Uzun zamandır yazılanları takip ediyorum ve bir başarı hikâyesi de ben yazmak için çabalıyorum. Buradaki kızların hayatlarını öğrenince anladım ki yalnız değilmişim. Gerçekten çoğu hikâye birbirine benziyor; baskılar, belki yılda bir kez gördüğümüz ama bütün hayatımız hakkında söz sahibi olan uzaktan akrabalar, tehditler, hiçe saymalar…
Kendini çok seven, özgüven dolu bir kızken kapandıktan sonra tamamen içe dönük, kendini sevilmeye layık biri olarak görmeyen bir insana dönüşmüştüm. Eski alışkanlıklarıma bir süre boyunca devam etsem de anında yargılanmış ve vazgeçirilmiştim. Çok kez aynanın karşısına geçip “Acaba açık olsam beni severler miydi, acaba açık olsam bu görüşü savunduğum için beni küçümsemeyi bırakırlar mıydı?” diye düşündüm. Açıkken kendimi çok güzel bulurdum. Herkes de beni beğenir, iltifatlar ederdi; oysa kapalı bir şekilde liseye başlar başlamaz grubun ‘çirkin kızları’ arasında yerimi almıştım. Bu içime o kadar işlemişti ki kimsenin beni beğenemeyeceğini düşünüyordum, ki bunun bazı etkileri bugün de sürüyor.
Lisenin sonuna doğru kendimi tamamen dine vermiştim çünkü artık insanlar bana sahte gelmeye başlamıştı, bana değer vermediklerini düşünüyordum. Dinin, insana çok değer verdiği ve onu el üstünde tuttuğu düşüncesine sığınmıştım. Bir süre sonra bunların hiçbirinin kendi kararlarım ve düşüncelerim olmadığını, benim erkeklerle arkadaşlık yapmamı kıskanıp yasaklayan abilerimin bana yasak olan hemen her şeyi yaptıklarını fark etmiştim. Benim hayatım tamamen dinin elindeydi, yaptığım her hata onlarınkilerden 10 kat ağırdı. Sanki dinin birinci şartının benim tesettürlü olmamdı! Her gece ağlıyordum, bazen düşünmekten hasta düşünüyordum. Fevri bir kararla bu düşüncelerimi anneme söyledim, tabii ki kavga ettik. Ben ağladığımda ve krize girdiğimde ne olursa olsun yumuşayan annem, o konuşmada kılını bile kıpırdatmadı; acımadı bana, bir yabancıymışım gibi davrandı. O zaman o kadar kalbim kırıldı ki… Büyük bir ders aldım; kimsem yokmuş bu yolda.
Sonra cesaretim kırıldı ve vazgeçtim. Hak etmediğime inanıyordum, üniversite sınavında yeterince başarılı olamamıştım. Olsaydım bunu yapmaya hakkımın olacağını düşünüyordum. Yeri gelmişken söyleyeyim; özgürlük gerçekten hak edilmek istiyor. Abilerim de bu durumu öğrendikten sonra tüm ailemin samimiyetinin ve bana olan sevgilerinin sadece bir kumaşa bağlı olduğunu gördüm. Dediğim gibi, bu yolda gerçekten yalnızdım. Direndim, sabrettim, çoğu zaman nefes alamadım ve insanların içinde zor duruma düştüm. Psikolojik destek aldım ve bunu herkese tavsiye ediyorum.
Üniversiteye geçince kapı kapı dolaştım; burs bulabilmek için her yere başvuru yaptım, kalacak yer bulmak için bir sürü ilana gittim. Sonunda kendimi idare edebileceğim gereksinimlerin tamamını sağladım ve ‘Artık yapacağım!’’ dedim. Son bir umut; yanımda olsunlar, yalnız olmayayım istedim ama reddetseler de onlara ihtiyaç duymadığım bir durumdaydım.
İlk gün o kadar güzeldi ki… Rüzgârın saçını okşaması, kazandığın savaştan dolayı gururla ve özgüvenle yürümek, insanların seni artık ‘kız’ olarak görmesi… Şu an hâlâ bazı zorluklar yaşıyorum. Ailem, akrabalarımızdan dolayı benden utanıyor, dışarı pek çıkamıyorum. Fakat her şey hâlâ benim elimde, hâlâ kimseye ihtiyacım yok.
Buradaki güzel kalpli insanlara söylemek istediğim bir şeyler var. Sabredin, ne kadar zor gelse de ‘Artık dayanamıyorum’ deseniz de ayaklarınızın üzerinde durana kadar sabredin. Çok başarılı olun, kendi ihtiyaçlarınızı karşılamak için çaba gösterin; inanın ki buna gücünüz var. Şu an size çok zor gelen şeyler ileride önemini yitiriyor ve kolaylaşıyor, bunu aklınızdan çıkarmayın. Ne olursa olsun hayatınızdan vazgeçmeyin çünkü her şeyin bir çözümü var. Ailenizi elbette sevin ama onları, kendi mutluluğunuza tercih etmeyin. Bu sizi çok zor bir duruma soksa da inanın ki başarılı olduğunuzda hepsi size geri geliyor. Konuşun, birbirinizle derdinizi paylaşın. Herkesin hak ettiği özgürlüğe sahip olduğunu beraberce görmeyi umuyorum…
(Görsel: Cristobal Toral)
“Özgürlük hak edilmek istiyor.” için 2 yanıt
Konuşmak isteyen mesaj atabilir yalnız değilsiniz _busraoran
Gerçekten de ‘artık dayanamıyorum’ noktasından sonra dayanmaya devam eden kazanıyor. Seni de tebrik ederimm, umarım hayat yüzüne hep güler. Yolun açık ve aydınlık olsun?