Ben size “Başörtüsü takmak istemiyorum” dedim; “Allah’ı sevmiyorum, dinden çıktım, şuna buna inanmıyorum” demedim.

Sevgili anneme ve babama…

Bu, size konu ile ilgili yazacağım son mektup. Size sürekli bir şeyler yazarak veya konuşarak kendimi ifade etmeye çalıştım ama bir sonuca varamadık. Bu nedenle bunun son olmasını istiyorum. Bu yüzden beni yargılamadan, küçümsemeden, tüm önyargılarınızdan arınmış şekilde empati kurarak okumanızı istiyorum. Anne, lütfen bir kez olsun sinirlenme ve bunu, beni anlamaya çalışarak oku.

Hiçbir zaman hayalini kurduğunuz evlat olamadım belki de sizin için. Biliyorum, çoğu şeyde eksikliklerim vardı ve bunu hep hissettim. Belki bundan sonra hatta bu verdiğim karar yüzünden bile hayatınız boyunca benden utanacaksınız ya da daha az sevgi göstereceksiniz, bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki ben kötü biri değilim. Hırsızlık yapmadım ben, başınızı öne eğdirecek, sizi utandıracak hiçbir davranışta da bulunmadım. İstemediğiniz hiçbir şeyi sizden gizli olarak yapmadım, birine iftira atmadım. Kimsenin namusuyla işim olmadı. Bunları biliyorsunuz zaten ama belki başımı açarsam bunların gerçekleşme potansiyelinin yüksek olacağını düşünüyorsunuz ama ben yine aynı kişiyim.

Saçımın gözükmesi beni ahlaksız ya da orospu yapmayacak. Sürekli diyorsun ya baba, “Kimin dikkatini çekmeye çalışıyorsun, kime güzel gözükmeye çalışıyorsun?” diye; inan bana, eğer bahsettiğin şey erkeklerse hiçbiri ilgi alanımda bile değil. Hiçbir zaman o meselelerle ilgilenen biri olmadım. Bu konunun güzellikle bir ilgisi yok.

Daha 10 yaşımdaydım bu sorumluluğu üzerime yüklediğimde. Etraftan özenmiştim ya da çevremdeki kadınların kapalı olması nedeniyle kendimi topluma kabul ettirmek istemiştim. Bunu yaptığımda o kadar masumdum ki anneme şey dediğimi hatırlıyorum, “1 hafta açık gezeceğim, sonra kapanacağım”. Gerçekten kapanmak isteyen biri 1 hafta sonrasına mı ertelerdi bunu, annemle şal almaya bile açık gitmiştim. Her şeyden o kadar habersizdim ki oyun gibiydi benim için. Büyüdükçe fark ettim istemediğimi. Yanlış anladınız hep, ben size “Başörtüsü takmak istemiyorum” dedim; “Allah’ı sevmiyorum, dinden çıktım, şuna buna inanmıyorum” demedim. Size göre öyle olmasa da ne Allah’a karşı olan inancımda azalma oldu ne de dine olan inancımda. Siz bana sanki şeytana tapıyormuşum gibi muamele yaptınız…

Belki el alemden çekiniyorsunuz ama ben bile bu halimle el alemin dediklerini göze alabiliyorken ve umursamıyorken; eğer siz, birinin benim hakkımda size söyleyeceği negatif şeylerden dolayı açılmamı istemiyorsanız size kırılırım anne ve baba… Özür dilerim ama bir tane hayatım var ve bu hayatı başka insanların isteklerine göre yaşayamam. Herkes konuşuyor zaten, ağzı olan herkes eleştiriyor. Ben yaşamım boyunca sürekli birileri tarafından eleştirileceğim, gerek bu konuda gerek başka konularda. Ancak siz arkamda durursanız tüm bunlara kulak asmayabilirim. Ama sizler de onlar gibi olunca ben yaşamaktan korkuyorum. Böyle oldukça, zorla yaptıkça daha çok bağımı kesiyorum her şeyden.

“Zorlarsam, beklersem, zorla namaz kıldırırsam, zorla şunu yaparsam düzelir belki bu kız” diyorsunuz ama bu yaptıklarınızın bende bıraktığı etki manevi yönümü azaltıyor. Anne, beni daha inançlı biri yapmaya çalışırken daha çok inançsız biri haline getiriyorsun. Baba, sesini yükseltip beni dinle ilgili herhangi bir şeye zorladığında sesinden korkup yapıyorum. Ben dinimi korkarak yaşamak istemiyorum, ibadetlerimi Allah’ı sevdiğim için yapmak istiyorum. Yanlış bir şey yapmadığım halde yanıma geldiğinde durup dururken korkuyorum baba. İçimden gün içinde neler yaptığımı düşünüyorum, yanlış bir şey var mı diye. Her dakika bunu düşünmekten yaşayamaz oldum. Sen, dediğin şeyleri 2 gün sonra unuttuğumu düşünüyorsun ama ben bir köşede oturup seni kendi kendime içimde affediyorum sürekli.

Sen anne, yaptığım her şeyde eleştirecek bir nokta bulursun. Seni memnun etmek için kendime kurduğum baskı yüzünden hareket edemiyorum ama benim yanlış yapıp ders almam gerekiyor, sizinse arkamda durmanız gerekiyor. Ben yanlış yaparım korkusuyla hiçbir şey yapmaya cesaret edemiyorum. Anne, ya da sen kendini sorgulayacaksın, “Ben nerede hata yaptım, ne yaptım da bu kız böyle biri oldu?” diye. Utanacaksın benden, yanına yakıştıramayacaksın, “Benim gibi birinin nasıl böyle bir kızı olur?” diyeceksin, doğmamış olmamı hatta belki ölmemi dileyeceksin. Bana bunca zaman verdiğin dini eğitimin ve uğraşın boşa gideceğini düşüneceksin belki ama ben hayatıma hep sizin tarafınızdan kontrol edilen bir kukla olarak mı devam edeceğim? Anne, ben senin bir uzantın değilim. “Doğru olan ve olması gereken bu, bunu yapmak zorundasın” diyerek beni en fazla ne kadar zorlayacaksın? Bu benim, ne olur senden farklıyım diye bana kötü şeyler yapıyormuşum gibi bakma ve daha az annemmişsin gibi davranma.

Bana güvenmeniz gerekiyor. Hayatta kalmam için ya da kendimi bir birey gibi hissedebilmem için bana güvenip seçimlerimde destek olmanız gerekiyor, herkesin kendine ait bir iradesi var. Herkesin bir seçim şansı ve seçim hakkı var. Seçtiğim yol, sizin için sonu bataklık veya yanlış bir yol gibi gözükse de bırakın yapayım, hayat bu. Yaptıklarımızdan pişman da olacağız, ders de çıkaracağız. Benim ‘Yaşıyorum’ diyebilmem için kendi seçimlerimi yapabilmem gerekiyor. Sizin ya da bir başkasının seçimlerine göre yaşarsam ya da düşüncelerinize göre hareket edersem robottan bir farkım kalmaz.

Ben senin zorunla bilinçsizce taktığım örtüyle kendimi birey olarak hissetmiyorum ve istemeden takmak o kadar anlamsız geliyor ki… Allah beni görmüyor mu? Kimi kandırıyorum ben? Kendi kendimizi kandırıyoruz, Allah her şeyi görüyor. Ben neden buna katlanmak zorundayım sizce? Bedenimden, kendi hayatımdan sorumlu olan kişi sadece benken neden benim haricimde herkesin üzerimde söz hakkı oluyor? Neden bir başkasının isteklerine göre devam ediyorum? Neden kendi hayatımı kendi istediğim şekilde yaşayabilmek için mücadele etmek zorunda bırakılıyorum?

Siz benim için elinizden gelen her şeyi yaptınız, yapmaya da devam ediyorsunuz. Bunun karşılığını istediğiniz gibi biri olarak veremediğim için özür dilerim. Hiçbir şey karşılayamaz yaptıklarınızı, biliyorum. Kuru kuru ve klasik olsun diye demiyorum; sizi gerçekten çok seviyorum ama ne olur bana, “Biz ölünce ya da ileride ne yaparsan yap” demeyin, bu çok bencilce. Daha çok yıpranıyorum, çocukluğumu geri verin bana…

Beni tanıyorsunuz; mantıksız, saçma sapan şeyler yapacak biri değilim, aynı kişi olmaya devam edeceğim. Hatta belki daha da inançlı olacağım, inanç başörtüsü ile ölçülmüyor. Sizden isteğim, beni kestirip atmayın ve önümdeki engel olmayın. ‘Üniversitede özgür olacağım, o zamanı bekliyorum’ demek istemiyorum ben. Ailemin yanında, sizinle özgür olmak istiyorum. Çok kızacaksınız; ‘Özgürlük dediğin bu mu!’ diye ama özgürlüğün tanımı herkese göre farklıdır. Benim için özgürlük, kendi hayatım ile ilgili kontrolün tamamen bende olması. Eğitimimle tehdit etmeyin beni, istediğiniz başarıyı gösteren bir öğrenci olamadım ama elimden gelen her şeyi fazlasıyla yapıyorum. Elimde olan tek şey geleceğim ve bunu elimden almayın. Eğitimimin benim için ne kadar önemli olduğunun farkındayım.

Artık yaşamak istediğim hayat ve yaşadığım hayat arasında kalmak istemiyorum, beni de birey olarak kabul edin. Ben kendimi hazır hissediyorum ve bunu yapacağım. Size son kez içimde kalan şeyleri söylemek istedim. Bu, sizin sözünüzü dinlememek gibi olacak; evet ama özür dilerim, ben artık kendi hayatım için çabalamak istiyorum.

Mektubum buraya kadardı, okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Artık beklemek de istemiyorum, bekledikçe her şey daha kötü oluyor. Bu zamanlarım bir daha asla geri gelmeyecek. İleride dönüp baktığımda yerinde duramayan, istediği hayatı yaşamış bir kız görmek istiyorum. Hayattan bağını koparmış, insanların seçimleriyle yaşamış, kendi halinde, suskun bir kız görmek istemiyorum. Kendinize çok iyi bakın, sizi çok seviyorum.

(Görsel: Carla Bedini)

“Ben size “Başörtüsü takmak istemiyorum” dedim; “Allah’ı sevmiyorum, dinden çıktım, şuna buna inanmıyorum” demedim.” için 2 yanıt

  1. O kadar güzel yazmışsın ki ve yazdıklarının hepsi ama hepsi o kadar ben ki her cümlende içimden bir şeyler koptu ve ağladım daha dün annemle tartıştım bu konuda babama söylersem babamın beni okuldan alacağını ve bunun da arkasında duracağını söyledi o an işte kimsesiz hissettim hiçbir desteğim yoktu eğitimimle tehdit etmeyin dedin ya işte benim en korktuğum o, ama sanırım benim ailem bu konuda ciddi ve geleceğim elimden alınarak bir yatılı kursa bile gönderilebilirim. O yüzden ben pes ettim hayalet olarak yaşamaya devam edeceğim en azından bir kaç yıl dayanmam lazım ama umarım senin istediğin olur…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir