Stresin bana zarar vermesinden korkuyorum. Elim, ayağım, bütün vücudum titriyor artık, geceleri uyuyamıyorum. Allah’ın olmadığını bildiğim halde, sırf ailem için başörtü takmak, onlar için giyinmek beni çok zorluyor.
Annem kadın olduğu için utanıyor, bana da bunu enjekte etti. Onların istediği gibi bir insan oldum; çok isteyerek 13 yaşımda kapandım, dersleri dinlerken erkek hocanın gözüne bakmayacak kadar dindar/cahil bir insan oldum. Ama artık kendi aklım ve vicdanımın sesinden başka her şeyin kandırmaca olduğunun farkındayım. Benim başörtü takmam da yetmiyor, tesettür kıyafetim bile yok çünkü dış kıyafetimi hiçbir yerde çıkaramam. Saçlarımı çok seviyorum, upuzunlar ama eğer saçlarımı kazıtınca açılmamı kabul edecek olsalar buna bile razı olurdum.
Gerçi bu evdeyken açılsam bile herkes gibi pantolon, bluz ve hırkayla dışarı çıkamam. Evdeyken bile rahat davranmama izin vermiyorlarken, evin içinde saçlarıma toka takmadan gezince tuhaf bakışlara maruz kalırken, cinsiyetimden bu kadar utandırılırken kendimi kasmaktan ve baskı altında olmaktan çok yoruldum. Evime yakın bir üniversitenin tıp fakültesini kazandım ama derslerime odaklanamıyorum, hatta okuduğum herhangi bir kitaba, dinlediğim herhangi bir insana bile odaklanamıyorum. Psikolojim yıllardır çok yıprandı. Oyuncak bebeğime kendi adımı verip onunla konuşmaya başladım, ona sıkı sıkı sarılıyorum. Artık aklımı kaybetmekten korktuğum zamanlar oluyor. Yaşadıklarımı nasıl çözeceğimi düşünmekten çok yoruldum. Babam ve annem beni sevmese kendime yeni bir hayat kurardım, gerekirse çalışırdım, ailemi de silerdim; bunların hepsini göze almıştım. Ama annem ve babamla aramızda müthiş bir sevgi var.
Anneme kapalı olmak istemediğimi söylediğimde çok ağır hakaretler, küfürler edip beni evlatlıktan reddettiğini, Allah için beni sevmediğini söyledi, Hz. Nuh bile inanmayan oğlundan vazgeçememiş ama annem, güçlü iradesiyle Allah için benden vazgeçiyormuş, öyle dedi. Sebebi ise başörtü takmayı sürdüremiyor olmam (Müslüman olmadığımı bilmemesine rağmen); sütünü haram ettiğini, artık onun kızı olmadığımı söyledi, “Ölürsen, en azından açılıp günaha girmeden öldün diye seviniriz” dedi. Babam da artık benden soğuduğunu ve nefret ettiğini, ölünce cenazesine gidemeyeceğimi söyledi. 3-4 yıl önce namazı bıraktığımda da bunları söyleyip beni günlerce okulda, evde, otobüste ağlatmıştı.
Belki siz onların beni sevmediğini düşünmüş olabilirsiniz ama ben ‘Beni başörtü için mi seviyorlarmış’ sorularını bıraktım; olgunca bakabiliyorum, beni çok sevdiklerini biliyorum. Bunları da beni vazgeçirmek için söylediklerini düşündüm ama babam olayı annemden duyduktan sonra geceleri uyuyamamış ve annem sebebini sorunca ona “Bu evden başı açık çıkmaya kalkarsa onu öldürmekten korkuyorum” demiş. Bunu duyunca şaşırdım, biliyorum ki beni öldüremez ama kendini öldürür. Bunların dışında, kendi halinde bir aileyiz; beni çok sevdikleri gibi ben de onları çok seviyorum. Bana emek verdiler ve onları bırakıp gidemem. Bu kadar baskıcı bir ailenin kız çocuğunun ayrı eve çıkmasının nasıl karşılanacağını da tahmin edebiliyorsunuzdur, evden ayrılmam demek herkesi reddetmeyi göze almak olur.
Babam birkaç yıl öncesine kadar sinirlenince şiddet uygulayan bir adamdı, gözü dönerse her şeyi de yapar. Ben 20 yaşındayım, 20 yıldır onun karşısına geçip ‘Ben bu x konusu hakkında böyle düşünüyorum’ diyemedim, ‘Senin gibi düşünmüyorum’ diyemedim, hep korktum ondan. Artık korkmayacağım, dedim ve beni evlatlıktan reddedip evden kovacak olmalarını göze aldım, kendi ayaklarımın üzerinde durmayı da göze aldım, beni dövmesini de göze aldım ama sinirlenince ya da üzülünce ona bir şey olmasından, sağlığının bozulmasından korkuyorum, koca ailenin düzenini bozmaktan korkuyorum, bensizliği kaldıramazlar.
Suriye’ye gidip bombaların altına yatarak şehit olmayı hayal ettiğim bir çocukluk geçirmişken, önce inandığım ve onun için canımı vermeye hazır olduğum Allah’ın aslında olmadığını öğrenme travmasını yaşadım, sonra ailemin sırf başörtü takmayacağım için beni silecekleri travmasını yaşadım. Bu süreçte üniversite sınavı stresini ve ‘Başarılı ol!’ baskılarını yaşadım. Bunların hepsini sindirdim ama elde var sıfır. Çıkmazdayım, hayat benim için donmuş durumda, yoruldum. Kendi sağlığımı kaybetmekten de korkuyorum. Ben açılacağım diye birilerine bir şey olacak olması çok üzücü. Yıllardır psikolojim çok kötü, çok yoruldum. Tüm bunların yanında onları sevmek ve ayrılamamak, onlara bir şey olmasından korkmak da durumu çözülemez hale getiriyor.
Evden aklınızda hiçbir düşünce olmadan elinizi kolunuzu sallayarak çıktığınızda beni düşünüp özgürlüğü içinizde ve rüzgârı saçlarınızda, saçınız yoksa da kelinizde hissedin. Benim yerime havayı akciğerlerinize çekip kocaman bir ‘Oh!’ deyin. Çünkü bu sizin normalinizken, benim hayalim.
(Görsel: Armando Barrios)
“Annem kadın olduğu için utanıyor, bana da bunu enjekte etti.” için 5 yanıt
Sen hayatını yıllarca onlara göre yaşamadın mı? Yaşadın. Günün sonunda mutsuz olan kim? Sensin. Sen bir otur düşün. Ailene şükran duymak zorunda değilsin. Sevgini hak etmeliler, sevgi duymak zorunda da değilsin. Korktuğun için hiçbir şey yapmıyorsun. Korktuğun her anı kaybediyorsun. Rüzgar saçlarımı uçururken senin için dilek dileyeceğim. Ve gerçekleşecek. Belki sana demediler ama ben seni seviyorum ve sana inanıyorum.
Senin hayatın bir tane ve sadece bir kere yaşanacak. Evet belki şu an buna cesaretin yok ama inanki bunu yapmaya cesaret ettiğinde hiç kimsenin hayatının düşündüğün kadar etkilenmediğini göreceksin, babanın bile. O güne kadar kendine yuklenmemeye çalış. İllaki senin hazır oldugun bir zaman gelecek. Sevgiyle ?
Söylemesi kolay ama gerçekten de önceliği kendisi olmalı insanın. Ailene olan sevgin beni şaşırttı açıkçası ama tabii ki eleştirecek değilim. Fakat birine olan sevgin kendine olan sevginin önüne geçmemeli asla. Birini sevmek demek ona itaat etmek demek değil hiçbir zaman. Umarım olabilecek en hafif şekilde atlatırsın bu süreci.
Tamamen kendi ayakların üzerinde durduğun, özgürleştiğin güne umarım uzak olmayan bi tarihte erişebilirsin. Geçmişte, lafta caiz olan “kısa pontul” bile giymekten men edilmiş (ve daha bir sürü şey) bir oğlan olarak, bugün gıyabında ve gıyabımda özgürlüğü bir solukta hissettim.
Dilerim senin de günün gelecek.
Senin ailenle olan durumunu o kadar iyi anlıyorum ve o kısılmışlık hissini o kadar iyi biliyorum ki… Bu hayat böyle nasıl geçer bilmiyorum ben de yavaş yavaş akıl sağlığımı kaybettiğimi düşünüyorum.