Sizinkilerden
çok da farkı olmayan hikâyemi anlatmak ve içimi birilerine dökebilmek istiyorum
artık. Çünkü buna her şeyden çok ihtiyacım var. Muhafazakâr bir ailede büyüdüm.
Annemin de sıklıkla gittiği ve evimize gelen bolca insanla yaptığı dini
toplantılar arasında büyüdüm. Ablam, annem, teyzelerim, kuzenlerim aklınıza kim
geliyorsa başörtülüler. Ben de bu dini ritüellerin, konuşmaların arasında büyüdüm.
Bir gün benden de kapanmamı isteyeceklerini biliyordum ama kendimin ne
istediğini bilmiyordum. 10 yaşındayken babamızı kaybettik ve o zaman hayat daha
da zor oldu hepimiz için. Annem bizim için hem anne hem baba oldu. Yakın ya da
uzak akrabalar asla yanımızda olmadığı için hep biz bizeydik. Ve annem bu
psikolojiyle bize bakıyordu. Sonra hastalıkları baş gösterdi. Annem tam bir
karar mekanizmasıydı. Hala da öyle. Onun sözlerinin dışına çıkamaz, isteklerine
karşı gelemeyiz. Onu anlıyorum. Yaşadığı zor hayat onun böyle sert kabuklar
ardına gizlenmesini gerektirdi. Neyse çok uzatıyorum galiba.
Lise 2’ye
geldiğimde bir erkek arkadaşım oldu. Annem bunu öğrendiğinde çok büyük tepkiler
verdi. Ve bu olayın üstüne bana ceza verir gibi kapanmamı emretti. Kapanmaktan
başka ne yapabilirdim ki? Anneler gününde aldığım saksı çiçeğini işlediğim
günah (!) yüzünden odamın ortasına fırlatan, hayattaki tek varlığım annemin
beni affedeceği tek yol buyken? Ve böylece kapanmış bulundum.
Üniversiteye
başladığımda okullarda halen başörtüsü sorunu az az kendini hissettiriyordu. Bu
yüzden okul zamanları açıktım. Sadece eve giderken başımı örter, evden
dönüşlerde açardım. Tabii ki annem bunu biliyordu. Zaten ablam da böyle
okumuştu üniversiteyi. Üniversitede en yakın arkadaşım dahi bilmiyordu kapalı
olduğumu. Nasıl söyleyebilirdim ki? Sizce de utanç verici değil mi? Bir açık
bir kapalı… Belki annem de bundan utanacağımı, rahatsız olup kapalı
gideceğimi düşündüğünden ses çıkarmadı. Ama ben biliyordum ki okul bitince
kapanacaktım. Anneme nasıl karşı gelebilirdim ki?
Okulum bir yıl uzadığı için son yıl mesleğim doğrultusunda çalışıp kendi paramı
kazandım. Ve okul bittiğinde sırf annem öyle istedi diye işimi, sevdiğim
şehrimi bırakıp onların yanına döndüm. Kaderdir ki tekrar okuduğum şehirde iş
bulup bu kez başörtülü şekilde oraya döndüm. Daha sonra annemi ve ablamı da
yanıma aldım. Ve aileye ben bakar oldum. Ablam yıllardır işsiz. Kendi
mesleğinden kasiyerliğe ayırt etmeksizin süren iş arayışı maalesef sonuçsuz
kalıyor.
4 yıl geçti ama ben o örtüye alışamamıştım. Bunca yıl hep ailem için yaptığım şeylerin arasında kendim için de bir şeyler yapmalıydım. Çünkü artık tükeniyordum. Ve 2018’in sonunda tamamen kendi imkânlarımla, kendi gücümle başka bir şehirde daha iyi bir iş buldum. Taşındım, evimi kurdum ve başımı açtım. Aileme hala ben bakıyorum. Ama açıldığımı söyleyebilmiş değilim. Çünkü karşılaşacağım şey beni çok korkutuyor. Annem çok hasta, kriz geçirip ölebilir. Abarttığımı düşünmeyin, erkek arkadaş olayında 15 gün hasta yattı; kalbi çok zayıf. Benden artık para kabul etmediğini söyler ve ortada kalırlarsa o zaman ne yaparım? Ve en büyük üzüntüm ablamın bu süreçte benim yanımda olmayacak olması. Şimdi söyleyin bana, ben ne yapayım. Nasıl çıkayım bu işin içinden?
Merhaba,
Sizinkilerden çok da farkı olmayan hikâyemi anlatmak ve içimi birilerine dökebilmek istiyorum artık. Çünkü buna her şeyden çok ihtiyacım var. Muhafazakâr bir ailede büyüdüm. Annemin de sıklıkla gittiği ve evimize gelen bolca insanla yaptığı dini toplantılar arasında büyüdüm. Ablam, annem, teyzelerim, kuzenlerim aklınıza kim geliyorsa başörtülüler. Ben de bu dini ritüellerin, konuşmaların arasında büyüdüm. Bir gün benden de kapanmamı isteyeceklerini biliyordum ama kendimin ne istediğini bilmiyordum. 10 yaşındayken babamızı kaybettik ve o zaman hayat daha da zor oldu hepimiz için. Annem bizim için hem anne hem baba oldu. Yakın ya da uzak akrabalar asla yanımızda olmadığı için hep biz bizeydik. Ve annem bu psikolojiyle bize bakıyordu. Sonra hastalıkları baş gösterdi. Annem tam bir karar mekanizmasıydı. Hala da öyle. Onun sözlerinin dışına çıkamaz, isteklerine karşı gelemeyiz. Onu anlıyorum. Yaşadığı zor hayat onun böyle sert kabuklar ardına gizlenmesini gerektirdi. Neyse çok uzatıyorum galiba.
Lise 2’ye geldiğimde bir erkek arkadaşım oldu. Annem bunu öğrendiğinde çok büyük tepkiler verdi. Ve bu olayın üstüne bana ceza verir gibi kapanmamı emretti. Kapanmaktan başka ne yapabilirdim ki? Anneler gününde aldığım saksı çiçeğini işlediğim günah (!) yüzünden odamın ortasına fırlatan, hayattaki tek varlığım annemin beni affedeceği tek yol buyken? Ve böylece kapanmış bulundum.
Üniversiteye başladığımda okullarda halen başörtüsü sorunu az az kendini hissettiriyordu. Bu yüzden okul zamanları açıktım. Sadece eve giderken başımı örter, evden dönüşlerde açardım. Tabii ki annem bunu biliyordu. Zaten ablam da böyle okumuştu üniversiteyi. Üniversitede en yakın arkadaşım dahi bilmiyordu kapalı olduğumu. Nasıl söyleyebilirdim ki? Sizce de utanç verici değil mi? Bir açık bir kapalı… Belki annem de bundan utanacağımı, rahatsız olup kapalı gideceğimi düşündüğünden ses çıkarmadı. Ama ben biliyordum ki okul bitince kapanacaktım. Anneme nasıl karşı gelebilirdim ki?
Okulum bir yıl uzadığı için son yıl mesleğim doğrultusunda çalışıp kendi paramı kazandım. Ve okul bittiğinde sırf annem öyle istedi diye işimi, sevdiğim şehrimi bırakıp onların yanına döndüm. Kaderdir ki tekrar okuduğum şehirde iş bulup bu kez başörtülü şekilde oraya döndüm. Daha sonra annemi ve ablamı da yanıma aldım. Ve aileye ben bakar oldum. Ablam yıllardır işsiz. Kendi mesleğinden kasiyerliğe ayırt etmeksizin süren iş arayışı maalesef sonuçsuz kalıyor.
4 yıl geçti ama ben o örtüye alışamamıştım. Bunca yıl hep ailem için yaptığım şeylerin arasında kendim için de bir şeyler yapmalıydım. Çünkü artık tükeniyordum. Ve 2018’in sonunda tamamen kendi imkânlarımla, kendi gücümle başka bir şehirde daha iyi bir iş buldum. Taşındım, evimi kurdum ve başımı açtım. Aileme hala ben bakıyorum. Ama açıldığımı söyleyebilmiş değilim. Çünkü karşılaşacağım şey beni çok korkutuyor. Annem çok hasta, kriz geçirip ölebilir. Abarttığımı düşünmeyin, erkek arkadaş olayında 15 gün hasta yattı; kalbi çok zayıf. Benden artık para kabul etmediğini söyler ve ortada kalırlarsa o zaman ne yaparım? Ve en büyük üzüntüm ablamın bu süreçte benim yanımda olmayacak olması. Şimdi söyleyin bana, ben ne yapayım. Nasıl çıkayım bu işin içinden?
(Görsel: Isabella Conti)