Merhaba.
Benim ismim, cismim o kadar önemli değil. Yine de, Can, diyelim.
Ben Can, örtünme baskısı sebebiyle buradayım ve isimden tahmin edebileceğiniz üzere, transseksüel bir erkeğim.
Annem ve babam neredeyse her zaman iki ayrı uçtaydı. Beraber başlayan yollarında bir anda tam ters yönlere dönen iki insan oldular. Annem radikal İslamcı ve aşırı sağcıya, babam ise dindarlıktan uzaklarda bir aşırı solcuya dönüşmüş zaman içerisinde; ben de bu ailenin ayakta kalabilmesi için son bir umut olarak dünyaya geldim. Hoş, olmadı.
Çocukluğumda, daha yakın olduğum anneme daha iyi görünmek için muhtemelen, dindarlığa epey yakındım. Yaz tatillerimin çoğunu Kur’an kurslarında geçirdiğimi, hep sure ezberleme çabasında oluşumu hatırlıyorum. Ortaokula başlamamdan bir yıl önce annem ve babam ayrıldı, annemle başka bir şehre taşındık ve ortaokulda da bir İmam Hatip’te okumak durumunda kaldım. Beşinci sınıftayken yavaş yavaş başımı örtme denemeleri yaptım ve altıncı sınıfın başında da kapandım. İnsanlar benden dindar olmamı, aşkla dine bağlanmamı bekledi ama ben başımı örttükten sonra dindarlıktan uzaklaşmaya başladım. Aklım açılmaya tam da o zamanlarda başlamıştı çünkü.
Altıncı sınıfın ortalarında biseksüel olarak sanal ortamdaki arkadaşlarıma açıldım. O zamanlar cinsiyet kavramlarından habersizdim. İmam Hatip yıllarımda homofobik olmadığım için dayak yedim, Atatürkçü olmam sebebiyle arkadaşlarım ve öğretmenlerim tarafından sözlü şiddete uğradım, çok başarılı bir öğrenci olmama rağmen meslek derslerinin öğretmenleri tarafından defalarca kez notlarım çok aşağılara çekildi. Tüm bunlara rağmen şehrimdeki en iyi iki özel lisenin birinde burslu olarak okudum.
Liseye başlamak, benim için bir dönüm noktasıydı. Birkaç ay sonra transseksüel kimliğimle sanal ortamdaki ve okuldaki yakın arkadaşlarıma açıldım. Pek çoğu kabul ettiyse de beni, aynı anda hem cinsiyet kimliğimin farklı olması, hem de Müslüman olmam insanların kabul edemediği bir durum oldu. Zaman içerisinde onları dinlememeyi öğrendim.
Ama artık, korkuyorum.
Bu beden içerisinde yaşamak bana uzun yıllardır hep bir zulümdü, ergenlikle büyüyen, aşılamaz bir zulüm. Yıllar geçtikçe, kimliğimi kazandıkça ağırlaştı, daha da acıttı. Başörtüsü kullanmamak, hissettiğim cinsiyetle uyumlu bir bedene kavuşmak, herkesi arkamda bırakmak istiyorum ama artık çok zor. Annemi, babamı, kardeşimi unutmak, parasız ve evsiz kalma olasılığım, bana hissettiğim gibi yaşarsam hiçbir yerde iş vermemeleri olasılığı gibi bin dolu şey üst üste bindiğinde, zor.
On sekiz yaşıma girmek üzereyim, sınava hazırlanıyorum. Ama sınavdan sonra bile özgür bırakılmayacağımı biliyorum. Bu bedende huzur bulmanın bana çok uzak, belki imkansız olduğunu biliyorum ama bununla yaşamaya çalışıyorum. Zor olsa da, elimden fazlası gelmiyor.
(Görsel: Paul Ranson)