Başımdaki ve kalbimdeki yükle yaşamak istemiyorum.

Söze nasıl başlanır? Bu gözümden akan büyük damlalar nasıl durur? Kalbimdeki yük nasıl iner mesela? Kendimi çokça insanın arasında bir söyleşi yapıyormuş gibi hissediyorum. Asla dinle alakası olmayan, sadece orucu ibadetten sayan bir ailede büyüyorum. 15 yaşındayım ya da 16, bilmiyorum. Sahi kaç yaşındayım ben? Yaşadıklarım kaç yıla bedel? Sustuğum acılarım benden yaşlı mıdır? Ya da ağladığım saat sayısı? 12 yaşında hep “Ne zaman kapanacaksın?” sorusu beynimde dönüp duruyordu. İlk başlarda güzeldi, 7. sınıfta kapanmıştım. Yaklaşık 1 sene sonra aynaya bakar bakmaz ağlamaya başladım. Kıvırcık hacimli saçlarıma, sürekli bol giyinerek kapatmaya çalıştığım fiziğime… Bu ben değildim. Neden küçücük kızlarımız hep bir yerlerinin kapatılması yönünde baskıya maruz kalıyor? Ya da neden Tanrı tarafından verilmiş bu bedeni saklamakla uğraşıyoruz? Tanrının verdiği nefse neden erkek değil de kadının sahip çıkması gerek? Yanlış anlamayın, inançsız değilim. Sadece başımdaki ve kalbimdeki yükle yaşamak istemiyorum. Rüzgarda savurmak, yağmurda ıslatmak istiyorum saçlarımı; yazın sıcağında kimse görmesin diye örtmek değil. En güzel şekilde yaşamak her insanın hakkı değil midir? Bana o hakkı sunmadılar işte.

Anneme söyleme kararı aldım. Odama çağırdım onu. Konuşmaya başlar başlamaz ağladım. Önce bana birinin bir şey yaptığını zannetti. Ama açılmak istiyorum deyince bir sürü nasihatte bulundu. Örf ve âdetlerimizde bu varmış, her genç kız kapanmak zorundaymış. Açılırsam el alem ne dermiş, babamın boynu bükük kalırmış… Aslında bu yaptıklarıyla benim boynumu büktüklerinin farkında bile değiller.

Bugün ilk defa açık çıkmaya karar verdim, güzelce taradım saçlarımı, hafif makyaj yaptım, bir tişört giydim ve annem beni kapıdan eliyle ittirdi, “Saçma sapan hareketler yapma” diyerek. Özgürlük saçma mıydı? Saçlarının olması ve renk renk toka takarak onları atmosfere bırakmak saçma mıydı anne? Defalarca söylememe, defalarca ağlamama ve defalarca haykırmama aldırmadılar. Bugün babama söyleyeceğim kararımı. Kendisi şiddete eğilimlidir. “En fazla ne olur” diye düşünüyorum. Umarım Twitter’da “Açılmak isteyince babası tarafından dövülerek öldürüldü” cümleleriyle anılmam. Umarım özgürlüğümün peşinde feda olmam. Unutmayın, hepimiz birer canız ve hepimiz çok ama çok değerliyiz.

(Görsel: Milton Avery)

“Başımdaki ve kalbimdeki yükle yaşamak istemiyorum.” için 2 yanıt

  1. Merhaba. Lütfen ne olursa olsun güçlü kal. Ben artık şöyle düşünüyorum ya da düşünmeye çalışıyorum..Hikayemiz şu an ne kadar acı verici olursa olsun acı eşiğimizi yükseltiyor..Yaşadıklarının boyutunun ne kadar acılı olduğunu hissedebiliyorum, asla yalnız değiliz.. Bir gün gelecek ve saçlarımızı rüzgarla ‘özgürce’ buluşturacağız..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir