Merhabalar, öncelikle bu yazıyı yazmanın benim için gerçekten kaçınılmaz olduğunu söylemek istiyorum. Benim gibi insanların olmadığını -sayısının çok çok az olduğunu- düşünürken karşıma çıkan bu yazılara ve bana resmen tamamen hitap etmeleriyle çok fazla şaşırdım.
Ben çok uçuk hayalleri olan 20 yaşında birisiyim. 12 yaşımdayken ailemin baskısıyla kapandım ve bu hala devam eden bir süreç. Beynime öyle bir işlemiş ki yazarken bile çekindiğimi, utandığımı söyleyebilirim… 2 erkek kardeşim var ve ailedeki en büyük çocuk ben olduğumdan dolayısıyla bütün baskıyı, yozlaşmış bütün o düşünceleri sadece ben yedim, yemeye devam ediyorum.
Herkeste olduğu gibi benim de henüz 3-4 yaşlarında bir çocukken başıma iliştirilmiş bir örtüyle çekilmiş fotoğraflarım var. Her şey burada başlıyor zaten. Belki 9-10 yaşlarındaydım ve deniz turuna çıkarken başımın kırmızı simli bir şalla kapatıldığını, uzun kollumu ve siyah külotlu çorapla giydiğim siyah diz altı eteği hatırlıyorum. Ve tam karşımda renkli kıyafetleriyle oturan yaşıtlarımın saçlarının nasıl uçuştuğunu. 12 yaşıma gelene kadar bana bunu nasıl aşılamaya çalıştıklarını, bunun için ailemin ne taklalar attığını, kapanırsan sana şunu şunu alacağım dediklerini… 12 yaşından sonra regl dönemine girince adını ‘kendi rızası’ olarak koydukları o kapanıştan sonra okula saçma bir şekilde giderdim. O zamanlar okula kapalı gitmek yasaktı, ben de yazmadan nefret ederdim saçlarımı elektriklendirir diye, kapşonlu takarak giderdim. Annem görene kadar kafamda tuttuğum kapşonlu, annemin görüş alanından çıktığım vakit başımdan düşerdi. Okula gidiyorum deyip arkadaşıma giderdim, başımı kapatmazdım ama anneme yalan söylüyor olmak içimi karartırdı. Arkadaşımın abisi gördü diye ne saçma düşüncelere girerdim hiç unutmuyorum. Aslında benim içime işledikleri o düşüncelerin hiçbirisini unutamıyorum. Düşünceden çok ukde kalmış hisler diyebilirim.
Liseye başladığım senelere doğru bunun doğru olduğunu düşünmeye başlamıştım ve her şey bir yük olmadan geçip gidiyordu. Yine okulda takmak yasaktı ve okula giderken örtülü, okuldayken örtüsüz olmak, başörtümü her okul giriş-çıkışında yeniden yeniden yapmak benim için sorun değildi. Severek bile yaptığımı söyleyebilirim. Arkadaşımla evlenince açılan bir kadınla ilgili aramızda konuştuğumuzu, umarım böyle olmam diye hayıflandığımı dahi hatırlıyorum. 10. sınıftan sonra yasak kalktı ve ben o zamandan sonra başımı bir daha açmadım. Her genç kız gibi ben de saçlarıma âşıktım ama bu aşkımı sadece evde gösterebiliyordum.
Mezun olduktan sonra sanırım kendime ait düşüncelerim oldu. Kitaplar okudum, kendimle baş başa kaldım ve yalnız başıma bir işte çalışmaya başladım. Beynimin inanç ve dinle ilgili kendini nasıl yediğini kimseye anlatamam sanırım. O dönemde psikolojim altüst olmuştu ama bir şeyler de yeşermeye başlamıştı, bunu fark ediyordum. Küçükken genç insanların ailelerine karşı geldiklerini çok duyardım ve bunun yanlış olduğunu düşünürdüm. Şimdiki düşüncem ise bunun kaçınılmaz bir olay olduğu. Hayatında birkaç kitap dahi okumamış, çağa ayak uyduramayan ebeveynlerin, okuttukları çocuklarıyla düşünceleri tamamen uyuşamazdı. Benim de uyuşmadı ve siyasi düşüncelerimi aileme rahatlıkla söylemeye başladım. Gözlerinde tamamen saçmaydım ama bir kukla olmadan düşüncelerimi belirtebiliyor olmak beni mutlu ediyordu. Yine de kaçındığım bir şey vardı ve açıkçası korkuyordum din ile ilgili düşüncelerimi dile getirmekten, hala da sormadım neden kapalıyım sorusunu onlara.
Kendimle barıştığımı düşündüğüm üniversite dönemimin ortalarına doğru her şey fazla gelmeye başladı. Şu an biraz durgun olsam da yeniden o ruh haline bürüneceğimi düşünmek beni mahvediyor. Size o ruh halini biraz yansıtabilirim sanırım. Berbat bir yerde yaşıyorum ve tekrar söylemek istiyorum, sıkışık binaların arasında güneş görmeyen bir odadan yazıyorum bunu, hayallerim gerçekten çok büyük. Bazen öyle bir ruh haline bürünüyorum ki yapmak istediğim şeylere bir engel olarak görüyorum başımdakini, suçu bir kumaşa atabiliyorum. Giyinip süslendikten sonra aynadan bedenime bakıyorum ve saçlarımla beğendiğim kendime bir parça daha ekleyip farklı bir şey olma düşüncesi kötü hissettiriyor bana. Güzel küpeler takıp, renkli tokalar ve dalgalı saçlarımla rüzgârda, güneşin altında ya da yağmurda olma hissinin ne demek olduğunu gerçekten tam olarak bilmiyorum. Bazen bir inat edip sonuna kadar gitme düşüncesi kaplıyor aklımı, insanlara böyle kişilerin de düşünebildiğini göstermek istiyorum ama buna bile cesaret edemiyorum. Kime ne diyorum. Kendime de çok yalan söylüyorum ama gerçekten açılsam mutlu olur muyum diye de düşünüyorum. Klasik gelebilir ama dışarıda böyle dolaşsam çıplak gibi hissetmekten kendimi alıkoyamayacağıma eminim. Benim için şu an tamamen aksesuar olan şeyle ilgili ne yapacağımı bilmiyorum. İnancımı asla yitirmeyeceğimi biliyorum, inancın ne kadar güçlü olduğunu da. Belki özgüvenim yerine gelecek belki de tıpkı kapanırken olduğu gibi özgüvenim yerle bir olacak. Ne yapmalıyım? Ailem ne der? Toplumu düşünmüyorum, arkadaşlarım her halimle yanımda ama sonucunda ben bu fikrimin arkasında kalabilecek miyim? Yeni yeni kaldırmaya başladığım başımı bir daha indirmem gerekecek mi? Yoksa ben şu an kaldırabildiğimi mi düşünüyorum? İçim içimi yiyor ve ben buna kendim cevap bulamıyorum. Sonrasında ne olacak merak ediyorum ama adım atmaya korkuyorum. Bunun için bir başlangıç cümlesine, adımın nasıl atılacağını öğrenmeye ihtiyacım var. Sanırım bu konuda bana yardımcı olacak insanlar vardır ve ben gerçek bir yardım bekliyorum.
(Görsel: Çiğdem Aydemir)
“Benim gibi insanların olmadığını düşünürken karşıma çıkan bu yazılara çok şaşırdım.” için 4 yanıt
Merhaba,
Bir erkek olarak sizi ne kadar anlayabilirim bilmiyorum ama İslam tarihi ve İslam üzerine hayli kitap okumuş biri olarak derim ki: Saçını bir tutam açabilmek için hapse girmeyi göze alan İranlı aktivistleri okumalısınız. Başınız açıkken kendinizi çıplak hissetmeyiniz lütfen. Yaşım 64. Arkadaşlarım arasında kadınların şurası burası üzerine konuşanlar olmuştur ancak kadın saçı üzerine konuşan bir arkadaşım hiç olmamıştır. Yani kadınların saçı (ki eğer saç fetişisti değilse) erkeklerin umurunda değildir. Zaten kadın saçıyla cinsellik bağlantısı oluşturan bir erkek varsa kadınların başlarını örtmek değil o erkeği tımarhaneye tıkmak gerek. Zor ama elinizden geldiğince ailenizin, toplumun dediklerini dikkate almayınız. Okulunuzu iyi bir dereceyle bitirmeye, yabancı dil öğrenmeye çalışınız. İyi bir iş bulduktan sonra gönlünüze göre yaşarsınız. Yazdıklarımın nasıl olsa pek okuyanı olmayacaktır. O yüzden rahatlıkla söyleyebilirim. Laik düzen değil din egemen olduğu sürece kadınlar asla rahat olamayacaklardır ne yazık ki 🙁
Umarım her şey gönlünüze uygun yönde gelişir.
Sağlıklı, güzel ve mutlu ünler dileklerimle,
Hasan Bektaş
Merhaba.. yorumunuz için çok çok teşekkür ederim. Beni böyle şeylerin ne derece mutlu ettiğini size anlatamam. Ailem benimle vicdan ve cehennem üzerinden konuşuyor ve açıkçası bu artık benden geçti. Sitedeki bütün yazıları okudum ve sanırım artık kararlıyım sonuna kadar gitmeye. Şu an tamamen çalkantılı bir dönem olsa da, ailemi hiç üzmek istemesem de benden umut bekleyen içimdeki çocuğa özgürlüğünü vermek istiyorum.. içimdeki yoğun hislerin ağırlığını gerekirse ailemin üzerine atmaya kararlıyım.
Gerçekten çok teşekkür ederim. Çok sağ olun.
Merhaba. Yaşadığın bu sürecin çok zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Ben de bir süredir benzer durumdayım. Endişe, korku ve kararsızlık… Bir taraftan yapmak istediğin şeyin doğruluğunu düşünüyosun öte yandan açıldığında gelebilecek muhtemel tepkileri. Aile faktörü, çevrenin, toplumun önyargıları ve nihayet senin kendine yönelttiğin eleştiriler… Bunların hepsi insanı bir girdabın içine sokuyor ve ne kadar düşünürsen o kadar batıyorsun. Sana naçizane önerim başörtü takmak isteyip istemediğine karar ver ve buna göre hareket et. Onun dışındaki şeyleri pek önemseme. Ailen ise zamanla alışacaktır. Ayrıca birisiyle konuşmak istersen mailim: [email protected] (Bu arada ben de bir hafta sonra açılacağım. Zorlu ve uzun bir süreden sonra artık içimden geleni yapmak istiyorum. Umarım sen de pek zorlanmadan bu süreci atlatır ve bir çözüme ulaşırsın.)
merhaba. bn daha 15 yasinda genc bir kizim siz1e sunu soylemek istiyorumki asla kim ne dermis demeyin.cunku biz aslinda herkes elalem ne der dusuncesiyle buyudu.ama biz sunu unutuk peki biz ne diyoruz ? bence hayatini asla onlarin eline birakma ve kaldirdigin basinida asla indirme. yukardaki aslinda heryerde varolan ALLAH CC icin herseyi yap onun icin kapan onun icin oruc tutup namaz kil ama asla baskalari ne der annem ne der babam ne der diye bu ibadetleri yapma . acilma konuna gelirsek belki suan aciksin onu bilemem ama sen nasil mutluysan nasil rahatsan oyle ol. hayatin boyunca mutlu ve huzurlu kalman dilegiyle ☺☺