“Allah için değil bizim için kapalı ol.”

Aslında yazmak istediğim sayfalarca yazı var. Okuduğum bütün yazılarda kendimi buldum. Yaşadıklarımı yansıtan bir ayna misali. 23 yaşındayım. Hala kapalıyım. Aynı zamanda CP (seraplal palsi) hastasıyım. Ben ortaokul 8. sınıfta kapandım. Ama bilinçli bir şekilde değil, kapanmaya mecbur bırakıldım. Anne ve babam eğitimci insanlar olmalarına rağmen aynı zamanda aşırı muhafazakar insanlardı. Annem 6. sınıftan itibaren giyimime dikkat etmem gerektiğini ve artık kısa kollu ve kısa pantolonlar giymemem gerektiğini tembihlemeye başlamıştı.

Önceleri zor gelse de en azından başım kapalı olmadığı için çok fazla tepki göstermedim. Ancak 8. sınıfta artık kafamı da örtmek zorunda kaldım. Sadece kapanmakla bitmedi sorunlarım. Erkekler ile olan iletişimim kısıtlandı. Mecbur olmadıkça konuşmamam gerektiği söylendi. Anne tarafımdaki kuzenlerimin çoğunluğu erkekti ve onlar tarafından hep çekingen ve annesinin yanından ayrılamayan biri olarak görüldüm. Ben de kuzenlerimle oynamak, gezmek isterdim. Yaşımdan daha olgun davranmam gerekliymiş gibi davrandım. Oysa erkek kardeşim kız kuzenlerimle oynarken veya onlarla berber havuzda yüzerken kardeşime hiçbir zaman uyarı da bulunmadılar. O yüzden kuzenlerim, kardeşim ön planda ve daha aktif olduğundan onunla daha çok iletişim kurarlar ve severlerdi.

O dönemki fotoğraflarıma bakıyorum da ne kadar kötü giyinmişim. Olduğumdan çok daha olgun gösteren kıyafetler hatta bazen de tesettür anlayışına uymasa da kısa bluz ve altına dar bir pantolon giyerek gezdiğim zamanlar olmuş. O dönemki bütün fotoğraflarıma nefret ile bakarım. Yaşıtlarımdan çok daha olgun görünmek, yaşayışımı aşırı derecede etkilediğini çok iyi anımsıyorum. Hem bedensel engelli biri olmak hem de yaşayışımı bir de kapalı biri olarak devam ettirmeye çalışmak beni asosyal biri yaptı. Aslında kendime bakmayı ilgilenmeyi seven biriydim. Çok gür saçlarım vardı. Ancak saçımda değişiklik yaptığımda bile “Aman boş ver zaten kapalısın kimse görmüyor.” diyenler yüzünden saçlarımın güzelliğini gösterememek ve saçlarımı güneşte, rüzgarda savuramamak içimde ukde kalmıştır.

Bir süre sonra aynalara bakmaz oldum, dış görünüşüme önem vermiyordum . Nasılsa tesettürlüyüm diye saçıma, kiloma dikkat etmiyordum. Kilo aldım, saçlarım sürekli kapalı olduğundan güneş görmediğinden (doktorun ifadesi) çok seyrekleşti. Artık kendimi sevmez oldum. Hayata küstüm. Şimdi de kapalıyım ancak bazı şeyleri uzun zamandır sorgulamaya başladım. Uzun zamandır açılmayı düşünüyorum. Bir yandan da kendimi o kadar çirkin görmeye başlamıştım ki “Açılıp göbeğim ile kalçamı mı göstereyim, yoksa seyrekleşmiş kısacık saçlarımı mı?” diyordum. Yine de açılmayı hep düşündüm. Bu düşüncemi ilk kez aileme açtığımda bana sanki dinsiz ve namussuz birisiymişim gibi davrandılar. Hatta babam evlatlıktan reddedeceğini söyledi. Annem kapalı iken daha güzel durduğumu açık halimin yakışmadığını söyleyerek beni bu düşünceden caydırmaya çalışıyordu. Kapanmamın inancım ile ilgili olmadığını artık annem kendi ağzıyla bile söylüyordu. “Allah için değil bizim için kapalı ol.” demeye başladı. Etraftaki insanların yapacağı dedikodular benim bozulan psikolojimden daha önemliydi. Oysa bastırılmış duyguları olan insanlara koyulan yasaklar daha cazip geliyordu. Sanki çok farklı imkansız bir şeyler istiyormuşum gibi hisssettim hep. Psikolojim son zamanlarda çok bozulmuştu.

İstediğim gibi davranamamak düşüncelerim ile dış görünüşümün asla birbirine uymaması beni rahatsız etmeye başladı. İnsanların bedensel engelimden dolayı zaten bakışları rahatsız ediyorken kafamı örtmek istememem de bana yük olmaya başladı. Takıntılarımdan dolayı ailem tarafından doktora(psikoloğa) gitmem söylendi ancak doktora başörtüsü ile ilgili konuşma yapmam yasaklandı. Çünkü onlara göre doktor başörtüsünü istemeyerek takıyorsam çıkarmamı söyleyecekti. Ve tam olarak doktora dertlerimi anlatamadığımdan dolayı ilaçlar, tedaviler işe yaramıyor. 23 yaşındayım. Üniversite yıllarım da dahil olmak üzere hep ailemin yanında yaşadım. Sabretmeye çalıştım. İşe başlayınca açılırım diye düşündüm. Nasılsa ailem yanımda olmayacaktı. Ancak işe başlarken bile ailem beni bir kere bile yalnız bırakmadılar ve yeni hayatıma da tutsak olarak başladım.

Atandığım yer maalesef ki muhafazakar bir şehirdi ve beni herkes kapalı olarak tanıdı. Şimdiden sonra açılma fikrini düşünemiyorum. Buradaki cahil insanların bakışlarını görmezden gelemem. Cesaret gösteremiyorum. İnsanların ailesi baskısıyla kapanmış sözlerini kaldıramayacağımı düşünüyorum ve hala kendi bedenimden nefret ediyorum. Açık halimi ben de kendime yakıştıramıyorum. Beni bu kadar karamsarlığa ve asosyalliğe iten bir şeyin hayatım boyunca bir pranga gibi benle olmasına göz yumuyorum. Bunu başaran yüzlerce kadına hayranlık duyuyorum. Umarım bir gün herkes istediği hayatı yaşar.

(Görsel: Igor Shulman)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir