Merhaba. İçimi dökmeye ihtiyacım var. Sabahın 5’i oldu ve ben düşünmekten uyuyamıyorum. Bu, buraya yazdığım ikinci yazı.
Ben de çoğunuz gibi aile baskısı ile kapalıyım. Ailemi bunun aksine ikna edemiyorum, denediğimde her defasında dinsiz muamelesi görüyorum. Zorla güzellik olmuyor ama zorla güzellik yaratmaya çalışıyorlar. Bana olan bu tutumları beni dinden de imandan da soğuttu. Beni dine yakınlaştırmaya çalıştıklarında daha da uzaklaştırıyorlar fakat bunu fark edemiyorlar. İnanmadığın bir dinin yükünü taşımaktan daha zor ne olabilir? Dışarıdan başörtümü gören insanlar bana hep önyargıyla yaklaşıyor; “Ya saçın gözüküyor, ne biçim kapalısın sen”, “Kapanmayı moda haline getirdiniz!” vesaire… Aile baskısının ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
Ailemle her konuşmamızda konuşmanın sonu kavgayla bitiyor. Evde giydiğim pijama yüzünden bile çok kez kavga ettik. Annem sözde Müslüman ama namaz niyaz bilmez. Babam ise cumadan cumaya namaza gider. Ama sorsanız çok dindardırlar, bu yüzden de benim başörtüme karışma hakkına sahip oluyorlar. Defalarca konuştum, rehber hocam konuştu. Ne kadar kötü olduğumu bile bile görmezden geldiler. Bu başörtüsünün beni kötü yaptığının farkında değiller. Takmazsam cehenneme gidecekmişim. Ben sadece saçım gözüktüğü için Allah’ın beni cehenneme atacağını düşünmüyorum. Yakın erkek arkadaşlarıma saçımın açık olduğu fotoğrafları atmaktan çekinmiyorum. Çünkü onlar biliyor benim durumumu. Tüm yakın arkadaşlarım biliyor, herkes biliyor.
Bu yükten kurtulmanın yolunu hâlâ bulamıyorum. En son annemle beraber markete gittiğimizde başörtüsü takmamış, kapüşonluyla saçımı gizlemiştim. Dışarıda hiçbir şey dememişti ama eve gelince demediğini bırakmamıştı. Bakın, alışacaklar. Bizi böyle kabul edecekler. Benim tek umudum üniversiteydi ama umutlarımı sınırlandırmak istemiyorum. Yapabildiğim en kısa sürede örtüyü çıkartacağım. Balkona çıktığımda saçlarımın rüzgârla dansı o kadar hoşuma gidiyor ki. Saçlarım açık rüzgara koşacağım, bu günler de gelecek. Başörtüsü benim kaderim değil, hiçbirimizin kaderi değil. Kaderimizi biz çizeriz. Ne kadar çok ayakta durursak bizim kararlı olduğumuzu o kadar fazla görecekler. Belki şimdi başaramadık ama elbet bir gün başaracağız.
(Görsel: Igor Moritz)
“İnanmadığın bir dinin yükünü taşımaktan daha zor ne olabilir?” için 6 yanıt
2 sene uğraştım ve annemi ikna edebildim. vazgeçme.. sana 2 sene bekle demiyorum insanlar ne der kim ne der korkusuyla da o durumda olmani istemiyorum. kendine güven bir anda yap. senin kararlarının isteklerinin arzularının oldugunu bilsinler. saygı duyma sırası onlar da.
Bundan daha zor olan şey sırf erkek olduğun için senden kızlar ile birlikte olman bekleniyor. Veya sana sürekli “şu kız güzel ” deniyor. Veya homoseksüelliğin geçsin diye sana “İstersen birini ayarlarım” diyen akrabalar ortaya çıkıyor. İnsan bana her şey bu ülkede zor. Ve hepsi birbirinden daha zor.
o insanları önemseme lütfen. gerekirse onlardan uzaklaş. sen özgür birisin özgürce dolaş.. bütün bu insanlara sesimizi duyurmazsak tepkilerinin azalmasını bekleyemeyiz değil mi?
Seninle ayni durumu yaşıyorum…..
Bende bu yasadiklarinin aynisini yasiyorum ve su an Üniversite ogrencisiyim acildim fakat ailem bilmiyor cunku beni okuldan alirlar ve para yollamazlar oysa ki ben simdi tekrar okullar acildiginda is bulup hattimi degistircem benide dinden soguttular ben eskiden acik ikende olsa kapali ikende olsa dini inancim vardi namaz kilardim Allahtan korkardim ve sadece sacim acikti ama dedigin gibi baskin olunca dinden daha da sogutuyorlar Allah akil fikir versin
mahallenin imamına git. durumu anlat. islam dininde kapanmaktan daha önemli şeyler olduğunu anlatsın ailene. birinci önceliğin kapanmak olmadığını bilmeliler. yazık! koskoca dini bir bez parçasına sıkıştırdılar.