Kapanmaya
kesin olarak karar verdiğimde 14 yaşındaydım. Küçüklükten gelen “Ne zaman
kapanacaksın?”, “Bu yaz da mı kapanmıyorsun?”, “İstanbul gibi yerde şimdi
kapanmazsan bir daha hiç kapanamazsın” cümlelerine alışıktım. İçten içe
istemiyordum ama sürekli kendimi istediğime ikna etmeye çalıştım. Çünkü bu
kaçınılmaz sondu, zorla takacağıma bunu sevmeliydim, hem çevremdeki herkes de
böyleydi. En sonunda kendimi tamamen ikna etmiştim, liseye başlıyordum ve daha
az günahkâr olacaktım. Ayrıca vücudumla değil düşüncelerimle ilgileneceklerdi
insanlar bana baktıklarında. Evet evet, kendimi böyle ikna etmiştim. 1. sınıfta
arkadaşlarım beni daha çok tanıdıkça şaşırıyorlardı. Çoğunlukla seküler
ailelerin çocuklarının kazandığı iyi bir Anadolu lisesindeydim.
“Gerçekten
isteyerek mi kapandın? Çok açık fikirlisin kapalı birine göre.” diyorlardı. Hem
açık fikirli hem başörtülü nasıl olamazdım, Mustafa Kemal Atatürk’ü nasıl
sevemezdim, nasıl sol görüşten şairlerin şiirlerini okuyamazdım? Canım çok
sıkılıyordu bu duruma. İnatla herkese “Bakın ben hem entelektüel hem de dindar
bir kızım.” diye ispatlamaya çalışıyordum ama işler ne benim sandığım kadar
masumdu ne de kimseyi kendime inandırabiliyordum. 10. sınıfta okulda dini
konulu bir yarışma düzenlendi. Bir arkadaşım “Kapalısın ama hiçbir şey de
bilmiyorsun.” demişti.
Moralim
bozulmuştu, dini konularda bir şeyler öğrenmeliydim artık, bana yakışmıyordu
böylesi ama ne öğrensem ve detayına insem kafama yatmıyordu. Sorular sormaya
başladım, 11. sınıfta felsefe dersinde tanıştığım düşünceler, tarih dersinde
öğretmenimin anlattıklarının ötesinde Reform/Rönesans’ı detaylı araştırmalarım,
çeşitli düşünce kitapları okumam derken; zihnen büyük bir kaosun içine
sürüklendim. Sorular ardı ardına sıralanıyordu, Bilirkişilere (?) sorduğum bazı
sorulara “Dinde sorduğun her soruya mantık arayamazsın.” cevabını alıyordum.
Mesela sesim güzeldi ama kadınların şarkı söylemesi haramdı. “Ne gibi kötü bir
niyet var ki altında, neden sakınıyorum sesimi?” dediğimde, cevap, erkeklerin
sesimin güzelliğinden etkilenebileceğiydi. Pekâlâ, ben de bir erkeğin sesinden
etkilenebilirdim. Erkek, sesini kadınlarla paylaşırken neden günahkâr
olmuyordu?
Hayatımın
içinden olan bu sorular siyasî boyutlara taşındı, iktidarın hiçbir söylemi
hoşuma gitmiyordu. 17 yaşında artık uzaklaşmıştım ama yine de reddedemiyordum,
erteliyordum hep, yıllarca içinde olduğum bir düşünce yapısıydı bu, nasıl bu
kadar kolay reddedebilirdim? Şimdi 18 yaşındayım, artık kendimden eminim; neye
inanıp neye inanmadığımı, neyi temsil etmek isteyip istemediğimi biliyorum.
Kendini bulabilenlerdenim fakat örtüyü çıkaramıyorum; ister korkak, ister
kolaycı deyin, ailemin manevi olarak desteğini alan biri zaten değilim fakat
maddi desteklerini kesmeleri durumunda devlet üniversitesi dahi olsa okuyamam.
Eve kapatılabilirim ki bu en son isteyeceğim şey bile değil. Ekonomik
özgürlüğümü elime alacağım günü umutla bekliyorum, o gün de bu platforma
yazacağımı umuyorum.
Son
olarak, bu yazıyı okuyanlardan önyargılı olmamalarını diliyorum ve biliyorum
benim gibi binlerce genç kız var. Biz baskılarla büyümüş ve sindirilmiş
insanlarız, bir de kamusal alanlarda yobaz damgası yemeyelim ki
özgürleşeceğimiz günlere inancımız olabilsin. Sevgi ve umutla.
Merhaba ben de ayni durumdayim ve yobaz damgasi yemekten ,sürekli dışımla icimin uyusmadiginin soylenmesinden biktim ama 13 14 yasindeyken kapanmistim ve su an 18 yaşındayım yani aliskanlik oldu acilmak istiyorum ama ailem tavir aliyor berbat haldeyim.Dusuncelerimin uymadigi bu bedeni tasimak agir geliyor artik.Insanin goruslerini sirf dis gorunusu yuzunden aciklayamamasi istedigini yapamamasi sacma geliyor.Sorguladigim zaman din sorgulanmaz diyorlar.Birkac ksiye konuyu actigimda kadinin saclari guzel oldugu icn vs. gibi sacma cevaplar aliyorum ama ben bir erkegin saclarini da giyinisini de sesini de begenebiliyorum neden hep kadin kisitlamak zorunda kendini.Ne yani bizim nefsimiz yok da boyuna erkeklere gore mi hareket edecegiz.Siseye kediye tecavuz eden mahluklar icin bunu yapmaktan igreniyorum.Bu arada sana ulasmak istiyorum cok yalnizim belki bir seyler paylasiriz çünkü ayni konumdayiz
Kapanmaya kesin olarak karar verdiğimde 14 yaşındaydım. Küçüklükten gelen “Ne zaman kapanacaksın?”, “Bu yaz da mı kapanmıyorsun?”, “İstanbul gibi yerde şimdi kapanmazsan bir daha hiç kapanamazsın” cümlelerine alışıktım. İçten içe istemiyordum ama sürekli kendimi istediğime ikna etmeye çalıştım. Çünkü bu kaçınılmaz sondu, zorla takacağıma bunu sevmeliydim, hem çevremdeki herkes de böyleydi. En sonunda kendimi tamamen ikna etmiştim, liseye başlıyordum ve daha az günahkâr olacaktım. Ayrıca vücudumla değil düşüncelerimle ilgileneceklerdi insanlar bana baktıklarında. Evet evet, kendimi böyle ikna etmiştim. 1. sınıfta arkadaşlarım beni daha çok tanıdıkça şaşırıyorlardı. Çoğunlukla seküler ailelerin çocuklarının kazandığı iyi bir Anadolu lisesindeydim.
“Gerçekten isteyerek mi kapandın? Çok açık fikirlisin kapalı birine göre.” diyorlardı. Hem açık fikirli hem başörtülü nasıl olamazdım, Mustafa Kemal Atatürk’ü nasıl sevemezdim, nasıl sol görüşten şairlerin şiirlerini okuyamazdım? Canım çok sıkılıyordu bu duruma. İnatla herkese “Bakın ben hem entelektüel hem de dindar bir kızım.” diye ispatlamaya çalışıyordum ama işler ne benim sandığım kadar masumdu ne de kimseyi kendime inandırabiliyordum. 10. sınıfta okulda dini konulu bir yarışma düzenlendi. Bir arkadaşım “Kapalısın ama hiçbir şey de bilmiyorsun.” demişti.
Moralim bozulmuştu, dini konularda bir şeyler öğrenmeliydim artık, bana yakışmıyordu böylesi ama ne öğrensem ve detayına insem kafama yatmıyordu. Sorular sormaya başladım, 11. sınıfta felsefe dersinde tanıştığım düşünceler, tarih dersinde öğretmenimin anlattıklarının ötesinde Reform/Rönesans’ı detaylı araştırmalarım, çeşitli düşünce kitapları okumam derken; zihnen büyük bir kaosun içine sürüklendim. Sorular ardı ardına sıralanıyordu, Bilirkişilere (?) sorduğum bazı sorulara “Dinde sorduğun her soruya mantık arayamazsın.” cevabını alıyordum. Mesela sesim güzeldi ama kadınların şarkı söylemesi haramdı. “Ne gibi kötü bir niyet var ki altında, neden sakınıyorum sesimi?” dediğimde, cevap, erkeklerin sesimin güzelliğinden etkilenebileceğiydi. Pekâlâ, ben de bir erkeğin sesinden etkilenebilirdim. Erkek, sesini kadınlarla paylaşırken neden günahkâr olmuyordu?
Hayatımın içinden olan bu sorular siyasî boyutlara taşındı, iktidarın hiçbir söylemi hoşuma gitmiyordu. 17 yaşında artık uzaklaşmıştım ama yine de reddedemiyordum, erteliyordum hep, yıllarca içinde olduğum bir düşünce yapısıydı bu, nasıl bu kadar kolay reddedebilirdim? Şimdi 18 yaşındayım, artık kendimden eminim; neye inanıp neye inanmadığımı, neyi temsil etmek isteyip istemediğimi biliyorum. Kendini bulabilenlerdenim fakat örtüyü çıkaramıyorum; ister korkak, ister kolaycı deyin, ailemin manevi olarak desteğini alan biri zaten değilim fakat maddi desteklerini kesmeleri durumunda devlet üniversitesi dahi olsa okuyamam. Eve kapatılabilirim ki bu en son isteyeceğim şey bile değil. Ekonomik özgürlüğümü elime alacağım günü umutla bekliyorum, o gün de bu platforma yazacağımı umuyorum.
Son olarak, bu yazıyı okuyanlardan önyargılı olmamalarını diliyorum ve biliyorum benim gibi binlerce genç kız var. Biz baskılarla büyümüş ve sindirilmiş insanlarız, bir de kamusal alanlarda yobaz damgası yemeyelim ki özgürleşeceğimiz günlere inancımız olabilsin. Sevgi ve umutla.
(Görsel: Joshua Petker)
Comment (1)
Merhaba ben de ayni durumdayim ve yobaz damgasi yemekten ,sürekli dışımla icimin uyusmadiginin soylenmesinden biktim ama 13 14 yasindeyken kapanmistim ve su an 18 yaşındayım yani aliskanlik oldu acilmak istiyorum ama ailem tavir aliyor berbat haldeyim.Dusuncelerimin uymadigi bu bedeni tasimak agir geliyor artik.Insanin goruslerini sirf dis gorunusu yuzunden aciklayamamasi istedigini yapamamasi sacma geliyor.Sorguladigim zaman din sorgulanmaz diyorlar.Birkac ksiye konuyu actigimda kadinin saclari guzel oldugu icn vs. gibi sacma cevaplar aliyorum ama ben bir erkegin saclarini da giyinisini de sesini de begenebiliyorum neden hep kadin kisitlamak zorunda kendini.Ne yani bizim nefsimiz yok da boyuna erkeklere gore mi hareket edecegiz.Siseye kediye tecavuz eden mahluklar icin bunu yapmaktan igreniyorum.Bu arada sana ulasmak istiyorum cok yalnizim belki bir seyler paylasiriz çünkü ayni konumdayiz