Burayı çok yeni keşfettim ve iyi ki de keşfetmişim. Birkaç yazıyı okuyup cesaretimi topladım ve şimdi yazıyorum.
Çok küçük yaşlarda aslında bir ‘heves’ uğruna tesettüre girdim. Etrafımdaki herkes kapalıydı ve ben giydikleri tuniklere, taktıkları renkli, hoş, cıvıl cıvıl şallara özeniyordum. Hatta bazen dışarı şal takıp çıkıyordum ve bu o zamanlar gerçekten güzel hissettiriyordu. Ailem zaten küçüklükten beri bana kapanmam gerektiğini aşılamıştı, pek çok aile gibi.
Ortaokula başlayacağım sıralarda gideceğim okulu ailem seçti ve İmam Hatip’te okumaya başladım. Bundan şikayetçi miydim? Asla. Okulumu her zaman çok sevdim. Ve bu ‘yeni başlangıç’ olarak adlandırdıkları ortaokul dönemine kapalı olarak başladım. O yetmedi, çocukluk arkadaşımı da bir gecede kapanması için ikna ettim. 9 yaşındaki bir kızı… Gerçi o hata yaptığını erken anlamış olacak ki bir yılın sonunda çeşitli zorluklar çekse de açıldı. Benimse içimde öyle bir heves vardı ki kapalı olmanın getirdiği her zorluğa göğüs geriyor ve bundan zevk alıyordum. Birkaç yıl böyle geçti ve ben yaptığım her şeyi araştırmaya, sorgulamaya başladım. Ki hâlâ sorgulama dönemindeyim denilebilir. Bu dönemde normal olarak kapalı olmanın gerekliliklerini de yerine getirememeye başladım. Araştırmam, sorgulamam ve diğer şeyler beni elbette ki uzaklaştırdı ve başımdaki örtüyü lâyıkıyla taşıyamadığımı fark ettim. Annemle aram her zaman çok iyi olduğu için bu konuyu önce ona söylemeyi düşünüyordum fakat laf arasında sorduğum “Açılsam tepkiniz ne olur?” sorusuna babamdan tepki gelmesini beklerken annemden gelen tepki beni hayli şaşırttı. Babam benim kararım olduğunu belirtirken annem biraz daha baskıcı bir rol oynuyordu.
Fakat asıl korktuğum ve çekindiğim şey ise akrabalar. Akrabalarımızın birçoğu çok dindar olduğu için benim 10 yaşında kapanmam onlar için bulunmaz nimet idi ve beni her zaman el üstünde tuttular. Kur’an kurslarına gitmem, oralarda yatılı kalmam ile her zaman övünüp kendi çocuklarının böyle olmayışından yakınır dururlardı. Eğer açılma gibi bir mevzu geçerse akrabalardan çok büyük tepki geleceğini biliyorum. Özellikle annem ve babamı ayıplayacaklarını, sanki onların suçuymuş gibi göstereceklerini de. Akrabaların tek sorunu kapanmak falan da değil, biliyorum. Liseyi İmam Hatip’te okumadım diye kötü yola düştüğümü ima eden mi dersin, gittiğimiz misafirlikte namaz kılmam için zorlayan mı dersin, tüm işleri kadın-kız kısmına yaptırıp erkekleri baş köşeye oturtan mı dersin, ileride çocuk istemediğim için farklı gözle bakan mı dersin, yurtdışına gitmek istediğimi söyleyince özümü unutacağımı ve bunun da beni kötü yola düşüreceğini söyleyen mi dersin? Akraba terörü, ruhumu ve aklımı en çok yoran konu. İçlerinden birkaçı hariç diğerleri kapalı olmasam beni bu kadar el üstünde tutmazdı. Umarım yazdığım şeyler onlara boyun eğdiğim anlamı vermiyordur çünkü benim hakkımda yaptıkları her eleştiriye cevabımı her zaman verdim. Hiçbir zaman altta kalmadım.
Son çekindiğim konu ise açılmamı arkadaş çevresine yormalarından korkmam. Yani eğer onlara açılmak istediğimi ya da bu konuyu düşündüğümü söylersem, direkt olarak bunu bana arkadaş çevremin yaptırdığını düşünebilirler.
Onlara araştırma döneminde, sorgulama döneminde olduğumu ve çok küçük yaşta kapanmanın da sonradan açılmayı tetiklediğini anlatmaya çalışsam neler olur, tahmin bile edemiyorum. Arkadaşlarıma bile böyle bir düşüncede olduğumu, beni yargılayacaklarından korktuğum için söyleyemiyorum çünkü güven problemim var ve çoğu zaman kaybetmeme yol açan da bu. Umarım yakın zamanda içimdeki bu sıkıntıyı atar ve buraya “İstediğim gibi yaşayabiliyorum artık!” yazabilirim.
(Görsel: Esther Sarto)
“Akraba terörü, ruhumu ve aklımı en çok yoran konu.” için 2 yanıt
[…] süre önce buraya bir şeyler yazmıştım. Açılmak için kararımı verdiğimi ve tepkilerden korktuğumu da söylemiştim. […]
[…] yazılarımı (ilk mektup, ikinci mektup) belki okudunuz belki de okumadınız, pek de önemli değil. Artık dayanacak […]