1,5 yıl oldu… Başka bir hayatta, başka bir bedende yaşadığımı fark edeli. Saçımı açmaya karar vereli 1,5 yıl oldu.
Lise 2’yi bitirdikten sonra -okullarda kapalılığın serbest olmasıyla- kapanmıştım, birkaç arkadaşımla birlikte. Tam 8 sene oldu. Dile kolay 8 sene… Ömrümün ne de büyük bir kısmı bir bez parçasıyla çalındı. Benim ömrümü, bir karış boyunda bir bez parçası çaldı. Toplumlarımız bu bez parçasına büyük bir kutsiyet yüklemekte hiç de haksız değil! Benim, bizim yıllarımızı aldığı gibi çöpe atabilecek güçte bu bez parçası…
Çevremdeki birkaç kişinin “Artık kapanmayacak mısın? Artık pantolon giyme, etek giy” demelerini ve bir gün okuldan eve geldiğimde pantolonumun makasla parçalanmış olmasını saymazsak kendi isteğimle kapandım, diyelim, hadi. Eninde sonunda olacaktı bu, kapanacaktım. Bugün ya da yarın. Gün 29 Haziran; herkesin mutlu olduğu, benim de onların benimle gurur duymasıyla mutlu olduğum gün. Hayatımın dönüm noktası, şu an saçımın her bir teline ayrı ayrı aşık olmama sebep olan gün…
İlk kapandığımda o kadar niye kapandığımı bilmeden kapanmıştım ki annemle şal almaya çıkacağımızda saçım açık dışarı çıkmıştım. Ne için kapandığımı idrak ediyor olsaydım ne yapar eder saçıma atacak bir şey bulurdum. Neticede görünmesini asla istemeyeceğim saçımı kapatmaya karar vermiştim.
Ben böyle mutsuzum, boğuluyorum, ben kendimden çok uzağım. Şimdi yumruğunu sımsıkı kapat ama hiç açmamacasına. Üzerini kara bir örtüyle sımsıkı ört. Üzerini de bu sıkışmışlık ve karamsarlık belli olmasın diye rengarenk çiçekli bir örtüyle ört ve bu elinle tüm gün dışarıda, okulda, pazarda mutlu ve neşeli görünmeye çalışarak ve hayatının tümünün tek bir noktada düğüm olduğunu hissetmeden dolaş. Bu koca bir kötülük…
Üniversitede seminerlere, alan kurslarına vesaire çokça katılırdım. O kalabalıklarda bir tek kapalı ben olurdum. Nadiren ikinci ya da üçüncü bir kapalı olunca bir oh çekerdim. Çok korkardım. Bir gün biri ‘Niye kapandın?’ diye sorarsa diye. Söyleyebileceğim hiçbir şey yoktu. Çünkü niye kapandım, niye kapalıyım; ben de bilmezdim.
Bir yaz akşamı saat 23.30, hafiften rüzgar esiyor… Abimler bahçede ateş yakmış, etrafında oturmuş çay içiyorlar. Ben de saçlarımı saldım, kulaklığımı taktım, bahçede bisiklet sürmeye başladım, bilmem kaç tur atmışım. Ama o kadar huzurluyum ki o an düşündüğüm tek şey “vallahi billahi bana ‘Saçını bu rüzgardan mahrum bırak’ diyen günahkar”.
Üniversitede tiyatroyla ilgilendim. Üniversite bittikten sonra artık tiyatroyla ilgilenmek istemediğimi ‘fark ettiğimi zannettim’. Ama asıl fark ettiğim şey şuydu: Örtünün bana yüklediği o ağırlığı üzerimde taşımam gerektiğinden, oynayamadığım o komik, eğlenceli, şapşik rollerde oynamak istiyordum artık. Palyaço olmak mesela, benim için çok ayrı, çok özeldi çünkü örtüyü takmak zorunda değildim ve dışarıdan asla görülmeyen renkli kişiliğim bir parça da olsa dışa yansıyordu.
İnsanımız, saçı en başından açık olana az az alıştı. O kadar da yobaz değil canım yani! Ama seneler boyunca kapalı olup da bir gün saçını açmaya karar vermiş kadınlara henüz tahammülü yok. Alışacaklar. Biz görünür olmaya başladıkça ve içimizdeki gücün peşinden gittikçe onlar alışacaklar.
Biz büyük bir mücadelenin içerisindeyiz. Kendimizle, ailemizle ve belki toplumlarımızla. Peki kaybedeninin olmadığı bu mücadelenin kazananı kim olacak sizce? Tabii ki hayatlarını değiştirmek adına en cesur kararı alan bizler olacağız. Bu hikayede kaybeden olmayacak. Kendilerini kaybetti sananlar yepyeni, capcanlı, hayat dolu bir insan kazanacak.
Aferin bana, aferin sana, aferin bize. Biz zor olanı başardık. Bu kararı alarak en büyük adımı attık. Allah da bizim yanımızda, biliyor musun? Benim inandığım Rab kulunun mutsuz olmasını asla istemez. O; mutlu, başarmış ve insanlara yaşam enerjisi veren kullar ister. O iyi, O bizden.
Kendimden yeni bir ‘ben’ doğuruyorum ve bu doğum takdir edersiniz ki çok sancılı, her doğum gibi. Yeni bir kişilik dünyaya getirmenin heyecanı, korkusu, merakı… Ama yeni ben’lerimizin elinden tuttuğumuz o an anlayacağız ki bu an’dan ötesi yok…
Upuzun dalgalı saçlarının, bisiklet sürerken rüzgarda dans edişini hayal eden, bunca çürümüşlüğün arasında bu hayale tutunan bu kadını bir kimsenin durdurabileceği fikri mi? Mümkün değil.
24 yaşındayım, avukatım, 8 yıldır kapalıyım. Ve şimdi kendi hayatımı yaşama vakti. Ne erken ne geç. Tam da şu anda…
(Görsel: Charles Blackman)
“Allah da bizim yanımızda, biliyor musun?” için 5 yanıt
Kalbim seninle ❤️
Size de oluyor mu bilmiyorum ama bu sayfaya geldikçe hep bi ortak nokta buluyorum yazılanlardan. Ben de 10 senelik kapalılık sürecimin bi hayli zorlu geçen karar asamasindan geçtim. Kendi icimde de hala oturtamadım bunu bi türlü. Ama farkettim ki bunu en çok zorlaştıran hep toplum oldu. Ailem saygı duyup onaylamasına rağmen, içimde bi korku bi endişe. Ne kadar baskılanıyoruz. Biz kendimizi ne kadar çok otekilestiriyoruz. Neden kadınlara bu yapılıyor. Din gerçekten bu mu? Allah bize bunu mu emrediyor ya da ne demek istediğini anlayamadık mı?
Merhaba, uzun sürenizi görünce yazmak istedim size. Ben de lise sondan beri kapalıyım 9 sene olmuş neredeyse. Baskı ile kapanmadım isteyerek kapandım ama sanırım tam olarak anlamını bilmeden, zaten olacaktı kafasıyla sınav dönemi depresyonundayken kapandım. Kendi eski halimi düşünüyorum eskiye özlem mi acaba diye sanki hep böyleymişim sanki öncesi yokmuş sanki insanlar hep beni böyle tanımışlar gibi geliyor. Halbuki lisede bile saçıma sabahları maşa yapıp çıkardım evden öyle severdim kendimle ilgilenmeyi, bakmayı. Hala da seviyorum, kendimi de beğeniyorum. Ama istediğim tam olarak ne, yani açılma konusunda emin olamıyorum. Ailemde kuzenlerimde tek kapalı benim, benden sonra bir kuzenim kapanmıştı geçenlerde açıldı. Yakın arkadaşlarım hep açık ve ister istemez özeniyorum bazen. Mesela açık bir arkadaşımdan daha geniş pencereden bakarım hayata, daha sosyalimdir, arkadaş çevrem vardır, o arkadaşım erkeklerle samimi olmaz ama ben Bi yerde oturup kahve içelim desem herkes farklı Bi şekilde bakıyor gibi hissediyorum, kendimi çevremdekilere karşı çok kapatıp çok sınır koyuyorum, başım kapalı nasıl böyle konuşurum, nasıl böyle takılabilirim oluyorum ve bu baskı beni çok boğuyor. Açılınca acaba sonra pişmanlık duyar mıyım, bu muydu ya der miyim, siz 10 sene sonunda açılınca neler hissettiniz bunları merak ettim. Şu an Bi tarafım dini boyutunu Bi tarafım yukarıdaki hissettiklerimi düşünüyor ve arafta kalmış gibi hissediyorum. Annem ile de konuştuk ne kadar üzüleceğini bilsem de bana senin kararın ben bişey diyemem dedi açık olarak. Bir baskı ile de devam etmiyorum ama kendimden emin olmak istiyorum. Hislerinizi, neler yaşadığınızı aktarırsanız çok mutlu olurum
Elif
Merhaba, yazdıklarında o kadar kendimi buldum ki.. Hele sondaki avukatım demen. Ben de hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencisiyim ve senin yaşadığın tüm olayların üzerinden geçiyorum sanırım.. ne isteyerek kapandım ne de isteyerek sürdürüyorum. kişiliğimle dışarıda yansıttığım kişilik bir değil, dolu dolu olmak, canlı olmak, aktif olmak istiyorum. ama bu kadar mutsuzken nasıl olabilirim? Şu an açılabildin mi, ailen bir engel mi, şu mesleği ben de elime alınca düzelecek mi? cok merak ediyorum bunları ve eğer sen de istersen gectiğin yollardan yürüyen ben seninle biraz konusmak istiyorum. twitter:birlydia. bana bu hesaptan yazarsan cok sevinirim, aydınlık günlere cıkmamız dileği ile <33
umarım her şey senin için çok daha iyiye gider, harikasın. asla yalnız değilsin, değiliz. dilediğin gibi gönlünce ve mutlu yaşa.