Merhaba, düşüncelerimi ifade edebileceğimi ve yargılanmayacağımı düşündüğüm için bu siteye yazmaya karar verdim. Ben 1 ay sonra 16 yaşına gireceğim, hâlâ gencim ve bu nedenle hayatımı değiştirme şansım olmasını ümit ediyorum. Ortaokulu İmam Hatip’te okudum. 7. sınıfta regl oldum. O zamanlar çevremdeki insanlardan “Ne zaman kapanacaksın” sorularını duymaya başladım. Anne tarafım özellikle muhafazakardı, tüm kuzenlerim kapalıydı. Ailem bana “Kapanacaksın, kapanmak zorundasın” demedi ama kapanmazsam günah kazanacağımı ve böyle olması gerektiğini çocukluktan itibaren sürekli aşıladı. Zaten İmam Hatip’te okuduğum için dünyaya tek bir bakış açısından bakıyordum. İslam harici bir düşüncenin varlığından habersizdim.
Ortaokul bitti. Bir kuzenimin kapanınca bir sürü yeni kıyafet alabileceğimden bahsettiğini hatırlıyorum. Çocuksunuz ya hani, bu cümlelere kanıyorsunuz, aldığınız kıyafetlerin sizi kafese koyacağından habersizsiniz. Sonraki günlerde de babam ilk kez kapanmam için beni teşvik etti. Ve ben kapanmaya karar verdim. Neden yaptım bu hatayı? Düşünüyorum. Annem benimle gurur duysun istedim, çevremdekilerin ‘Ne zaman kapanacaksın?’ soruları bitsin, beni takdir etsinler istedim. Evet, bunlar oldu. Kapandıktan sonra en fazla 1 hafta süren bir dönemdi. Sonra ne oluyor, biliyorsunuzdur. O kıyafetlerin, o başörtüsünün içine tek başınıza sıkışıp kalıyorsunuz. Artık çevrenizde sırf kapandınız diye sizi öven kişiler ya da sizinle gurur duyan bir anneniz yok. Çünkü zaten sizin yapmanız gereken, doğru olan şey buydu; artık açılamayacağınız için eylemi gerçekleştirmeniz ile teşvikler bitti. Komik, değil mi?
Yaz tatilinde o kadar zorlanmadım fakat liseye geçtiğimde bu kâbusun yeni başladığını fark etmiştim. İmam Hatip’te bana gösterilen dünya değişmişti. Dar kot pantolon giydiğimde aldığım ayıplayıcı bakışlar vardı; lisede herkes benim ortaokulda giymeye çalıştığım, sevdiğim pantolonları giyiyordu. Ben ise… Kapalı olduğum için beni dışlayan insanlar oldu. Bu benim durumumu daha da kötüleştirdi, ne yapsam toplum beni yargılıyordu. Fakat annem benimle gurur duysun diye istemeden taktığım örtü yüzünden dışlanmak çok zoruma gitti. Eve geliyordum, ağlıyordum. Artık rüzgâr estiğinde saçlarımı hissetmiyordum. Güneş vurduğunda boynuma dolanan o bez beni boğuyordu.
Bir süre sonra 9. sınıfın ilk döneminde aileme artık açılmak istediğimi söyledim. Ağladım fakat umursamadılar. Beni zorla kapatmadıklarını, kendi isteğimle kapandığımı ve açılamayacağımı söylediler. Dayanamadığım 2. noktada yine onlara söyledim, yine aynı tepkileri aldım. Annem eski zamanlarda okula alınmayan başörtülü kadınları örnek gösterip “Bak, onlar okula bile giremiyordu, sen bu kadar rahatken nasıl açılmak istersin?” gibi sözler söyledi. Ve ben vazgeçtim. Ne kadar konuşursam konuşayım beni anlamayacaklardı, izin de vermeyeceklerdi. Heveslik ve çevre sonucu yaptığım hatanın bedelini tüm hayatım boyunca ödemek zorunda mıydım?
10. sınıfın bitmesine birkaç ay kaldı. Bugün çok düşündüm; tanrının varlığını, İslam dininin uydurma olup olmadığını… Ve bir karar verdim. Canıma kıyıp kurtulmak gibi basit bir seçim yapmayacağım. Ne kadar zor olursa olsun ben yaşayacağım. Ben nefes alacağım. Nefes almamı engelleyen örtüden bir gün kurtulacağım. Şimdilerde hukuk fakültesi kazanmak istiyorum, sınava 2 yılım kaldı. Umarım kazanabilirim. Çok düşünüyorum; üniversite okurken mi açılmalıyım yoksa üniversiteyi bitirdikten ve para kazanmaya başladıktan sonra mı? Fakat geciktirmek istemiyorum. 2. ihtimal olursa bu, 8 sene daha buna katlanmak zorunda olduğum anlamına gelir. Bunu yapabileceğimi düşünmüyorum. Ailem her ne kadar başörtü konusunda baskı yapsa da eğitimimi çok önemsiyor. Özellikle babamın sınavı kazanmam için elinden gelen maddi yardımı yapacağına eminim fakat eğer üniversiteyi kazandığımda açılırsam bana para göndermekten vazgeçer mi sizce? Bu tarz çekincelerim var. Yine de üniversiteyi kazanınca artık kendim gibi olmak, kendim gibi yaşamak, aynaya baktığımda o özgüvensiz kızı değil de güzel görünen ve düşünceleriyle çelişmeyen kızı görmek istiyorum. Bu siteyi açtığınız için teşekkür ederim. İçime atmaktan, insanlara karşı rol yapmaktan, farklı bir kişi gibi davranmaktan yoruldum. Biraz uzun oldu ama belki birkaç insan bunu okur ve samimi olarak yazdığım cümleleri eleştirmeden empati kurmaya çalışır ya da belki benimle benzer hayatları yaşayan kişilere moral olur. İyi günler…
(Görsel: Dod Procter)