Babam, ablamla beni “Kız çocuğu okumaz!” diyerek okuldan aldığında henüz 4. sınıfı yeni bitirmiş ve 5. sınıfa geçmiştim. Okuldaki öğretmenim Cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir insandı, okumam için babama yalvarmıştı… Babamsa bizim geleceğimizle ilgili adice planlarını çoktan yapmıştı; “15- 16 olunca gelin ederim, olur biter” diyordu. Bir baba sağlıklı bir kafaya sahip olsa evlatlarına böyle iğrenç şeyler yaşatmayı zaten düşünmez. Dediğini yaptı ve ablamı 17 yaşındayken imza vererek mahkeme kararıyla evlendirdi. Ablam da babamın yarattığı düzenin bir kurbanı oldu ve çocuk yaşta evlendi.
AKP dönemi olduğu için türban artık bir ‘mücadelenin’ adı olmuştu ve türbanın okullara girmemesi gerektiğini söyleyenler linç edilmeye ya da kâfir olarak anılmaya başlanmıştı. Aslında sonuçlar ortada, AKP yüzünden dindardan ziyade din düşmanı bir nesil yetişti. Ben de o gençlerden sadece bir tanesiyim. Ben pes etmedim. Şimdi 26. yaşıma girmek için gün sayıyorum. Kararlıyım, artık bu şeyi taşımak istemiyorum, beni olduğumdan farklı tanımlıyor. Ben bu ‘dindar kız’ kimliğini nefretle taşımaktan yoruldum. Bir yandan açık öğretimle ortaokul ve liseyi bitirdim. Evlenmeyi de asla düşünmüyorum. Ayrıca “İsteyen kapatmaz ama bize de karışmasınlar” diyen türbanlılara inanmıyorum. Asla saygı duymuyorlar, asla! Ailem ve yakın çevremden biliyorum; laik&dindar diye bir insan çeşidi yok, hepsi şeriat hayalleri kuruyor. Bu söylemler sadece kendilerine yönelen önyargıları kırmak için. İçlerinde büyümüş birisi olarak ben bu kişilerin gerçek yüzlerini çok iyi biliyorum. Bu hükümet nedeniyle çevremde ve akrabalarımda ağlaya ağlaya kapanan sayısız kız çocuğu var. Bence bunun önüne geçilebilmesi ve kişisel özgürlüklerin korunduğu bir ülkede yaşayabilmemiz için okullarda kız çocuklarının kapanma yaşı 18 yaş olmalı ve öncesi yasaklanmalı. Üniversite çağında olanlar bu konuda özgür bırakılmalı. Nasıl ki 18 yaşından küçük bir çocuk evlendirildiğinde bu psikolojide çocuk istismarı olarak geçiyor; türban da bu durumdan farklı değil. 18 yaşından küçük bir çocuk kendi kararlarını verebilecek bir yaşta değildir, reşit de değildir. Dolayısıyla örtünüyorsa bunu ailesinin kararıyla yapıyordur.
Her neyse; babam bizi okuldan aldı, annem de zorla türbana soktu. 10 yaşından beri kapalıyım. Annem çok sert ve katı kuralları olan bir kadındır. Babam türban konusunda çok baskı yapmaz, 3 kez de annemin yanında “Başını kapatmak istemiyorsa açsın” dedi. Ben 1. 5 yıl önce karar verdim. Nasıl yaparım, bilmiyorum ve çok korkuyorum ama kesinlikle yapacağım! BBC’ye röportaj veren kadınları izledim, Büşra Cebeci’yi izledim, Rabia Kazan’ı izledim; en çok da Rabia Kazan’dan cesaret aldım. Çok korkuyorum ama beni temsil etmeyen bu imajla yaşamak da bana gerçekten ağır geliyor, kaldıramıyorum. Çocukluğumdan beri feministim ve bu yöndeki fikirleri savunuyorum. Kendi ailemde de başka birçok ailede de kadınlar neredeyse yok hükmünde… Her konuda önemsiz görülüyorlar. Annem, kadın-erkek eşitliğine inanmayan bir kadın. Bana bu zamana dek hep kendi düşüncelerini kabul ettirmeye çalıştı. Ortalama zekâya sahip herhangi bir kadın erkekten aşağı konumda olduğuna asla inanmaz.
Ben kapatılması ve gizlenmesi gereken bir mücevher ya da bir eşya değilim. İnsanım ve her iki cins de -kadın da erkek de- insan ve canlı familyasında ikisi de aynı kategoride yer alıyor. Bir de şunu düşünüyorum, erkekler neden kapanmıyor? Onların nefsi var da bizim yok mu? Ben de bir kadın olarak erkeklere ilgi duyuyorum. Onlar da bu laneti yaşasın! Ayrıca annem hep şunu der; “Allah tesettürü; tacizden, tecavüzden korunmak için emretti.”. Sanki başörtülü hiçbir kadın tecavüze uğramadı. Sanki tecavüze uğrayanlar sadece açık kadınlardı. Hayvanlar, kız ya da erkek küçük çocuklar, yaşlılar, engelliler; kısacası savunmasız olan her canlı bu yeryüzünde asırlardır tecavüze uğruyor ve kafaya bir örtü bağlamakla da sapıklardan korunacak değiller! 18 yaşının altında olan çocuğun iradesi olsa Allah küçük kız çocuklarına da kapanmayı emrederdi. Kaldı ki Kur’an’da ‘başörtüsü’ diye bir ibare içeren herhangi bir ayet yok. Nur Suresi 31. ayette örtü sadece şu şekilde geçiyor; “Kadınlar göğüslerinin üzerine örtü salsınlar.”. Bazı din adamları bunun göğüs çatalını kapatmak olduğunu savunuyor.
Zorla başımızı kapattırınca eş zamanlı olarak dindar da olduğumuzu zannediyorlar. Ben ailemden gizli içki içtim, erkek arkadaşım oldu, namaz kılmıyorum, ailem oruç tutarken ben onlardan gizli odama istiflediğim hazır yiyecekleri yiyorum.
Eğer bunu okuyan anne ya da baba varsa onlara bir şeyler söylemek istiyorum. El âlemin söyledikleri ya da dini inancınız; hiçbir şey evlatlarınızın size yalan söylemesinden, ikiyüzlü karakterlere sahip olmalarından, altüst ettiğiniz psikolojileriyle size karşı kin ve nefret beslemelerinden daha vahim olamaz! Sayenizde çarpık bir nesil yetişti…
Bu sayfayı gördükten sonra fark ettim ki yalnız değilmişim. Bir kere şunu anlayalım; çekinen, korkan ve bu platformdan haberi olmayan milyonlarca genç kız ve kadın var; türbanı kendi iradesiyle takmayıp abisinin, annesinin, babasının ya da İmam Hatip’teki hocasının kararı üzerine takan birçok insan. Bir zamanlar “Bizi başörtümüzle okula almıyorlar, mahalle baskısı falan yok!” diyen ve şimdi ülkeyi sokaklarda şort giyen kızların darp edildiği duruma getirmeyi başaranlara sizin aracılığınızla seslenmek istiyorum; demek ki neymiş, mahalle baskısı varmış!
Bu ülke yeni bir İran olmadan önce kadınlar savaşmalı ve asla pes etmemeli. 26 yaşıma gireceğim ve hala korkuyorum ama bu örtüyü hayatımın sonuna kadar taşımayacağım. Kararlıyım, böyle yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim!
(Görsel: Franz Sedlacek)
“Demek ki neymiş, mahalle baskısı varmış!” için 2 yanıt
Söylediklerin çok doğru bende onların içinde büyüdüm aslında çok farklılar göründükleriden. Umarım başarırsın. Umarım başarırız. Özgürlük bizi bekliyor.
Ne güzel yazmışsın… Umarım en kısa zamanda başarırsın, şans seninle olsun ?