Herkese merhaba; öncelikle nasıl başlayacağımı bilmiyorum, ben şu an 18 yaşındayım. 5 yıllık kapalılık sürecimden sonra 1 yıldır başım açık ve bu zor durumu atlatabilmenin gururunu yaşıyorum. Fakat üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen bende bıraktığı bu psikolojik etkiden kurtulamıyorum. O kadar derine işlemiş ki unutup atmak imkânsız bir hale geldi. Ben normalde tüm dinlere saygı duyan, kimsenin ne giydiğine, nasıl konuştuğuna, nasıl düşündüğüne asla karışmayan bir insandım, olması gerektiği gibi. Ama açıldığımdan beri bu durum değişti, artık kapalı arkadaşlarımın olmasını dahi istemez hale geldim. Yanlarında yürümekten bile çekiniyorum, yolda kapalı bir kız çocuğu gördüğüm zaman ona bakarak dalıyorum ve geçen yıllarda onun gibi olduğumu hatırlıyor, deli oluyorum. Bu yüzden her kapalı kadın görüşümde ona istemsizce de olsa nefretle bakıyorum ve bazen gözlerim doluyor. Bu çok kötü bir durum ancak buna engel olamıyorum. Annem bana din ile ilgili herhangi bir şey anlattığında sinir krizi geçiriyor, deli gibi ağlamaya başlıyor ve tir tir titremeye başlıyorum. Bir dini uygulamak bu kadar zor olmamalı! ‘Neden kadınları zorlayacak onca ibadet varken erkeklerin tek yapması gereken gözlerini kaçırmak?’ düşüncesi kafamda dolaşıyor. Allah bizim bu kadar zorlanacağımızı bile bile neden kapanmak gibi bir ibadeti bize farz kılmış? Bunları düşünmekten çıldırıyorum.
Nasıl kapanmaya karar verdiğimi anlatırsam belki beni biraz daha iyi anlayabilirsiniz… 10 yaşlarındaydım, muhafazakâr bir ailenin tek kız çocuğuydum. İstanbul’a yeni taşınmıştık ve ailemin aradığı ilk şey beni göndermek üzere bir Kur’an kursu oldu. Fazla zaman geçmeden kendi evinde din dersi veren bir öğretmen buldular ve ben de haftada bir oraya gitmeye başladım. Bir süre sonra bu öğretmen ve annem yakın arkadaş olmaya başladılar ve ben ne zaman okuldan eve dönsem bu kadını evde bulmaya başladım. Annemle ne zaman tartışsam bu kadın benimle konuşuyor, her zaman beni izlediğini ve neler yaptığımı bildiğini söylüyordu. Bir namaz vakti kaçırsam kadın beni arayıp namazımı kılmadığımı bildiğini söylüyordu. Bu kadının evde yaşanan her şeyden nasıl haberdar olabildiğini düşündükçe içimde bir korku belirmeye başladı. Kur’an kursundan çıkıp eve geldiğimde evde yine bir dini ortamla karşılaşıyordum. Hiç rahat hissedemedim, yıllarca annemle din dışı konularda bir kere bile konuşamadım ve doğal olarak anne-kız ilişkisi geliştiremedik, ben her şeyi içimde yaşadım.
Her kız çocuğu gibi ben de elbise meraklısıydım, bir keresinde Kur’an kursuna gayet uzun, diz kapağımın altına gelen bir elbiseyle gittim. İçeri girer girmez öğretmenin yüzündeki ifadeden ne kadar sinirlendiğini anlamıştım ve içime bir korku saplanmıştı. Kur’an dersi biter bitmez beni kolumdan tutup bir odaya kapattı ve “Eğil” diye bağırdı. Ben çocuk aklımla neye uğradığımı şaşırmış şekilde benden istediği gibi eğildim. Arkama geçip bana baktı ve “Bak, popon görünüyor, yoldaki erkeklerin seni böyle görmesini mi istiyorsun?” dedi. 12 yaşındaki bir çocuğa bu söylenir mi? Ki o günden sonra bir daha elbise giyemedim.
Sözü çok fazla uzatmadan devam edeyim; bu psikolojik baskılar, evimizdeki dini ortam ve her hareketimin takip edilmesi durumu birkaç yıl daha sürdü. Sonunda ben de bu baskılara dayanamayıp benden istedikleri gibi kapandım. Kapandığımda bu baskılardan kurtulurum ve beni kabullenirler diye düşünmüştüm ama tam tersi oldu, artık kapalı bir kızdım ve ona göre davranmalıydım. Mesela bir keresinde arkadaşlarımla saklambaç oynadıktan sonra eve geldiğimde annem bana telefonu uzattı ve “Öğretmenin seninle konuşmak istiyor” dedi. Kadın bana “Sen artık kapalı bir kızsın, sorumluluğunu taşıman lazım, o ne öyle saklambaç oynamalar falan? Sesiniz evime kadar geliyordu” dedi. Beni kabullenmesini istediğim için ne itiraz edebiliyor ne de tepki gösterebiliyordum, ne derse onu yapıyordum. Bir daha saklambaç oynamadık arkadaşlarımla. Üstüne üstlük okulda da başörtümle ilgili çok fazla zorbalığa uğruyordum. Eve geliyordum, annem kıyafetime karışıyordu ve “Sen kapalısın, dar giyemezsin” diyordu. Evde ayrı baskıya uğruyordum, Kur’an kursunda ayrı baskıya uğruyordum. Bu durum 4 yıl sürdü ve sonunda dayanamayıp açıldım. Açılma sürecim de çok sancılıydı ama atlattım, artık insanlar bana karışmıyor eskisi gibi. Çok da rahatım ama bu yılların etkisinden kurtulamıyorum, defalarca psikolojik destek aldım, hiçbir işe yaramadı. Ne yapacağımı bilmiyorum, çok yoruldum artık. Bir din bu kadar acımasız olmamalı…
(Görsel: Hollis Sigler)
“Evde ayrı baskıya uğruyordum, Kur’an kursunda ayrı baskıya uğruyordum.” için 2 yanıt
https://bpakman.wordpress.com/inanc-dunyasi/dininanc/islam-dini-sorular-yanitlar/ziynet/ Ben de senin gibi düşünüyordum Allah acımasız değil, kadınları baskı altında tumak isteyen emevi islam kültürü acımasız. bu yazıyı okumanı isterim benim birşeyleri sorgulamamı sağlamıştı. kendine iyi bak <3
Arkadaşlar kendinize güvenin, inançlarınızı her zaman sorgulayın. Başörtüsü tabi ki bu kadar önemli bir konu değil, o kadar emir yanında. Ama bizi getirdiği noktaya bakın. Kuran temelli bir inancınız varsa şunu söyleyeyim, kuranda başınızı örtün vurgusu yoktur. Nur31 de başörtünüzle göğsünüzü örtün vurgusu vardır. Bu ayet cariyelere hitap ediyor. Zavallı kadınlar üstleri başları açık geziyorlar, islamla tanışmışlad. Allah onlara saygınlık kazandırmak istiyor. O başınızdaki örtüyle göğsünüzü öetün diyor. Bir düşünün, göğsü açık olan kadının başında örtü var. Buradan bile anlamamız lazım ki saç örtmenin edeple, tahrikle bir ilgisi yok. Öyle olsa, edepli olma derdinde olsa bu kadınlar, başlarını değil, dah önemli olan göğüslerini örterlerdi. Ve bu ayete gerek kalmazdı. Ne olur, kuran, peygamberin hayatı ve islam tarihini okuyun. Gerçek islamı tanırsanız ikna olursunuz, inanırsınız anlamında demiyorum. Ben şahsen artık bu hak din mevzusuna inanmıyorum. Ama bunları okumak, müslümanların bakış açısını anlamamıza yardıme eder. Siz de inanıyorsanız, neye inandığınızı görmüş olursunuz. Ben başımı açmayı bırakın, dinini bıraktım, kaç yaşından sonra. Dünyam yıkıldı üstüme, yenisi kuruldu. İnsanca yaşamak cesaret istiyor. Kendinizi yetiştirin, mutlaka okuyun, işiniz olsun, ve hayatınızı, düşünerek inşa edin. İçinize sinmeyen şeyleri, sırf insanlara hoş görünmek için yapmayın. Dinsizlere de hoş görünmek zorunda değilsiniz tabi ki. Öyle de bir moda var şimdi. Kendiniz için inanın, amel edin. Ama yılladca tesettürü araştırmış, 22 yıl başını örtmüş biri olarak söylüyorum, kuranda başörtme şartı yok. Sonradan hadislerle ekleniyor. Youtube de Erhan Aktaş hocanın başörtüsü videosunu öneririm ben de. Kimse cesaretle bu gerçeği söyleyemiyor malesef. Konu politik de çünkü. Başörtüsü tuttuğunuz takımı gösteriyor. İslamoğulları, Mehmet Okuyanlsr, Bayındırlar bile bu apaçık ayeti görmek istemez. Korkarlar. Kadın açılırsa ne olur, elimizin altından kontrolümüzden çıkar derler. Ben yıllarca örtüyü savundum. Tüm argümanları biliyorum malesef. Örtü size bir kimlik verir ve sınra ona uymanız beklenir, bu kalıba girmek siterseniz örtünün. Ama benim kendi fikirlerim var, her zaman islama, mslüman kadında olması beklenen forma uymayscağım diyorsanız sizi zor günler bekliyor. Ya örtünüzle bildiğiniz gibi yaşarsınız, her gün insanlarla çatışırsınız, ya da dışarı yansıtmazsınız, rol yaparsınız, yıllar sonra ruh hastası olursunuz. Örtünmek istiyorsanız, içinize siniyorsa, bu kimliği gururla taşırkm diyorsanız örtünün. Ama istemiyorsanız gücünüzü toplayın, çıkarın. Zamanla her şey düzeliyor hiç merak etmeyin.