Burada yazan insanların çokluğunu ve onlarla olan benzerliğimi gördükçe güçleniyorum, aynı zamanda çok da üzülüyorum. Ayrıca hep aynı hikaye, hep aynı acı… Bugün ben de burada kendi hikayemi sizinle paylaşmak istedim.
Ben hep “Liseye geçtiğimde kapanacağım” demiştim çünkü farklı ortam, farklı insanlar… Kendimi daha iyi, daha rahat hissederim diye düşündüm. Babam hep “Sen ne zaman istersen o zaman kapanırsın” diyordu, ben de kendime liseyi uygun görmüştüm. Bana “Hiç istemezsen kapanmazsın, sen bilirsin” denilmedi. Etrafımdaki herkes kapalıydı; kuzenlerim, teyzelerim… Öyle aşılanıyor kafasına insanın…
Kapandığım zaman bir tebrikler, bir övgüler; görmeniz lazım. O kadar hoşuma gitti ki sırf beni taktir etsinler, ailem sevinsin, mutlu olsun diye kapanmış olabilirim. “Kapandığında istediği her kıyafeti alırım ben kızıma” diyordu babam hep. Bir hoşuma gidiyordu ki anlatamam.
Lisenin ilk senesi sıkıntı yoktu, Anadolu lisesiydi ama sınıfımda benim gibi kapalı çok kız vardı, hiç sıkıntı çekmedim. Ama bir yerden sonra konunun bununla alakası olmadığını anladım. Ben gibi değildim hiç. Lisede araştırmaya, okumaya başladım. Farklı fikirde insanlar gördüm, penceremi açtım, dışarıyı gördüm ve dedim ki “Ben bu değilim, ben kapalı olmak zorunda değilim, Müslüman olmak zorunda değilim”. Çok araştırdım ve olmadığıma da karar verdim. 11. sınıfta tamamen buldum kendimi ama açılamazdım. “Üniversiteye geçtiğim zaman açılacağım” dedim kendime. Kapandığım zamanki fikrimle benzer bir sebepten dolayı dedim bunu çünkü insanları çok umursuyor, çok takıyordum. Üniversite sınavına girdim, kazanamadım. Kafayı yiyecektim. “Ne yapacağım ben, nasıl dayanacağım bir sene daha” diye diye bitirdim kendimi. Hatta sırf buralardan gitmek için istemediğim yeri yazacaktım ama tuttu beni abim; akıl verdi, çok destek oldu bana, hep arkamda durdu bu süreçte. Aynı pencereden baktık biz, akrabalarımızın ve ailemizin baktığı yeri hep reddettik ama mutlu olmak için de kimseyle açık açık konuşmadık.
Sonra bir daha girdim sınava. Pandemi döneminde çok taktım kafaya başörtüyü, aylarca evden çıkmayınca hiç takmamıştım, sınav günü bir de maskeyle birlikte takınca çok bunaldım, daraldım. Bu da sınavımı çok etkiledi, yine istediğim gibi olmadı ama bu sefer dedim ki “Artık ertelemeyeceğim, artık hiçbir şeyi ertelemeyeceğim!”.
16 Temmuz 2020’de açıldım. Hiç de korktuğum gibi olmadı, annem üzüldü biraz, birkaç iğneleyici şey söyledi. Babam daha önce bunu söylediğimde “Buralardan gitmek lazım. Senin üniversiteye gittiğin şehre biz de taşınalım” falan demişti. Ayıp bir şeymiş, benden utanç duyarmış gibi… Çok üzülmüştüm buna ama açıldığım gün artık kabullenmişti, anlayışla karşılamıştı. Ailem çok yıpratmadı beni, en büyük korkum buydu ama onu da atlattım, gerisi önemli değil. Zaten insanların ağzı torba değil ki büzeyim; bir konuşurlar, iki konuşurlar, sonra herkes alışır. Kimsenin yüzünüze karşı konuşmaya cesareti olmuyor zaten, o yüzden korkmayın, insanları da çok fazla kafaya takmayın. Ben şu an çok mutluyum ve eminim ki mutlu bir ben o sınavı başaracak. Tek sıkıntım, mutsuz ve özgüvensiz olmamdı çünkü çok çalışmıştım, ondan yana hiçbir şüphem yok.
Saçınızın rüzgarı hissettiği, güneşi gördüğü o anı tarif etmem mümkün değil. Bulutlar bile bir ayrı görünüyor gözüme. Ben meğerse 5 yıldır kafamı kaldırıp gökyüzüne bakmıyormuşum. Gökyüzünü görmenizi, mutluluğu hissetmenizi diliyorum.
(Görsel: Leonor Fini)
“Artık hiçbir şeyi ertelemeyeceğim!” için 2 yanıt
Senin adına çok sevindim hayatın hep istediğin gibi olsun
ben de istiyorum, ama alacağım tepkiden öyle çok korkuyorum ki. ailemden korkuyorum sadece, insanları umursamamayı öğrendim. senin adına çok sevindim, hayatın boyunca güçlü olabilmen dileğiyle 🙂