Merhaba. Ben 17 yaşındayım ve gençliğimin baharındayım ama… İşte hayatımdaki her şey ‘ama’ kelimesi ile başlıyor, bu çok üzücü. Benim baharlarım neden sonbahar, neden hep rüzgârlı, neden her an bir fırtına çıkacak gibi? Neden baba? Neden seni affetmek için bir gün çok iyi bir baba kız ilişkisine sahip olma ihtimalimizi düşündüğümde seninle yeniden tartışıyoruz? Ben senin kızınım baba, ben senden farklı değilim; sen rüzgârsan ben fırtınayım. Ben özgürlüğüm için her şeyi yaparım çünkü ben senin kızınım. Sen değil miydin, “Mutlu olmak için hayallerinin peşinden koş” diyen, sen değil miydin “Ayaklarının üstünde dimdik dur” diyen? Peki, neden istemiyorsun mutlu olmamı?
Babamın babalar gününü kutlayamadım. Ailem özellikle de babam küçüklüğümden beri kapanmam gerektiğini söyler. Ben ilk çocuğum ve aynı zamanda ailemdeki tek kızım, babamın prensesi olmak istiyorum ama babam saçı açık prensesleri sevmiyor. Ben küçüklüğümden beri kuzenim olan ablamı kendime rol model aldım; o ne yaparsa onu yaptım, başını kapattı ben de ‘Kapatacağım’ dedim. “Büyüyünce, yani lisede, kapatırsın” dediler. Ablam gibi olmalıydım çünkü ona hayrandım, mesela o şort giymedi ve eğer giyseydi muhtemelen benim açımdan çok olumlu şeyler olmazdı. O kadar daraldım ki baskılardan… Gezmeye giderken babamın annemi arka odaya çağırıp beni kastederek “Üstündeki kısa, değiştirsin” demesinden ve o günümün güzel bir gün haricinde her şeye benzemesinden gerçekten yoruldum.
Ben liseye geçtiğimde işler kızıştı. Öyle çok makyaj yapmazdım, aslında kendimle çok barışık da değildim. Erkekler tahrik olurdu, amcaya ayıp olurdu, teyze kınardı… Aileme göre bunlar bana söylenirken önemli olan el âlem değildi, onlar benim günaha girmemi istemiyorlardı. Tabii bu sonradan ‘Bizi günaha sokmaya hakkın yok’lara döndü. Kendimi sevemezken daha da içime kapanmayı kabullenemezdim; reddettim, direndim, akrabalarım arkamda durdu. Hatta annem o akrabalara küstü ve çekti gitti, o gün mahvolmuştum. Babamla aramızın soğumasından korktum, ona düşman olmak istemiyordum çünkü onu gerçekten seviyordum.
10. sınıfın yaz tatilinde bayramda giydiğim tişört nedeniyle babam bana söylenmeye başladı, kollarım gözükmemeliymiş… Oysa kollarımın gözükmemesi tesettür değildi, babamın derdi beni ayaklı bir namus olarak görmesiydi! Kendimden, bana ait her parçadan tiksinir oldum fakat bunlar sadece kendi kafamda dönüyordu, sanki kafam ayrı dünya ayrı dönüyordu. İçimdeki çığlıkları kimse duymuyordu. Babamın olayları benim gözümden görememesi beni çok sinirlendiriyordu. Annem yanımda durmaya başlamıştı, bu sefer de babam anneme karşı taraf tuttu ve annem yanımda olmaya korkar oldu.
Babam kendine göre dindardı ama aynı zamanda oğlu plajdaki kızlara bakınca onun tesettürüne karışmazdı. Tacizlere karşı duyarsızdı, ona göre açık bir kadın taciz edilmeyi hak ederdi, ah şu açık kadınlar… Özellikle şort konusunda çok sert bir aileydik, şortlu bir kadın görüldüğünde bir kere de olsa ona mutlaka laf atılırdı. Kimsenin bu şekilde yargılanmaması gerektiğini söylediğimde ‘feminist’ olurdum. Kadın haklarını savunmamın beni onlardan daha fazla yobaz yaptığını düşünürlerdi. Ben özellikle babamın yobaz olduğunu kabullenmek istemedim, mantıklı düşünceleri olan bir adamın bu konuda bu denli mantıksız davranmasını hiçbir zaman anlayamadım.
11. sınıfı bitirdim ve artık bu konulara üzülemiyorum, sanırım bu tesettür konusundaki felsefi ve tasavvufi bilgim ile mümkün oldu. Neredeyse şimdinin imamlarından daha iyi fetva verebilir duruma geldim. Belki küçüklüğümden beri bu bana dayatılmasaydı ben şimdi tesettürlü bir kız olabilirdim. Müslümanım ve her kulun günahı olur, benim günahım da buydu ama ben hiçbir zaman ‘Tesettür ne demek? Ne yapmalıyım?’ diye düşünemedim çünkü her koşulda yapmak zorundaydım.
Sinirleniyorum çünkü artık gerçekten sıkıldım. 1 senem kaldı ve ben mezuna kalacak gibiyim. Kurtulmak istiyorum, haftada en az 3 kez bu konuyu duymaktan gerçekten çok bunaldım. Aynı zamanda korkuyorum çünkü dimdik durmamı söyleyen o adam okul paramı ödemeyebilir ve ben belki kaçamam, korkuyorum işte. Annem bu süre içinde tesettüre girmemi söylüyor ama o şalı kafama takarsam beni tekrar bırakmayacak, biliyorum. Geleceğim tozlu bulutlarla kaplı gibi gözüküyor. Üniversitede yaşadığım şehirde bir yer kazanırsam ne olacak; belki başka bir yerde okuyamamak beni üzecek olsa da özgür olmak bundan çok daha fazla mutlu edecek.
Babama teşekkür ediyorum çünkü ben bunları yaşadım ve bu sayede çocuğum asla yaşamayacak.
(Görsel: Felix Vallotton)
“Babamın prensesi olmak istiyorum ama babam saçı açık prensesleri sevmiyor.” için 3 yanıt
Lütfen pes etme, eğer örtüyü takarsan çıkartmak çok daha zor olacak. Eğer bu durum psikolojik olarak seni çok etkiliyorsa seneye dilediğin meslek gelmezse başka bir şehirdeki üniversiteye gidip orada tekrar şansını deneyebilirsin. Obp ilk yıl kırıldığı için üniversite 2. sınıfta tekrar hazırlanırsın. Şans seninle olsun 🙂
Ben şehir dışında üniversite kazanıp orada açılmıştım. Ailenin yanındayken açılmayı düşünüyorsan seni çok zor günler bekliyor demektir. Kısa kolluna bile karışan babanın bunu kabullenmesi için araya birilerini sokman gerek. Benim babamla seninki neredeyse aynı. O yüzden seni çok iyi anlıyorum. Bir yandan çok mantıklı bir yandan da yobaz. Bir kız çocuğunun babaya olan aşkının katili. Bundan sonra baba sevgisini başka erkeklerde arayacak olmanın sebebi. Neyse… Eninde sonunda bir gün bunu başaracaksın, seni öldürmeyecekler çünkü seni hala seviyorlar. Koşullu bir sevgi bu tabii acildiktan sonra seni eskisi gibi sevmeyecekler bunu da bilmen gerek. 3 sene oldu ben açılali hala gerçekten sevildiğimi hissetmiyorum. Tüm bunlara rağmen hayat güzel, hayat başkalarının direktiflerine göre yaşamak için çok kısa. Zaman kaybetme.
o kadar benziyoruz ki seninle… ama bir fark var ben “hayırlı evlat” olmak için daha 12 yaşında taktım o örtüyü. Her şey son bulacak sanıyorsun tüm bu kısıtlamalar, aşağılamalar, psikolojik şiddet ama asla öyle olmuyor. Ne yaparsak yapalım hep daha fazla şey bekliyorlar. Bu kısıtlamaların bir sonu yok onların zihniyetini değiştiremeyeceğiz asla. Ama alıştıracağız. Sana tavsiyem ne olursa olsun o örtüyü takma başına hiçbir şey eskisinden daha güzel olmayacak.