Merhaba, hikâyem bu sitedeki birçok kişinin yaşadıklarına benziyor ama yine de bahsetmek istiyorum.
12 yaşımda regl oldum, malum kapanmak başını örtmek gerekir. Tam bir sene sonra 13 yaşında tam dışarı çıkacağım zaman ‘Ya bu başını kapatırsın ya da dışarı çıkamazsın’ dendi. Tabii o yaşta insan kendi kararlarını veremiyor, kabul etmek zorunda kaldım. Oturduğum semt buna müsaitti, açık bir kadın gördüklerinde zombi görmüşe dönüyorlardı zaten. Lise olarak İmam Hatip’e gitmek için zorlandım. Ne kadar karşı gelsem çabalasam da önüme iki seçenek sunuldu: ya İmam Hatip’e gidecektim ya da hiç okumayacaktım, gitmek zorunda kaldım. 4 sene iyisi kötüsüyle geçti. Etrafım o dönemde hep aynı zihniyette insanlarla dolu olduğu için sorgulama gibi bir durumum olmadı, sadece kendimi ait hissedemedim. Tahmin edildiği üzere ailem muhafazakâr bir yapıya sahip. Neyse zorla binbir dil dökmeyle şehir dışında üniversite okumaya başladım. Buradaki geniş fikir yelpazesiyle aslında kim olduğumu buldum. Geçen sene son sınıfta aslında başörtünün bana ve benim fikirlerime ait olmadığını anladım. Kendim çok zor kabullendim, sıra aileme geldi. İlk annemle konuştum, beklediğim kadar tepki vermedi, çok üzüldü ağladı ama ‘Sen nasıl mutlu olacaksan öyle ol ama ben razı değilim bunu bil’ dedi ve babam tam 6 ay benimle konuşmadı. Bu süre zarfında eve gelmedim, mezun olup geldiğimde babamla barıştık. Şu an çalışıyorum, öğretmenim, yeni bir hayata başladım, ekonomik özgürlüğe sahibim. İnanın kız kardeşlerim hiçbir şey özgürlüğünüzün kısıtlanmasından kötü değil. Bu birçok şeyi kaybetmenize sebep olsa da değiyor. Geç kalmayın ve gönlünüz neyden yanaysa onu savunun, yeter ki kendiniz olmaya çalışın.
(Görsel: Barış Yavuz)