Öncelikle herkese merhaba. Nasıl başlanır, bilmiyorum ama bir şekilde kendimi burada buluyorum. Sayfanızı neredeyse 1 senedir takip ediyorum, meğer benim gibi ne çok insan varmış diyorum. Neyse, hikayeme başlayayım ben.
Ben de herkes gibi annemin beynime 10 yaşımda aşıladığı “Tesettür çok güzel, kapansan mı” sözleriyle büyüdüm. Tabii o zamanlar küçüğüm, çok güzel geliyordu söylediği sözler. Ben de kapandım. Başta her şey çok güzeldi ama sonradan istemediğimi fark ettim. Hani böyle şeylerin kalpten gelmesi gerekiyor ya, benim artık gelmiyordu. Hiç unutmuyorum, 6. sınıfa geçtiğimde açılmak istediğimi söylemiştim. Annem de kollarımı sıkıp “Bir daha sakın ağzından öyle bir şey çıkmasın, çıkarsa seni mahvederim” demişti. Aslında çok iyi bir anne ama muhafazakâr olduğu için böyle davrandığını biliyorum.
Şimdi 18 yaşıma gireceğim, annemle konuştum ve “Açıl, ne yapalım” dedi. Bu defa açılmak istediğimi babama söyledim, söylediği şey “Eğer açılırsan seni evlatlıktan reddederim” oldu. Kendisi iyi bir baba değildi zaten, bu zamana kadar bir babalığını görmedim. Yaptığı tek şey bana bakmak. Onu da herkes yapar. Reddetse de etmese de pek bir şey değişmeyecek. Bu sene üniversite sınavına gireceğim, kazanırsam işte o zaman özgür olacağım. Ben de hayatımı yaşamak istiyorum, kendi kararlarımı verdiğim bir hayat istiyorum. Çok bir şey istemiyorum ama onlara iğrenç bir şey yapacakmışım gibi geliyor. Hayallerimin peşinden gitmeyi asla bırakmadım, bırakmayacağım da.
Kızlar, size sesleniyorum. Asla hayallerinizin peşinden gitmeyi bırakmayın. Dişli olun, sizi kimse ezemesin. Güçlü olalım ki kimsenin karşısında eğilmeyelim. Karşımıza engeller çıkabilir ama onları aşacağımıza inandığımız sürece önümüzdeki engelleri görmeyiz. Ben buna hep inandım, siz de inanın. Sağlıcakla kalın.
(Görsel: Francis Picabia)