir şekilde dışarıya çıkmaya karar verdim. Annemin nefret dolu bakışlarını umursamadan örülü saçlarımı açtım, saatlerce yürüdüm; saçlarım sanki kalbimin mutluluğunu hisseder gibi dans edip savruluyordu, en sevdiğim şarkılar eşlik ediyordu bu kusursuz ana. Yeniden doğmuş gibi, kendimi yeniden doğurmuş gibiydim. Bunca zamandır döktüğüm gözyaşlarını bir çırpıda unuttum. O anın verdiği mutluluğu tarif edecek tek bir söz yok lügatımda. Tabii bu işin bir de eve dönüşü vardı… Ama o anı hiç kimse bozamadı; tadını çıkarıp eve döndüm. Annem günlerce konuşmadı ama içten içe durumu sorgulamış olabilir. Evlatlarının mutluluğu için kendinden vazgeçmiş bir anne, uzun zaman sonra ilk defa kızının gözlerinin içinin güldüğünü görüyordu. Kendisine dayatılan doğrular mı önemliydi, yoksa kızının tekrardan kocaman gülümsüyor oluşu mu? Bence açılmamla beraber annem de kendi kabuğunun dışına çıkması gerektiğinin farkına vardı. En çok da güçlü olmam gerektiğini öğrendim bu süreçte; belki ona göre de çocukluğumdan beri böyle olmam gerekmiyordu. Her davranışını okuyabiliyordum. Bir gün bazı uzun süren işlemler için annemi alıp dışarı çıktım; özgüvenimi kazandığıma, nasıl kendim olduğuma ve insanların bana duyduğu saygının örtüyle alakalı olmadığına tanıklık etti. Bakışları içten içe gurur duyduğunu hissettirdi ve bu değişim fizikselliğin ötesine geçti.
2 ay oldu, her şey güzel olma yolunda ilerliyor. Şu an büyüdüğüm şehirden çok uzakta olmak da işi kolaylaştırdı; uzun zaman saklandığım insanlar yok artık, komşulardan uzaktayız. Hala herkes açıldığımı bilmez ama bilenlerin çoğu da destekledi beni. O kadar güzel insanlar biriktirmişim ki; herkes destek mesajları yağdırdı. Bazıları bu keskin yönüme eleştiri dahi yapmadan, çirkin fikirlerini bile belli etmeden, usulca gittiler hayatımdan. Duygusal yaklaşımlar çok oldu çünkü onlara göre örtünmemek bir engelmiş… Engel değil asla! Onlara engel olan duruşumdu, karakterimdi, onlara karşı takındığım tavırdı… Bazı insanlar bunu idrak edemiyor; işte bunlarla hayatın her alanında mücadele etmemiz gerekiyor.
Yaşım 26. Ben 12 yıl örtülüydüm. Fiziksel görüntüm dışında düşüncelerim de değişti. Mesela takdir toplayıp onaylanma düşüncesi artık çok gülünç geliyor bana… Onca yılımı güzel anılar biriktirerek geçirmek varken bir de… Artık kimin ne düşüneceğini umursamıyorum. En başından beri bu bilinçle yetişseydim her şey farklı olabilirdi ama hiçbir şey için geç değil. Bazen çekiniyorum yaşayacaklarımdan; anlatmadığım birçok durum var ama önemli olan mutlu ve huzurlu olmam. Hiçbir şeyden korkmuyorum. Biliyorum, bu çok zorlu bir yol, zorlu bir mücadele. Bana destek olan insanlarla tanıştım burada tanıştım; hepsine teşekkür ederim. Yalnız değilsiniz, ben sizlerde güç buldum. Işık tutabilirsem ne mutlu bana! Hepinizi seviyor, kocaman öpüyorum. Kendi gücünüzün farkına varın.
Sevgilerle…
(Görsel: Douglas Smith)
“Saatlerce yürüdüm; saçlarım sanki kalbimin mutluluğunu hisseder gibi dans edip savruluyordu.” için 5 yanıt
Değerli Cesur Kadın, iyi ki varsın! İyi ki cesursun ve iyi ki o arkadaşının kardeşine de etkin olmuş! Buradaki dostlarımıza verdiğin umut için teşekkür ederim.
Çok güzel…umarım senden güç alırım 1-2 hafta sonra hayatımda büyük bir değişikliğe adım atacağım ailemdeki birçok kişiyi karşıma alıp yapacağım bunu başarabilirsem ki umarım öyle olur zaferimi buraya yazacağım iyi dileklerinize ihtiyacım var umarım başarırım,başarırız…
Sen başarırsan başkalarıma umut olursun. Aileni karşına almaktan korkma ve çekinme. Özgürlük her şeye değecek kadar güzeldir.
Hala kapalı kalan kızlar varsa bana yazsın nolur destek almaya ihtycm var instgram denizaslantyr987 burdan ulaşın kötüyüm
Bana ulasir misin.. Konusmak istiyotum seninle.