Burayı uzun süredir takip ediyorum. “Acaba bir gün ben de yazar mıyım?” diye düşünürdüm her mektubu okuduğumda, artık zamanı geldi. Dayanamıyorum. İçimdeki zehri boşaltmam lazım, bu yüzden yazıyorum ve belki bir nebze de olsa cesaretlenirim, bunu umuyorum. Kronolojik olarak anlatamayabilirim, kafam oldukça karışık.
Kapanma hikayemle başlayayım. 8. Sınıfta okul değiştirdim, babam İmam Hatip’e almış kaydımı haberim olmadan. Okul büyük bir okuldu, hem düz hem İmam Hatip bölümü vardı. Ben, İmam Hatip olduğu için kapanmak zorundayım sanarak ilk gün kapalı gittim okula. Müdür yanına çağırdı; “Son yılındasın, İmam Hatip derslerine yoğunlaşma, ben kaydını düz ortaokula alıyorum.” dedi. İlk sorduğum soru; “Okula kapalı gelmek zorunda mıyım?” olmuştu. İstediğim gibi gelebileceğimi söylemişti. O an çok sevinmiştim ama ertesi gün olduğunda açık gidemedim. Keşke gitseydim, keşke direnseydim ama zaten eninde sonunda kapanacaktım. Başka seçeneğim yoktu. Hem kapandığım için övgüler de almıştım. O yüzden öyle gitmeye devam ettim. Koca okulda tek kapalı giden bendim. Başlarda gurur duyardım bununla. Hatta okulda benden cesaret alıp kapalı gelenler de vardı. Sevinirdim. Yurtta kalıyordum, bu yüzden istediğim gibi giyinebiliyordum. Ama ailemin yanında olduğum her fırsatta kıyafetime laf edilirdi. Babam pantolon giymemi yasaklardı, gizlice giyerdim.
Birçok konuda sürekli kısıtlandım. Bunların başında giyim ve arkadaşlıklar gelir. 3-5 erkek arkadaşım olduğu için orospu damgası bile yedim sözde en yakınım olan insanlardan. Yaptıkları onlara göre kısıtlama değildi tabii ki, olması gerekeni yapıyorlardı kendilerince. O sıralar ben de farkında değildim. Sürekli kendimi suçlardım. Onlar bana kızdıkça ben de kendime kızardım. Büyüdükçe anladım, o sıralar fazlasıyla küçük olan bana nasıl bir yük yüklediklerini. Ve fikirlerim değişti. Birçok konuda daha objektiftim. Bu yüzden hep dışlandığımı hissettim. Onlar için tek önemli olan haram ve helallerdi, oysa ki Kur’an’ın bir çok öğüdüne sırt çeviriyorlardı.
Liseye geçtim, pek istemeyerek İmam Hatip’te okumaya başladım. Herkes kapalıydı, onları gördükçe özenirdim. Hatta çarşafa girmek istediğim zamanlar bile oldu. Sürekli günahkar hisseder ve bunu, daha çok örtünüp kendimi dünyevi hayattan soyutlayarak telafi etmek isterdim. Ama içten gelen o ses… O; “Bu sen değilsin.” diyen ses. Daha ne kadar karşı gelebilirdim ki içimdeki asıl benliğe?
18 yaşındayım, 2 yıldır başörtüyü çıkarmak istiyorum. Başlarda sadece bir istek iken artık bir amaca dönüştü bu benim için. Üniversite kazanıp buralardan gitmek ve istediğim gibi olmak istiyorum. Belki yarım bıraktığım voleybola geri dönerim, düşünmesi bile öyle hoş ki :’)
Anneme bahsettim bu isteğimden. Klasik cevaplar verdi, elalem ne der? Baban için bir de hoca olacak daha kızına sahip çıkamıyor demezler mi? Sen bizim yüzümüzü kara mı çıkaracaksın? Gençsin heves etmişsindir büyüdüğünde geçer, vesaire vesaire.. En sonunda, evlendiğinde istediğini yaparsın, dedi. Bu dediği çok yıktı beni. Onların himayesindeyken açılmama izin verilmiyordu ama yabancı bir erkeğin himayesinde istediğimi yapabilirdim onlara göre. Çünkü tek dertleri elalemdi.
Ben hala Müslümanım. Hala inanıyorum ve elimden geldiğince dini yükümlülüklerimi yerine getirmeye çalışıyorum. Başörtüyü çıkardığımda da böyle olsun istiyorum ama çevremdekiler küçüklüğümden beri başörtü takmayan bir kadının dininin yarım olacağını, inancının kalmayacağını öyle bir yerleştirmişler ki bilinçaltıma, açılırsam değişmekten korkuyorum.
Bu isteğimi anneme ve arkadaş grubuma anlatabildim sadece. Arkadaşlarımın hepsi kapalı, benim gibi dindar çevrelere sahipler ama hepsi yanımda oldu; “Böyle mutlu değilsen çıkar, biz hep yanındayız.” dediler. Cesaretim arttı, daha da emin oldum bunu istediğimden. Ama babamı düşündükçe cesaretim kırılıyor. Karşısına geçip böyle bir şeyin konusunu açmayı düşünmeye bile zor cesaret ederken nasıl eyleme dökeceğim bunu? Bilmiyorum.
Üniversitede ne olursa olsun çıkaracağım başörtümü. Onlara söyledikten sonra açılmayı çok isterdim ama göze alamıyorum bazı şeyleri. Bu yüzden gizlice yapmayı düşünüyorum şimdilik. 2 farklı hayat yaşar gibi… Ne kadar yaşanır böyle bilmiyorum.
Artık, olmamı istedikleri kişi ile olmak istediğim kişi arasında sıkışıp kalmak istemiyorum. Umarım kendimi bulabilirim.
(Görsel: Milton Avery)
Comment (1)
Bence olmak istediğin gibi ol kardeşim ben de aynı durumlar var.