Bizim ailede 14 yaşına geldiklerinde tüm kızlar başını kapatır. Bu adeta yazılı olmayan bir kuraldır. Kimse size fikrinizi sormaz. Onlara göre açık kadınlar iffetsizdir. İlk kapandığım sıralar kendimi dini araştırmaya adamıştım. Başka seçeneğim olmadığını bildiğimden dinimin ne kadar güzel ve doğru olduğuna kendimi inandırdım. İçten içe böyle hissetmediğimi biliyordum fakat bir şeyleri değiştirebilecek güce sahip olmadığımdan kendimi kandırmak çok daha iyi hissettiriyordu. Yaşım büyüdükçe ‘bazı şeyler doğru değil’ düşüncesiyle başa çıkmakta zorlandım. Artık dua etmekte bile isteksiz hale geldim. Başörtüsü yerine kapüşonumu ya da şapkamı takmaya başladım. Kıyafetlerim daha açık hale geldi fakat babam için önemli olan ne giydiğim ya da neye inandığım değil. Önemli olan tek şey basit bir bez parçasının başımda bulunması.
Farklı bir ilde iyi bir üniversite kazandım. Virüs dolayısıyla gidemedim. Anneme açılmak istediğimi, üniversiteye gidince bu dileğimi gerçekleştireceğimi söylediğimde babamın beni okula göndermeyeceğini, evladı olarak görmeyeceğini belirtti.
Etrafımdaki herkesin söylediği şey “Biraz daha bekle, ekonomik özgürlüğünü ele al, öyle açılırsın” oluyor. İçimin ve dışımın çatışmasını göz ardı edip 4 yıl daha beklemek çok kolay bir şeymiş gibi. Her gün dışarı çıktığımda açık kızlara gıpta ile bakıyorum. Bir bez parçası için babalarının reddetmeyeceği kızları görüp onların yerinde olmayı diliyorum. Biliyorum, az kaldı. Bir gün hepimizin saçları rüzgarda dalgalanacak.
(Görsel: Esther Sarto)
“Bir bez parçası için babalarının reddetmeyeceği kızları görüp onların yerinde olmayı diliyorum.” için 2 yanıt
Sizlerin yazdıklarını okumak beni umutlandırıyor. Belki buraya yazanların çoğunun babası yaşında bir erkek olarak kadınlara yapılan bu zülmün sebebi olan bir cinsiyete ait olmak ve bir şey yapamamak beni kahrediyor. Bunun için bütün hemcinslerim adına sizlerden özür diliyorum. Fakat bu duruma bir günde gelmedik. 80 yıllık sistemli bir çabanın ürünü bugün sizlerin ve bizlerin yaşadığı sosyal yapı.
Ama sizler bana ümit vermektesiniz, nihayet kafaların dışı gibi içinin de özgürleştiğini görmek beni mutlu ediyor. Kendim için bir umut olmadığını biliyorum. Sosyal yapıların değişmesi uzun süreler gerektiriyor. Benim vaktim yok belki fakat sizlerin özgür günleri göreceğinizi umut ediyorum. Hepinizin başkalarının söylediği gibi değil kendi hissettiğiniz gibi yaşayabileceği günlerin.
Sen=ben. Küçümser bakışlar eşliğinde hiç tasvip etmiyorum, doğru bulmuyorum bu isteği ama hayat senin hayatın açmak istersen açarsın demeleri. Ardından baba korkusu aşılayıp okula göndermez bak diyerek öldürücü bi vuruş yaparlar. Son olarak da çok basitmiş gibi birkaç yıl daha bekle de bari öyle açıl diye içten içten “ehheeh vazgeçer herhalde” diye düsünüp bizim bunu anlamadığımı sanmaları ve kapanış. Bunca yıllık kararı sanki bir sabah uyandık da “aaa ben açılayım ya” dedik gibi görmeleri ve “eeee bunca yıl neden demedin, mutluydun gibi görünüyordu” demeleri de ayrı sinir bozucu. evet mutlu gibi görünüyordum çünkü bir şeye baskılanmayan arkadaşlarıma karşı “aile zoruyla” bir şey direttirilen bir ezik gibi görünmek istemiyordum! evet mutlu görünüyordum cünkü en azından bir şeyi yapıyorsam doğru yapayım gibi gözüksün istiyordum! evet mutlu görünüyordum cünkü birilerinin bana acıyıp kendi hayatlarına ve ailelerine şükretmelerine tahammül etmek istemiyordum, bana acıyıp ohh iyi ki böyle bir şey yaşamıyorum desinler istemiyordum! evet mutlu görünüyordum cünkü KENDİMİ BUNA ZORLUYORDUM! Asla bilmiyorlar ve bilemeyecekler daha kendin gibi bile olamazken mevcut durumu kendin için iyileştirmeye calısmanın ne demek oldugunu. baba korkusu, aile baskısı, din baskısı, gelecek kaygısı tüm bunların arasında nasıl mutlu gibi görünüyordun değil de niye mutlu görünüyordun dediğiniz için belki de mutluymuş gibi davranıyordum! anlamayacağınız için bir şeylere kendimi inandırıyordum belki. bu yazdıklarım bile o kadar boş ki, değişen hiçbir sey olmayacak. 3 yıl daha böyleyim çünkü mesleğimi elime alıyım öyle açılıyımmış. sonuç aynı sonuç yeter ki elalem kusuru ailede bulmasın. pisler