Başımı açma fikri içimde kaldı.

Selam. Şu an ne yazmam gerektiğini bilmiyorum ve bu yüzden içimden gelen her şeyi yazmak istiyorum. Cümlelerim biraz anlamsız olabilir, şimdiden özür dilerim.

Benim hikâyem 5. sınıfta seçmeli Kur’an dersi almamla beraber başladı. Kur’an’a geçince içime gereksiz bir kapanma isteği doğdu ve bu istekle kapandım. Ailemden veya çevremdekilerden hiç kimse o yaşımda neden kapandığımı sormadı, aksine beni takdir ettiler. Ben kapandıktan kısa bir süre sonra çok sayıda arkadaşım da kapandı. Ama onlara ve görüşlerine saygı duyan ailelere sahip olduklarından ve o yaşta alınan bir kararın hayatlarını etkilememesi gerektiğini düşündüklerinden kısa bir süre sonra açıldılar. Aslında ben de açılmak istiyordum ama bunu hiçbir zaman dile getiremedim çünkü bir kere kapanınca ömrümün sonuna kadar böyle kalmam gerektiğini düşünüyordum. Ayrıca zaten küçüktüm ve insanlar kapalı olduğum için beni sürekli takdir ediyordu, yolda yürürken bile bana bakılıyordu. Bu kadar küçük yaşta kapanan birini daha önce görmedikleri için insanların ilgisini çekiyordum ve açıkçası bu hoşuma gitmişti.

Yaşım ilerledikçe başımdaki örtünün koşmama, yüzmeme, oynamama, bisiklete binmeme hatta bazen fikirlerimi dile getirmeme engel olduğunu fark ettim ve açılmak istediğimi aileme dile getirdim. Genel olarak hayatta başarılı bir insan olduğum için ailem bu zamana dek hep arkamda durmuştu ve beni bu konuda da destekleyeceklerine emindim. Ancak hiçbir şey beklediğim gibi olmadı. Açılmak istediğimi dile getirdiğimde bana sanki onlara küfür etmişim gibi baktılar. Babam bunu yapamayacağımı söyledi ve odayı terk etti, annem de babamın kızacağını ve eğer böyle bir şey yaparsam beni artık kızları olarak görmeyeceklerini söyledi. O zamanlar 9. sınıfta falandım. Normal şartlarda onlarla aram çok iyi olduğu için bu konuyu tekrar açıp onları üzmek istemedim ama şu an gördüğüm muameleye bakıyorum da keşke üzseydim. Ben bunları söyledikten kısa bir süre sonra liseye geçtim. Başımı açma fikri içimde hep kaldı. Başörtüme olan nefretim zamanla kendime yönelen bir nefrete dönüştü. Aynaya her baktığımda kendimden tekrar nefret ediyordum. O başörtüyü her taktığımda kendimden iğreniyordum. Ortaokulda okulun en konuşkan, en neşeli, en popüler çocuğu iken; lisede kendine ve başörtüye olan nefreti yüzünden özgüvensiz olan ve 2–3 arkadaştan fazlasına sahip olmayan birine dönüştüm. Şimdiyse bulunduğum bu halden hiç mi hiç memnun değilim.

Geçen sene, 11. sınıfta, bu konuda ciddi olduğumdan aileme tekrar bahsettim ama bu sefer pes etmemeye kararlıydım. Onları ikna edebileceğimden emindim. Her ne kadar bana bu şekilde söyleseler de hiçbir anne babanın çocuğunu bir çırpıda silemeyeceğini biliyordum. Bütün yıl boyunca onları ikna etmeye çalıştım. Ama benimle konuşmaya dahi yanaşmıyorlardı. Ben de üniversitede açılacağımı, beni kabul edip etmemenin de onlara kaldığını, sırf başımdaki bir bez parçası için beni sileceklerse silmelerini söyledim. Ama tabii ki bu söylediklerimde ciddi değildim. Çünkü onlar benim ailem ve onlardan vazgeçemezdim. Şu an onların nasıl insanlar olduğunun biraz daha farkına varmaya başladım. Aslında özgüvenimi azaltan sadece başörtüm değilmiş,  onların da bunda payı varmış ve ben bunu geç fark ettim. Herkes gibi başkalarıyla kıyaslanmaktan bahsetmiyorum.

Ben liseye geçtikten sonra bir iş yeri açtılar. Her ne kadar annem hafta içleri evde olsa bile 3 yıldır küçük kardeşime ben bakıyorum. Gençliğimi yaşamam gereken bu üç yılda toplasanız 7-8 kere dışarı çıkmışımdır. O da okulla gidilen müze gezileri falan… Resmen kendi evimde hapis hayatı yaşıyorum. Bir yere kadar bunu da önemsemedim, benim için çalışıyorlar diye düşündüm ama her dışarı çıkmak istediğimde bana kardeşime bakmak zorunda olduğumu ve hiçbir yere gidemeyeceğimi söylüyorlar. Her kavga ettiğimizde akşama kadar evde oturup hiçbir işe yaramadığımı söylüyorlar. Akşam eve geldiklerinde etrafta ufak bir toz varsa kızıyorlar ama benim onlar yüzünden eve kapanmak zorunda kaldığımı hiç dile getirmiyorlar.

Normalde 45 kilonun üstüne çıkmazdım ama onlar yüzünden kilom ve dış görünüşüm bile değişti. Kardeşime bakacağım için kuaföre dahi gidemiyorken onların bana sürekli “Evdesin” deyip hakaret etmesi canımı yakıyor. İnsanlar 3 ay karantinada kalamazken ben 3 yıldır bu hayatı yaşıyorum. Bu yüzden nankör bir ailenin geleceğime karar vermesindense kendi geleceğimi kendim çizmek istiyorum. Bu sene lisede son senem, seneye reşit olacağım. Üniversiteye geçince başımdaki örtüden de beni bu eve bağlayan zincirlerden de tamamen kurtulacağım. Umarım önümüzdeki sene bunu başarır ve sonra sizinle paylaşabilirim.

Son anlattıklarımı kendimi acındırmak için değil asi bir kız imajı çizmemek için yazdım, umarım beni yanlış anlamazsınız. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Biraz fazla uzun oldu, üzgünüm.

(Görsel: Owen Gent)

Comments (4)

  1. merhaba, ailenin seni kabullenme süreci diye bir şey yok, bunu yakın zamanda ben de fark ettim. o yüzden dik başlı bir şekilde ‘ben buyum’ dememiz gerekiyor. ya da onlara karşı üç maymunu oynamamız. hikayeni bekliyoruz. hep buradayız, yanı başında.

  2. Üniversitede başaracağına canı gönülden inanıyoruz ve başarı hikayeni de dört gözle bekliyoruz. Okuduğum kadarıyla sen çok güçlü bir kızsın, örtü nefretinin seni ele geçirmesine izin verme ve derslerine sıkı sıkıya bağlan, önünde hedefinden başka bir şey olmasın. Yolun açık ve aydınlık olsun

  3. Güçsüz kız

    Bu siteye girmek beni ölümüne korkutuyor, yapmak istiyorum ama eğer yaparsam başıma geleceklerden çok korkuyorum. Bu yüzden bu siteye gelip güç almak istemiyorum.
    Yanlız yürümeyeceksin demişsiniz ama ben yapayalız yürüyorum.

  4. Ama gerçekten yalnız değilsin ki… Senin gibi bunları yaşayan ne kadar insan var görmedin mi? Hepimiz korkuyoruz, belki günlerce haftalarca aylarca ağlıyoruz halimiz ne olacak diye. Şundan emin ol, imkansız diye bir şey yoktur. Üstelik konu senin hayatın ve hayallerinken. Hayat senin, o zaman seçimler de elbette senin olacak. Nasıl bir hayatın var ne yaşıyorsun bilmiyorum ama cesaretlenmekten, kararlı olmaktan korkmamalısın. Şuan yapamaz mısın, ailene veya herhangi bir insana mı bağlısın? Dediğim gibi hayat senin hayatın ve eninde sonunda şuan bağlı olduğun kişilere bir zaman sonra bağımlı olmayacak ve tamamen kendi ayakların üstünde duracaksın. O günün ne zaman olacağı tamamen sana bağlı ama o gün için umutlarını ve hayallerini canlı tutmalısın. Korkuyla değil sevgiyle kal kardeşim?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir