Ben aşırı dindar denebilecek bir aileye doğdum. Ailenin baskın karakteri her zaman babam oldu. Babamın aşırı kıskanç ve saldırgan tavırları dolayısıyla, annem uzun yıllar boyunca şiddet gördü. Fiziksel şiddet bitse de psikolojik şiddet ne yazık ki sona ermiyor. Bana küçüklüğümden beri kapanma konusunda bir takım fikirler aşıladı; “Kapalı iyi, açık kişi kötüdür.” düşüncesini benimsetmeye çalıştı ama şanslıydım ki bu fikirler bana hep uzak geliyordu. 8. sınıf bittikten sonra kapanmam gerektiğini söyledi, bense asla istemiyordum. Babam bir gün, bayram alışverişine gittiğimizde kapalı kıyafetler almamı söyledi. Gözlerim dolu dolu birkaç parça kıyafet aldım. Belki de o kadar kötü değildir, diye düşündüm. Kapandım ve bunu istemediğimi fark ettim. Bir gün babamla bisiklet sürmeye çıktık ve ben çok sıcak diye şikayet etmeye başlayınca babam; “Başını açabilirsin.” dedi ama başımı açtıktan sonra tavırları değişti. Bisiklet turu bitti ve eve geldik. Bana başımı açtığım için kendini çok kötü hissettiğini söyledi.
Ertesi sene okullar açıldı ve ben yeni okuluma, liseye başladım. İmam Hatip lisesine gidiyordum, herkes kapalıydı ve ortam rahat gibiydi. İstediğimiz zaman başımızı yapıyorduk, herkes kızdı ve ben açılma fikrini kafamdan atmaya çalışıyordum ama bu fikir asla aklımdan çıkmıyordu. Sakin biri olan ben, fevri hareketler sergilemeye başlamış, öfkesini kontrol edemeyen, ağzı bozuk, kötü ve kaba birine dönüşmüştüm. Ailem de bendeki değişimi fark ettikçe okulumun kötü olduğunu düşündüler. Evet okulum kötüydü ama hayatımda daha kötü bir şey vardı. 10. sınıfta açılmaya ve okul değiştirmeye karar verdim. Açılmak istediğimi annem ve abime söyledim, onlar ne kadar istemese de kararıma saygı duyduklarını söylediler. Sıra babama gelince işler baya değişti; “Ben ölünce açılırsın” diye bir şeyler saçmaladı. 1 ay boyunca psikolojik şiddet gördüm. Bunu yine ertelemek zorunda kaldım.
Hayatıma devam ederken kendimi keşfetmeye başladım. Cinsel yönelimim, başımda taşıdığım kutsal şeyle pek örtüşmüyordu. Tekrar açılmak istediğimi söylediğimde yine aynı olaylar tekrarlandı. Bana destek çıkan abim ve annem de artık benden yana değillerdi ve belki de benden nefret ediyorlardı. Çünkü benim yüzümden evin huzuru kaçıyordu. Bu süreç boyunca içime kapandım, insanlardan uzaklaştım, gezmeye bayılan biri olmama rağmen evden çıkmayan, asosyal birine dönüştüm. Kilom hızla artıyordu. Vücudumdan nefret ediyordum ve biseksüel kimliğimin, üzerimde yarattığı yükle birlikte iyice delirmek üzereydim. Geceleri uyuyamıyor, sürekli bir şeyler tıkınıyordum. Buna bir dur demem gerektiğini fark ettim ve kendime gelmeye çalıştım.
Sosyal etkinliklere katılıyor, arkadaşlarımla buluşuyor, kibar biri olmak için çabalıyorum. Çevremde açılan bireyler gördüğümde zorbalığa uğramamaları için elimden geleni yapıyor ve en büyük desteği veriyorum.
Şu an hala kapalıyım ve bunu kesinlikle istemiyorum. Önüme çıkacak en ufak bir fırsatta açılacağım. Son 7-8 aydır spor yapıyorum ve yemeği azalttım. Bedenimi seviyorum. Sadece basit bir örtü için kendimi yıpratmamaya karar verdim. Açılmak istediğimi yine söylersem ve açılabilirsem vücudunu sevmeyen biri olarak yaşamak istemedim. Açılma sürecinde depresif biri olmak istemiyorum. İçinize kapanmayın! Güçlü olun.
(Görsel: Helene Schjerfbeck)