Siyah ferace, siyah şal, siyah çanta, siyah kalemlik, her şeyim siyahtı.

Merhaba, bugün size benim acı dolu hayatımı anlatmak istiyorum. Ben bu siteye hep içimi dökmek istedim ama çok kez yazıp sildim ama artık dayanamıyorum, içim o kadar yanıyor ki. Neyse fazla uzatmadan anlatayım.

15 yaşındayım. Annem aşırı derecede dindar ve yobaz, babamsa 2 yıl önce öldü. 9. sınıfta kapandım ama ondan önce de kapalıdan bir farkım yoktu. Hep kapalı kıyafetler hatta ferace giyiniyordum. 7. sınıfta ferace giymeye başladım, annem zorla giydiriyordu. Hep kapanmayı erteledim ama işte zamanım gelmişti artık, kapanmam lazımdı, büyümüştüm çünkü ben. 9. sınıfta da kapandım işte dediğim gibi. Siyah ferace, siyah şal, siyah çanta, siyah kalemlik, her şeyim siyahtı. Başka renk alamıyordum, eğer başka renk giyersem cehenneme gidecekmişim gibi davranıyorlardı. Neyse kabullendim işte. Bana açılmak haramdı, başka renkler haramdı, bana dışarı çıkmak bile haramdı. Annem beni hiç dışarı çıkarmadı, tek başıma hiç arkadaşlarımla buluşmadım. Sadece evde oturdum, sadece.

Sonra işte özgüven eksikliğim oldu. Her şeyden utanır, her şeyden çekinir oldum. Hep ağladım. Hep içimde çığlıklar bağrışıyor ama dışımda tık yok. Duygusuz sanıyorlar beni. Ne gülüyorum dışarıdan ne de ağlıyorum. İçimse ağlıyor, çığlıklar atıyor, “Bu hayatı istemiyorum” diye bağırıyor ama kimse duymuyor. Siyahtan bıktım! Hatta iğreniyorum. İmam Hatip’e gittiğim için okulda çekinmiyorum fakat 2 saat önce uzak bir yere taşınacağımızı ve orada İmam Hatip olmadığını öğrendim. O kadar çok ağladım ki… Siyah ferace ve siyah şalla onların yanında nasıl duracağım? Beni nasıl dışlayacaklar, düşündükçe kahroluyorum. Bunu yazarken bile ağlıyorum, nasıl okuyacağım diye. Artık bana sabretmek kaldı, yapacağım tek şey sabretmek. 18 yaşımı bekliyorum artık. 18 yaşıma kadar sabretmek zorundayım. Üniversiteyi şehir dışında okuyacağım ve annemle aramı bozacağım. Beni göndermeyeceğine adım gibi eminim ama zorla gideceğim. Dayak yiyeceğim, belki her yerim mosmor olana kadar dövüleceğim ama gideceğim. Ben hayatımı kurtarmak istiyorum. Ben intihar etmek istemiyorum, ben özgüvensiz olmak istemiyorum. Ben, artık ağlamak istemiyorum! Ben sadece birazcık olsun mutlu olmak istiyorum.

Annem bir keresinde çakmağı yakıp parmağıma dokundurtmuştu. Çok canım yanmıştı, dediği şey ise “İşte günah işlersen sonun böyle olur.” oldu. Donuk kalmıştım işte, ne yapabilirdim ki? Haklıydı yine.

Küçükken namaz kılmayı, dua etmeyi, Kur’an okumayı o kadar çok severdim ki… Annem beni İslam’a daha çok yakınlaştıracağını düşünürken aksine daha çok uzaklaştırdı. Ben ferace giyiyorum ama erkek kardeşlerim niye sarıklı cübbeli giyinmiyordu. Annem böyle işte. Erkeklerin bu dünyada kral olduğunu, kızlarınsa köle olduğunu düşünen biri. Ben artık ne yapabilirim ki…

Daha anlatmadığım o kadar çok şey var ki. Anlatamıyorum işte, dilim varmıyor. Sürekli rüyamda ağladığımı görüyorum hatta bu sabah da gördüm. Ağlıyordum yine hem de en yakın arkadaşımın kollarında. O ise benim orospu olduğumu düşünüyor. Artık dayanacak gücüm kalmadı. Ölmekten hep korkan biriyim ama korktuğum kadar da ölmek istiyorum. Ben daha 15 yaşındayım ya, 15. Bu kadar ağır şeylere katlanamam. Ben bu dünyaya köle olarak gelmedim. Ben ağlamak istemiyorum artık.

(Görsel: Will Barnet)

“Siyah ferace, siyah şal, siyah çanta, siyah kalemlik, her şeyim siyahtı.” için 3 yanıt

  1. Şuan mektubunu seslendiriyordum.Okurken gerçekten kendimi gördüm ve içim cız etti.Lütfen bana yaz instagramımı veriyorum @braveartx

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir