Ben 11 yaşındayken yakın bir arkadaşından etkilenerek kapanan bir insanım. Ailem bana bu konuda herhangi bir baskı uygulamadı ama bana “Yapma, çok küçüksün” de demedi. Kendimi bildim bileli kapalıyım, açık olduğum zamanları hatırlamıyorum. O zamanlar bu durumu yadırgamadım çünkü yaşadığım ortam gereği olmam gereken kişi buydu. Birçok hacı hocanın olduğu çok muhafazakâr bir soya sahiptim. Bu zamana kadar içime attığım şeylere bakıyorum da kendime neden bunu yaptığımı açıklayamıyorum.
Lisede ailemin isteğiyle İmam Hatip’e gittim. Üniversitede de yine ailemin isteğiyle ilahiyat bölümüne başladım. Sırf hayalim olan şehirde okumak için ilahiyattan nefret eden biri olarak bu bölümü okumaya başladım. Lise zamanlarımda dindardım, açılmayı düşünmezdim, ortama ayak uydurabilen biriydim, yapım gereği sessiz sakin ve kendi halinde bir insandım. Buna rağmen İmam Hatip’i kendime zehir ettim çünkü olmak istediğim kişi, o okuldaki insan değildi. Şimdi de ilahiyattan, orada ‘kim en dindar?’ yarışı yapan insanlardan, ilminin kibrinde boğulan hocalardan nefret ediyorum. İnsanı İslam’dan soğutmak bu kadar kolay işte. Evet, belki ilahiyata isteyerek gitmedim ama dinden bu kadar uzaklaşacağımı tahmin bile edemezdim. Çünkü ibadetlerini yerine getiren, tesettürü tam olan, sürekli sohbetlere giden bir insandım. Şu an hiçbirini yapmıyorum ve başımda taşıdığım örtüden nefret etmeme ramak kaldı. Sürekli tesettürümle yargılanmaktan o kadar yoruldum ki. Gayet uzun ve bol kıyafetler giyen bir insanken giydiğim dar bir pantolon nedeniyle bile kâfir ilan edilmek beni çok üzüyor. Çünkü onlara göre doğru tesettür, ferace ve çarşaftan ibaret. Aileme göre de etek giymek, iyi Müslüman olmak demek. Ailemden ve insanlardan gördüğüm tavırlar beni İslam’dan uzaklaştırdı. Neden bunu yapmak zorundalar, neden sürekli eleştirilmek zorundayız; asla anlam veremiyorum. Bu ‘ilahiyatçı hoca hanım’ kimliği altında ezilmek de istemiyorum. Belki başımı açamam ama üniversite sınavına tekrar hazırlanmak ve bu ortamdan uzaklaşmak istiyorum. Sadece kıyafetine göre kabul gördüğün, ahlakının ve insanlığının bir öneminin olmadığı bu dünyada yaşamaktan nefret ediyorum.
(Görsel: Nikoleta Sekulovic)
“‘İlahiyatçı hoca hanım’ kimliği altında ezilmek istemiyorum.” için 3 yanıt
İlahiyat okuyan mor saçlı kız olarak anılan biriyim ben de. Aynı senin yaşadığın şeyleri yaşayıp, en sonunda dayanamadığım bir noktada başörtümü çıkartmış ve kendi kimliğimi oluşturmuş biriyim. Seni çok iyi anlıyorum. Kendini mutlu olduğun şekilde yaşa. İlahiyatta dediğin gibi kim daha dindar yarışı yapılıyor resmen, bu bir rezalet. Kimsenin sana karışmasına, laf söylemesine asla izin verme. Tek düşündüğün kendi mutluluğun olsun.
Başı açık ilahiyat hocaları var. Bunların fikirlerini ve savunmalarını oku çok faydası olur. Kafamdaki bir çok şüpheyi okuyarak netleştirdim. Bir şeyden eminsem de bana kimse engel olamaz. İnsanlar değişir. Değişerek gelişiriz. Değişme korkusuyla yaşarsak sonu pişmanlık ve mutsuzluktur.
Merhaba, bana yaz lütfen. Seni, senin yaşadıklarının neredeyse aynısını yaşamış, ilahiyatı yarıda bırakıp örtüsünü çıkarmış, tekrar sınava girmiş, istediği bölüme geçmiş biriyle konuşturmak istiyorum, sana da umut olur. İnstagram adresim @ozgurlukemekisterr