Güzel görünmeme neden izin yok?

Merhaba, ben 15 yaşındayım. Dindar ve biraz baskıcı diyebileceğim bir ailenin en büyük kızıyım. Beni, küçüklüğümden başlayarak inandıkları din doğrultusunda yetiştirdiler. Bilirsiniz işte; sıfır kol yok, şort giyemezsin, eteklerin ve elbiselerin en az diz altında olacak. Yaşıtlarımın aksine ben süslenmekten asla haz etmezdim, o yüzden o zamanlar bunlara pek takılmıyordum. Her zaman eşofman giyerdim ve bundan şikayetçi de değildim. Bunun dışında 7 yaşından beri tek tük namaz kılmaya ve yazları eğitim almaya başlamıştım. Yine herhangi bir sıkıntım yoktu; her ne kadar yaptıklarımı anlamıyor olsam da öğrenmekten keyif alıyordum.

Okul boyunca saçları her zaman sımsıkı toplu, örgülü olan -özel günlerde dahi- bir tek bendim. Anlamıyordum nedenini, güzel görünmeme neden izin yoktu? Arkadaşlarım güzel pantolonlar, elbiseler ve etekler giyerdi. Başta bunu pek umursamadığımı düşündüm ama sonradan beni incitmeye başladığını fark ettim. Giydikleri her şey çok güzeldi, üstelik bu kıyafetleri annelerinin/babalarının aldığını söylüyorlardı. Kafam öyle karışıyordu ki… Babam yolda dar giyinen birini görünce sessiz ve kaba bir şekilde laf atardı. Ama öyle giyinenler benim arkadaşlarımdı ve kötü insanlar değillerdi. Tek yaptıkları bir kumaş parçasıyla yolda yürümekti.

3. sınıfa geldiğimde akşam namazlarını düzenli olarak kıldırtmaya başlamışlardı. Onların günde 5 vakit kıldıklarını düşünerek halime şükretmeye çalışsam da sonraları yalnızca kılıyormuş gibi yapmaya başladım. Hiçbir anlamı yoktu benim için. Neyden bahsettiğini bile bilmediğimiz Arapça metinleri okuyarak eğilip doğruluyorduk. Zaman kaybından başka neydi ki bu?

4. sınıfta yıl sonu gösterimiz olacaktı, bu yüzden normalden daha farklı ve güzel bir şeyler giyinmeliydim. Annem her ne kadar eski elbiselerimden birini üzerime geçirmek istese de ben bir cesaretle pantolon istediğimi söylemiştim. Bu isteğim evde biraz tartışıldıktan sonra bana pantolon almaya karar verdiler. Ama babamın bir şartı vardı. Bir İmam Hatip olan ortaokuluma başladığımda kapanacaktım. Ben de o pantolona sahip olmak için hevesle kafa sallamaktan fazlasını yapmadım. Sonuç olarak o çirkin pembe pantolon bana olmamıştı ve ben eski elbiselerimden birini giymek zorunda kalmıştım.

Ortaokula ilkokuldan bir arkadaşımla başladım, ikimiz de yalnızca okula giderken kapalıydık. Halimden memnundum diyebilirim. Ama 12 yaşına bastığımda regl oldum ve bu olur olmaz annem temelli bir şekilde kapanmamı, namaza tamamen başlamamı sağladı. Ben yine de hevesliydim, yeni aldığımız tesettür kıyafetleri gözümü boyamıştı diyebilirim. İlk birkaç ay namazlarımı gerçekten kıldım ama sonrasında numara yapmaya geri döndüm. O kadar yalancı bir insana dönüşmüştüm ki o yalan söylememem gereken konularda bile yalan söylüyordum. Bunun da pek farkında değildim.

Artık kapalı olmak istemediğimi anladığım anın belli bir tarihi yok, birden oluverdi işte. Kendimi açık ve rahatça hareket edebilen insanlara hayranlıkla bakarken, sabah okul için hazırlanıp şalımı ağlayarak yaparken bulmuştum. Bu sırada aktif bir şekilde Instagram kullanıyordum, sahte bir hesapla. Benim yaşımda olan, güvendiğim sanal arkadaşlarım vardı. Onlara kapalı olduğumu söylemiyor ve açık fotoğraflarımı paylaşıyordum. Bir ara bir hesap bile açmıştım hatta. O yalan beni o kadar mutlu ediyordu ki… Sonunda birileri beni olduğum gibi görebiliyordu.

Yakın arkadaşım 7. sınıfa kadar sıfır kol, dar pantolon gibi şeyler giyebiliyordu. Onu deli gibi kıskanıyordum; kıyafetlerini, ailesini, her şeyini. Sonra bir gün tamamen kapandığını söyledi. Ve ben bunu duyunca mutlu oldum, biliyor musunuz? Bu bok çukurunda benimle sürüklenecek biri daha bulmuştum çünkü. Ama bir sorun vardı; o kapansa da muhteşem görünüyordu. Kaşları, gözleri, çilleri… Benimse her şeyim çirkindi, kapanınca ekstra çirkin oluyordum. Saçlarımı haftada bir bile yıkamıyordum, annem laf etmiyordu. Kapalıyım sonuçta, ne kadar önemli olabilirdi ki?

8. sınıfta din hakkında ciddi sorgulamalar yaptığımı ve tek hayalimin 9. sınıfa kapalı başlamak olduğunu hatırlıyorum. Sonrasında gelen bu karamsar düşüncelerle bir nevi depresyona girdim ve o yaz deli gibi hasta oldum. 6-7 kilo vermişimdir. Ardından kendimi toparlamaya çalışıp laf arasında bu yaşadıkları anneme söyledim. Tam bir fiyaskoydu. Onun ağzından duyabileceğim en antipatik lafları duymuştum o gün. Ama aklımda kalan tek sözü “Kız kardeşlerine de kötü örnek oluyorsun” idi. Kendim hakkında fikirlerimin olması ve bu konuda bir şeyler yapmak istiyor olmam nasıl oluyor da kötü örnek teşkil ediyordu?

Her neyse, anladığım kadarıyla sonrasında babama söylemiş. Babam doğrudan bir şey söylemedi ama arada laf atar gibi konuşuyordu. Ben de sesimi çıkarmıyordum ama öylesine kahroluyordum ki… Onları kaybetmek istemiyordum çünkü her ne kadar bana göre eğitimsiz ve cahil olsalar da onlar annem ve babamdı. İsyan edemezdim. Tahmin edileceği gibi iyi bir Anadolu Lisesi kazanarak oraya kapalı başladım ve hâlâ da öyleyim. Ama artık şu kafamdakini çekip atmak istiyorum. O kadar daraldım ki… 3 aydan fazla süredir o simsiyah ve her yerde taktığım şalıma dokunmaya bile tenezzül etmememe rağmen her yerimde onun o baskıcı, özgürlük kısıtlayan sertliğini hissedebiliyorum. Neden şu şeyi sevemiyorum ki? O kadar uğraştım ki bunu yapmak için, ailemin istediği evlat olmak için… Hayatımın böyle yaparsam ne kadar kolay olacağının farkındayım. Ama olmuyor işte, rahatına düşkün ve içten içe kıpır kıpır olmak isteyen kişiliğim ve bedenim buna izin vermiyor.

Bu kıyafetler, şallar o kadar tuhaf duruyor ki üstümde. Bana ait olmadıkları her yerlerinden belli. İnsanların beni kâle alması bile şaşırtıyor beni. Hayatımın büyük bir kısmı boyunca mutsuz ve depresif olduğumu, okuldaysa da bolca rol yaptığımı hatırlıyorum. Okuldakiler beni anlayacak insanlar değildi çünkü. Evde rol yapma nedenim ise annemlerin “Sorun ne?” diyerek etrafımda pervane olmalarını istememdi. Tabii akşama kadar çalışan ebeveynlerim bana göz gezdirmekte bile zorlanıyorlardı. Durumda bir değişiklik yok, derdimi sorsalar bile söyleyebileceğimi düşünmüyorum. İçim o kadar doldu ki her şeye ağlıyor ve herkese sinirleniyorum.

Arkadaşlarım buluşmak için beni çağırıyorlar ama kapanmak istemediğim için bahaneler uydurup duruyorum. Evdeki rahatlığım sonsuza kadar sürsün istiyorum. Haddinden fazla yazdığımın farkındayım, okuduysanız çok teşekkürler. Buradaki çoğu hikayeden daha hafif bir tanesine sahip olduğumun farkındayım, buna rağmen başarısız olmam ne kadar zayıf olduğumu gösteriyor sanırım.

(Görsel: Florine Stettheimer)

“Güzel görünmeme neden izin yok?” için 11 yanıt

  1. başarısız olman ne kadar güçsüz olduğunu göstermiyor bence, aksine başarılı olursan ne kadar güçlü olacağını gösteriyor. bu hayat senin, öyle ya da böyle ebveynlerini ikna etmeye çalış. israf olan, boşa harcanan sadece ömrün değil aynı zamanda hayallerin de. lütfen kendin için çabalamaktan vazgeçme, güçlü dur. sevgiler <3

  2. Merhaba, bu internet sitesi nasıl çalışıyor tam olarak anlamadım. Ama geri dönmek istedim bu yazıya, çünkü tam olarak bugün çok çok benzer sebepten ötürü kendi kendime üzüldüm. Senin ailen bir tık daha baskıcı gözüküyor o yüzden içinde bulunduğun durumu ancak hayal edebilirim. Benden küçüksün de 🙁 bir anlamda yardımcı olmak istiyorum. İnsanın istediğini giyememesi çok kötü üstelik cinsiyetin yüzünden. Küçük yaştan itibaren vücudumuzun cinsel bir objeye dönüşmesi korkunç, hiçbir kız bu hissi yaşamamalı. Bacak bacaktır. Saç saçtır. Nasıl hissettiğini çok iyi anlıyorum: dini sorgulayışını, aileden saklanışı… Emailim gözüküyor mu onu da bilmiyorum ama bana geri dönüş yapabilirsin. Bu sene üniversiteye başlıyorum. Umarım yakında kendi evime çıkarım da bu zihniyete katlanmak zorunda kalmam. Sana da yakında özgürlüğüne kavuşmanı diliyorum <3

      • Evet geldi:) yorumlarda ig adını gördüm, oradan ulaşacağım sana. Böyle şeyleri paylaşmak önemli bir şey. Umarım yardımcı olabilirim

  3. Aksine çok güçlüsün, sadece yolun basindasın. Acele etmene gerek yok, sen istedikten sonra her şey olur 🙂

  4. Bu sitedeki mektupları sürekli okurum,ama bana en yakın olan bu zannımca.Neredeyse aynıyız açıkçası yalnız değilsin ancak ailenle konuşmaktan sonuç alamıyorsan tek yapabileceğin üniversitede kendi ayaklarının üzerinde durup kendin olabilmek. Umarım ailenden bir sonuç alabilirsin ve kafesini kırmadan anahtarını bularak içinden çıkabilirsin.En içten dileklerim seninle farklı kafeslerde aynı kaderi paylaştığım kuşlardan biri olan kardeşim

  5. Lütfen ailenle bu konuyu konuş ve kararlılığını onlara göster, bu uzun bir yolculuk ve uğraşman gerekecek çünkü dindar aileler böyledir.. Sakın pes etme ve dik durmaktan vazgeçme, biraz çirkeflik de işe yarayacaktır. Hikayenin devamını merakla bekliyor olacağız, şans seninle olsun?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir