Olur da bir gün bu satırları okursanız eğer; bizi her şeyden sizin gibiler soğuttu, siz nefret ettirdiniz.

Çok çaresiz hissediyorum. Düşünmekten, kendim için savaşmaktan yoruldum. Desteğinize, tavsiyelerinize, her şeyin düzeleceğine dair sözlerinizi duymaya ihtiyacım var çünkü kendimi yalnız hissediyorum. Bir şeyler yapmak istiyorum. Kim olduğum, kaç yaşında olduğum şu an önemli değil. Ben önemli biri değilim. Dertlerim, büyüdüğüm ortam, içinde bulunduğum aile, yaşadığım hayat kimseden farklı değil; tek istediğim ise zararsız bir şekilde kendim olabilmek, tekrar önemli olmak.

Uzun bir süredir istiyorum bunu, belki de kendi isteğimle kapandığım yaştan beri. Dışarıda gördüğüm insanlara çocukken imrenirdim, “Acaba nasıl bir hayat yaşıyorlar” diyerek kendimi onların yerine koymaya çalışırdım. Ben çocuk olmadım, her zaman sorumluluklarım vardı benim. Çünkü yaşımın yarısında kapalıydım. Önceleri kendime yediremezdim. “Ne kadar çok zorlanırsam, örtünmenin sevabı o kadar fazla” derdim çünkü bu bizim imtihanımızdı. Dünyada zorluk çekenler ancak, sonsuz mutluluğa kavuşabilirdi. Fakat zamanla bu da avutamadı beni.

Küçüklüğümden beri okumayı çok severim, her türlü kitabı okurum ayırt etmeksizin. Okuduğum kitabın içeriği ağırlaştıkça dünyaya olan bakışım değişti, bununla beraberse omuzlarımdaki yük arttı. Ben ne kadar ılımlıysam, ailem o kadar kaba ve sertti çünkü. Hem bana karşı hem de kendi gibi düşünmeyen herkese karşı. Bu yüzden umutlu değilim, nasıl kendimi anlatacağımı bilmiyorum.

Benim için hayattaki en önemli şey saygıyken, onların ne başkalarına ne de kendi kızlarına saygıları yok insan olarak. Kendimi olabildiğince baskılıyorum; kimse düşüncelerimi bilmesin, bana ulaşmasın diye. Ama artık o kadar sıkıldım ki her şeyi içime atmaktan; tek istediğim, ne olursa olsun arkamda görmek istediğim bir aileydi. Fakat onlar “başımdaki” olmazsa beni sokağa atabileceklermiş gibi…

Keşke demekten çok yoruldum, keşke biraz daha anlayışlı olsalar. Keşke biraz daha rahat olsalar ya da başka bir ailede olsam, başka biri olsam, keşke, keşke… Korkuyorum, ne kadar korkmadığımı cesurca söyleyip etrafa gülsem de; ben de korkuyorum. Tek başıma kalmaktan, fiziksel ve psikolojik şiddetten korkuyorum. Bunların hepsini, bana ailemin yapmasından korkuyorum en çok. Her zaman, kendime yaşamak zorunda olduğumu hatırlatıyorum ve bu çok acınası. İnsanların en huzurlu olduğu yerde, ben hayatta kalmaya çalışıyorum.

Biliyorum ki başkaları için, yaşadığım seneleri telafi etmemin ve ileride pişman olmamamın tek yolu; kalan senelerimi kendim için yaşamak. Ne kadar basit gibi görünen ama aslında zor olan bir istek. Bunu hiç dilememiş olan çocuklara, özeniyorum. Kendimi anlatamamaktan, anlaşılmamaktan da korkuyorum. Bunun basit bir sorun olduğunu düşünen insanlardan nefret ediyorum. Mağdur olandan başka kimseyi suçlamayan insanların, kalbinin olup olmadığını merak ediyorum. Bunu dine sığınarak yapmalarından ise iğreniyorum. Olur da bir gün bu satırları okursanız eğer; bizi her şeyden sizin gibiler soğuttu, siz nefret ettirdiniz.

Babam namaz kılmadığımız zamanlar bize bağırıp çağırırdı, tartaklardı. Küçükken kardeşim ve ben şiddet gördük, babam o zaman da beş vakit namazını aksatmazdı. Bize küfrettikten, ağlatana kadar canımızı yaktıktan sonra, sanki hiçbir şey olmamış gibi, utanmadan, vakti olan namazını kılardı. Beni bunlar soğuttu her şeyden, inanınca her şeyin tamam olduğunu düşünen vicdansız caniler soğuttu.

Sanata aşığım, müziğe aşığım; dans etmeye, özgürlüğe, geceye, denize aşığım. Üzerime ne giyeceğim, kafama ne takacağım diye düşünmek istemiyorum artık. Kimseyle anonim olmadan tanışamıyorum çünkü özgüvenimi kaybettim, dışarı çıkmaktan nefret ediyorum. Oysa içim hayat doluydu benim. Sadece yaşamak ve yaşamanın tadına varmak istiyorum. Kısıtlanmak, başkalarının istediği gibi davranmak istemiyorum. Kendi inancıma göre yaşamak istiyorum. Daha çok küçüğüm ama büyüyorum, yaşayacak bir ömrüm var.

Ben yaşamak istiyorum.

(Görsel: Milan Nenezic)

“Olur da bir gün bu satırları okursanız eğer; bizi her şeyden sizin gibiler soğuttu, siz nefret ettirdiniz.” için bir yanıt

  1. seni çok iyi anlıyorum, hayatı doya doya yaşamak istiyosun ama olmuyo… doğduğun ev kaderindir, yazdığın yazıyı okurken çok kötü oldum , en sonda yazdığın cümleyi okuduktan sonra bittim ‘BEN YAŞAMAK İSTİYORUM’.ekrandan çıkıp yanına gelip sana sarılıp herşeyin düzelceğini söylemek istiyorum… şuan nasılsın lütfen benimle konuş dertleşelim.. sakın savaşmayı bırakma hep güçlü ol! ne istiyosan onu yap, pişman olucağın şeyler yapma, sonra düzeltmesi çok zor oluyo…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir