Evet, buradaki herkesin yazısını okudum; çoğunuz baskıcı aile kültürüne yenik düşmüşsünüz. Ben de o ailelerden birinden geliyorum ama ben yenik düşmedim, en azından kısmen düşmedim.
Benim hikayem 6. sınıfta, babamın ufak ufak; “Kapan artık.” demesiyle başladı, önce kısa kollu giymemi yasakladı, sonra dar pantolon giymemi… Zamanla üzerime hırka giymeden dışarı adım atamaz oldum. 35 derece yaz aylarında bile hırka giyiyordum. Daha sonrasında bana; “Başını kapat.” dedi. “İstemiyorum.” dedim; “Kapat artık kızım.” dedi, ben yine; “İstemiyorum.” dedim. 7 ve 8. sınıfa kadar bu baskıları devam etti. Ama Allah var, babam hiç okulumu etkileyecek bir davranışta bulunmadı. Liseye geçtim; okula giderken sorun yapmazdı ama onunla dışarı çıktığımda veya en kötüsü akraba düğünlerine gittiğimizde olmadık saçma sapan, uzun kollu, uzun etekli elbiseler giymemi söylerdi. Dar paça giydiğim zaman “Benim kızım nasıl böyle giyinir!” der durur, gideceğimiz yere kadar burnumdan getirirdi. O yüzden onunla bir yere gitmekten hep nefret ederdim ve genelde gitmemeyi seçerdim. Her şeyi annemle yapardım. Canım annem, benim en büyük destekçimdi. Babam ona da sataşırdı; “Hep sen bunu böyle yapıyorsun.” diye.
Neyse, o ara İspanyol paçalar modaydı. Bana durmadan, etek giy, dediği için ben de biraz daha bol durduğu gerekçesi ile çeşit çeşit İspanyol paça pantolonlar almıştım. Hiç dar paçam yoktu ama çok özeniyordum, sanırım o zamanlar 15 yaşında falandım. Yaklaşık 2 sene bu düzen böyle devam etti.
17 yaşındayken, hiç unutmam, bir gün balkonda çay içiyorlardı, beni çağırdı. O ara da babamın kuzeninin düğünü vardı, saçımın açık olması içine o kadar dert olmuş ki çağırdı beni yanına, dedi ki; “Kızım düğüne başın kapalı git, düğünden sonra açarsın.” Ben şaşkına döndüm, dedim; “Baba, Allah’ı mı kandırıyoruz, o nasıl laf?” Ama ben biliyordum, bir kere kafamı kapatırsam bir daha açtırmazdı bana başımı. O gece saatlerce balkonda tartıştık, hem ağladım hem reddettim. Okul başarılarımla övüneceği yerde, 2 tutam saçımdan utanıyordu. Durmadan; “Oradaki kızlar hep kapalı.” deyip duruyordu. Onlar kapalı ama hepsi okulu bırakmış, dertleri düğünlerde koca kovalamak. Benim asla öyle bir derdim olmadı. O dedi, ben reddettim, o dedi, ben reddettim. Sonunda kafamı kapatmadım. Kapalıların giydiği uzun elbiselerden zor bela bulup üzerime geçirmiştim ama saçımı kapamamıştım. Babam o zaman anladı bence benim saçımı kapamayacağımı, daha sonra bana hiç; “Saçını kapat.” demedi ama sürekli; “Pantolonun üzerine tunik giy.” deyip durdu. Tunik… Hala bu kelimeyi duydukça saçlarım diken diken oluyor.
Sonraki sene üniversiteye hazırlanırken hiç sesi çıkmadı çünkü bu konu benim moralimi çok bozuyordu. O seneyi de öyle atlattım ve üniversiteyi kazandım. Çevrenin baskılarına rağmen babam bana en azından güveniyordu, beni il dışına okula yolladı. Üniversitede içimde kalan her şeyi yaptım. Mini giydim, askılı giydim, dekolte giydim, partilere gittim, sevgili yaptım. Üniversite özgürlüktür kızlar, ne olursa olsun okuyun. Şimdi hala okuyorum ama babam bana hiç; “Kapan.” demiyor. Dar paça da giyiyorum, kısa kollu da ama zaman zaman aklına esiyor; “Üzerine hırka giy.” diyor. Sesimi şimdilik çıkarmıyorum, nasıl onun bana ilmek ilmek işlediği yasakları, ilmek ilmek çıkardıysam boynumdan; bunun da zamanı gelir bir gün.
Ben gönlümce yaşamaya devam ediyorum. Uzun lafın kısası, pes etmeyin kızlar! Kimse size istemediğiniz bir şeyi yaptıramaz. “Hayır.” demeyi bilin. Hayat sizin hayatınız, siz kapanırsanız da bu hayatı siz yaşayacaksınız açılsanız da. Ailelerinize saçınızdan, kolunuzdan, bacağınızdan utanmalarını değil başarılarınızla övünmesini öğretin ve asla pes etmeyin!
(Görsel: Lucian Freud)