Keşke akrabalarımdan uzakta yetişseydim.

Anne tarafı dine, baba tarafıysa ayıba önem veren bir ailede dünyaya geldim. Annemin ailesinden din eğitimimi aldım. Babamın ailesinde de 12 yaşımdan itibaren ‘Onu yapma, bunu giyme, oje sürme’ gibi çeşitli baskılara maruz kaldım. Ailem hiçbir zaman istediğim gibi giyinmeme izin vermedi. İlkokulda görünüşüme çok önem vermediğim için bunu umursamıyordum ancak liseye geçtikten sonra bazen tişört, tayt, şort giymek istediğim oluyordu. Ailemin bunlara asla izin vermeyeceğini bildiğim için teklif dahi etmemiştim. Gizli gizli giymek de beni rahatsız edeceği için onu da hiç denemedim. Sonra bir gün annemin ailesinin teşvikiyle örtündüm. Zaten kıyafetlerim tesettüre oldukça uygundu, başörtüsü takarsam benim için bir şey değişmez diye düşünmüştüm. Keşke yapmasaydım. O zaman bir şekilde direnseydim şimdi nasıl giyindiğimin bir önemi olmaksızın saçlarım açık gezebilirdim. Sadece ben değil, zamanında tesettüre girmiş kuzenlerim ve şimdi yaşı geldiği halde kapanmayan kuzenlerim de aynı baskıyı yaşıyorlar. Bazen açılmayı düşünüyorum ama annemin ailesi çok üzülür ve ben bunu kaldıramam. Ayrıca arkadaş çevremde nasıl karşılanacağıma dair düşünceler de beni rahat bırakmıyor. Ne hissetmeliyim, ne yapmalıyım; bilmiyorum. Keşke akrabalarımdan uzakta yetişseydim.

(Görsel: Jean Pierre Cassigneul)

Comments (5)

  1. Arkadaş çevrenin ne dediğini umursama bence, seninle sırf başındaki bir örtü çıktığı için arana mesafe koyacak seni dışlayacak insanlarla hiç bir zaman arkadaşlık etme derim.
    Akrabalarınla ilişkini bilemem tabii ki seni tanımıyorum ama ; zor zamanlarında, başörtünün seni kafesteymişsin gibi daralttığı zamanlarda akrabaların yanında olmuyor, senin çektiğini çekmiyor, senin yaşadığın hayatını yaşamıyorlar. Sen yaşıyorsun onu. Bu yüzden birilerinin senin hayatın hakkındaki görüşleri olumsuza kayacak diye istediğin değişiklikleri yapmaktan çekinme. Onlar sadece konuşurlar, belki dedikodunu yaparlar. Ama daha fazlasını yapamazlar. Bir kere geliyoruz dünyaya, başka hayatımız yok. Kendin için en iyisini, nasıl iyi hissediyorsan öyle yap.

  2. Annenin ailesi üzülürse üzülsün. Onlar üzülmesin diye senin mutsuz yaşaman mantıklı mı peki? Bence değil. Ayrıca akrabaların en fazla ‘yapma, etme, din şöyle diyor’ falan diyecek ve bu da en fazla yarım saat sürecek, sense koca ömrünü yakıyorsun istemediğin bir bedenin içinde. Arkadaş çevrenin vereceği tepkileri de koy bir kenara, zaten örtüsünü çıkartan bir kadına tepki verecek insanlarsa onlarla arkadaş olmanın hiçbir manası yok. Lütfen iyi düşün, konuşmak istersen instagram adresim: ozgurlukemekisterr

  3. Arkadaşlarla konuşmak zordur biliyorum. Benim de dinine aşırı bağlı bi arkadaşım var en yakın arkadaşım bile diyebilirim. Kızın ailesi de beni kızı olarak görüyor ve çok dindarlar. Açılmak istiyorum ama henüz bekleyeceğim için daha ona bunu söylemedim. Ama sırf o üzülebilir diye kendimi tutmam. Ömrüm boyunca belki bana acıyacak üzülecek ama onun tek bir düşüncesi yüzünden ben hayatımı neden ona göre şekillendireyim ki? Kimseyi kendinden öne koyma. Bu hayatı yaşayacak olan sensin, senin çekeceklerini yaşayacaklarını onlar bilemez. Bu yüzden kararları da kendin vermeli ve sırf akrabaların belki bi süre ayıplayacak dışlayacak diye özgüvenini tüketme. İster ekonomik özgürlüğünü alınca yap, ister daha önce. Yeterki özgür ol. Herkesten çok sen ve senin düşüncelerin değerli, bunu unutma?

  4. Canım arkadaşım, biz seni sen olduğun için sevmeye hazırız. Sen yeter ki ne kadar değerli olduğunu, hiç birimize ihtiyaç duymadığını bil. Bazı adımları atmak korkutur ama inanarak yapılan her şey seni varabileceğin en güzel yere taşır.

  5. Canım kardeșim,
    Hepimiz ayrı ayrı kültürel etki faktörlerinin, söz sahiplerinin otoritesi tarafından kușatılıyoruz. Bu mahalle baskısı olur, aile baskısı olur ama bir baskı var ve bireyin özgürlüğünün, hür iradesinin kisitlandigi her yer bir baskı ortamidir. Hepimiz bu ” elalem” baskisiyla savasiyoruz, hele ki kadinsan ve ataerkil toplumlarda namus erkege ozgurluk, kadına baskı olarak dönen toplumlarda daha da fazla, fakat bu savunmayi ilerlettikce daha güçlü ve özgür oluyoruz. Bu mücadeleyi birakmazsak ve cevremizdekileri onemserken kendimizi unutmazsak ve vazgecmezsek, aslinda kendimizi secersek hem kendimiz mutlu oluruz hem de bu dusuncelerin yok olmasına belki sebep olabiliriz. Yıllar sonra ahlak ve namus sadece kadın üzerinden tanımlanan kavramlar olmak tan cikar belki. Hayat bir mücadele alanı. Kendimizi keșfetmek için bu dunyadayiz. Herkes kadar kendini önemsemeyi ve ölümlü olduğumuzu unutma. Hayat ancak kendi secimlerimizi ozgurce secip yașamaya yetecek uzunlukta… Hani derler ya yüreğinin sesini dinle, doğru bildiginden sasma, iște o hesap.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir