Ben 7. sınıf yazında kapanmıştım. İsteyerek kapanmıştım aslında. O zamanlar kitaplar okuyarak, araştırarak geçmiyordu, o zamanlar hep büyüklerimin dediklerini doğru sayardım. Şu an da 11. sınıfa geçtim, çok değiştim, fikirlerim, hayallerim her şey çok değişti çünkü artık insanların dediklerine inanmaktan çok, araştırarak ve okuyarak öğrenmeyi tercih ediyorum. Şunu öğrendim ki şu ana kadar bildiğim her şey yanlışmış.
Ailem çok muhafazakar bir aileydi, kapanmamı ima ettiler ama hiç açık açık söylemediler, insanlara “Kendi isteğiyle kapandı” diyebilmek için. Aslında haklılar, kendi isteğimle kapanmıştım, ama o yaşta daha neyin ne olduğunu bilmiyordum ki. Aslında şu anki fikirlerim de ileride değişime uğrar ama şu kapanma konusunda netim. Evet önceden kendi isteğimle kapanmıştım, şu an da kendi isteğimle açılmak istiyorum ama bu mümkün değil; aile baskısı, akraba baskısı, toplum baskısı… Her şey buna engel oluyor, bu yüzden yapamıyorum. Onlara göre benim açılmam yüz kızartıcı bir şey, evet, onları da üzmek istemiyorum akraba baskısı görmesinler diye.
Doğulu olduğumuz için burada kız olmak bir suç, hep şey derler “Eskiden öyleydi şimdi her şey değişti”, ama hiç de öyle değil. Bir erkek kız arkadaşını ailesiyle tanıştırabilirken, bir kızın erkek arkadaşı oldu diye kızı eşek sudan gelinceye kadar döverler. İşte toplumun iki yüzlülüğü. Her neyse, bunlar derin konular. Benim yapabileceğim tek şey var; o da üniversiteyi başka bir şehirde kazanıp, bu iğrenç insanlardan, toplumdan, en acısı da ailemden ayrılmak. Kendim olduğum için beni büyük ihtimalle evlatlıktan reddecekler ve bir daha ailemi göremeyeceğim, yapacak bir şey yok. Kendim olabilmem için bunlara katlanmam gerek. Diğer insanlara hiçbir yerin benim yaşadığım toplum kadar kötü olmadığını hatırlamalarını öneriyorum. Yani sizden kötüleri de var, ve sakın kendiniz olmaktan korkmayın.
(Görsel: Daniel Zender)