Merhaba, ben de hikâyemi anlatayım. Ortaokulu bitirdiğimde kapanmıştım; annem “Dedenin kemikleri sızlamasın, köye giderken başına şal al.” dedi diye şal taktım, bir daha da çıkaramadım. Liseye başlarken açılıp bir daha da kapanmayacaktım fakat ortaokulda müdür yardımcımız, annem çarşaflı olduğu için lise seçimlerimde sadece İmam Hatip lisesi yazdı. Susturuldum. Oysaki ben “Müslümanız diye İmam Hatip lisesine gitmek zorunlu mu sanki?” deyip etrafımdakilerin düşüncelerine karşı çıkardım ama çıkamadım, güçsüz kaldım. Açıkçası okumama gibi bir seçenek de vardı önümde ama ben İmam Hatip de olsa okumak için sustum.
Okul ortamından memnun olamadım, başımı açmak istedim, yapamadım. Saçlarımı yamuk kestim sırf açmamak için, ‘imtihan’ dedim sustum. Sonra bir şeye bulaşmışken tam yapayım, daha çok dinlesinler, ablam gibi sevileyim örnek alınayım dedim. Lise 2’de Kuran kursuna başladım, liseyi açık öğretim ile bitirdim.
Zaten anonim olacak yazılanlar, itiraf ediyorum. Ölmek istedim, intihar ettim fakat ölemedim. Ölme fikrinden vazgeçmek için Allah’a inanmaya ihtiyacım vardı, inanmak için çok uğraştım, inandım, sevdim, dışarıda ilgi çekmeyecek şekilde giyindim. Sonrasında karşıma eşim çıktı, yüreğimdeki Allah sevgisini ve aşkını sevmiş, öyle söyledi. Hoşuma gitti tabii, onla ilk gittiğimiz yer kiliseydi. Dış görüntümün olduğum gibi olmadığını anlatmıştım, inanmadığını ve içimde bir şeyler kalmış olabileceğini söyledi. Kiliseye gidersem ve papazla konuşursam koşulsuz Allah’a inanabileceğimi düşündüm, gittik. Şunu da fark ettim ki beni o Allah korkum için seven adam; günah olsa da benimle konuşmak için pervane oldu, sonrasında el ele tutuşmak sarılmak günah değilmiş gibi nişanlıyken de helaliymişim gibi davrandı. Sanki bunlar dinde serbestmiş gibi. Eski günlüklere baktığımda Allah’a yakarış, inanmak için çırpınış yazılarını okuyorum.
Şu an 23 yaşındayım, anneyim ve sevginin ne olduğunu artık biliyorum. Sevgi karşılıksızdır, istediğim şeyleri yapmasa da çocuğumu seveceğim. Ben de birilerinin istediği gibi olmasam da gerçekten sevebilen insanlar beni seveceklerdir. Annem beni reddetti. Konuştuğumuzda oğlumun sevgisinden bahsettim ve aslında benim de sevilmek takdir görmek için kapandığımı fark ettiğimi anlattım. Önce tatlı dille “Ben seni zorlamadım.” dedi, düşüncem değişmeyince “Benim kapıma öyle gelme, ben seni açık görmeyim.” dedi. Eşimse açılma mevzusunu açtığımda beni, başı kapalı sevdiğini söyledi. Etrafta birçok açık kadın olduğunu, açılmamın beni değiştirmeyeceğini anlatsam da ‘onların adı üstünde kadın, benimse onun eşi olduğumu’ söyledi. Ben kadın değil miyim diye düşündüm bir ara, burada yazılanlardan da güç aldım. Sevilmemekten korkmuyorum artık, sevmezse de kendi bilir. Mutlu olduğum gibi yaşamak istiyorum. Cesaretim kırıldığında 6 aylık ömrümün kaldığını düşünerek güç topluyorum çünkü 6 aylık ömrüm kalsa nasıl mutlu oluyorsam öyle yaşamak isterdim. Biraz karışık anlattım galiba. Bugün başımı açtım 10 sene sonra, dışarıda öyle gezdim. Pek bir şey değişmedi, ben yine aynı benim, eşimin tepkisi ne olur bilmiyorum ama kendimi güçlü hissediyorum.
(Görsel: Emmanuelle Moureaux)