Siz koruma adı altında yaptıklarınızla beni değil, koca bir nefret duygusunu yetiştirdiniz.

Anne, baba… Bu size yazdığım ilk mektup. Biliyorum, hiçbir zaman okumayacaksınız bu satırları. Yine size dökemediğim içimi yazıyorum.

Yüzüme bakarken gülseniz de o çatık kaşlar orada, biliyor musunuz? Ben hep görüyorum onları. “Biz senin iyiliğini istiyoruz” derken aslında ne kadar yalancı olduğunuzun da farkındayım. Siz benim iyiliğimi istiyor olsaydınız ben gecenin 5’inde ağlayarak bunları yazıyor olmazdım.

Sen, anne. Çok iyi bir Müslümansın, değil mi? Senin o sürekli övdüğün dininden nefret ediyorum. Saçlarım hakkında bana söz hakkı verilmeyen, dışarı çıkmama bile doğru dürüst izin verilmeyen bu evden de nefret ediyorum. Bunlara sebep olan herkesten, her şeyden nedret ediyorum. Siz koruma adı altında yaptıklarınızla beni değil, koca bir nefret duygusunu yetiştirdiniz. Soruyorum size, inanmadığın bir dinin temsili olmak kulağa mantıklı geliyor mu? Evet, gelmiyor. Başımdaki bu bez parçasıyla fikirlerimi saklamak zorundayken bir yandan da bak; ben bu değilim, bunlar benim düşüncelerim değil, diye haykırmak geliyor içimden. Susuyorum sonra. Yine susuyorum.

Peki ya sen baba, hiç mi acımıyor için? Neden sen içki içerken, karını aldatırken sorun yok da ben saçlarımı açmak istediğimde bu günah oluyor? Kendinizle o kadar çelişiyorsunuz ki size sadece acıyorum.

Ben sizin yanımda olmanızı istedim. Evden uzaklaşınca değişmek istemedim ama buna sebep olan yine sizsiniz. Bu kadar zor mu gerçekten dünyaya getirdiğiniz insanın yanında durmak? Başkalarının ne dediğini umursamak yerine keşke bir kez olsun bana ne hissettiğimi sorsaydınız. Belki yargılamak yerine anlamaya çalışsanız daha kolay olurdu her şey.

Elimde kalan tek şeyi, okulumu da engelleyebileceğinizi söylediniz bugün. Seneye üniversiteye gideceğim. Bunu siz isteseniz de istemeseniz de yapacağım. Sizinle aynı şehirde yaşamak istemiyorum. Bu yaşlarımı sizin saçma sapan kısıtlamalarınızla, baskılarınızla geçirmeyeceğim. Bu yüzden kurtulmak için tek şansım okul. Bunu da elimden alamayacaksınız.

Kendime söz veriyorum, içimdeki umutları öldürmenize izin vermeyeceğim. Siz ne yaparsanız yapın benim başım hep dik olacak. Pes etmeyeceğim. Herkese, her şeye, özellikle de size rağmen savaşacağım.

(Görsel: Neşe Erdok)

“Siz koruma adı altında yaptıklarınızla beni değil, koca bir nefret duygusunu yetiştirdiniz.” için 5 yanıt

  1. Merhaba. Ben senden küçüğüm. 13 yaşındayım. Senin yaşadığın her şeyi ben 5 yaşımdan beri yaşıyorum. Aileme karşı olan sevgimin nefrete dönüştüğünü farkettim. Ama ben de pes etmeyeceğim. Okuyacağım. Ve başaracağım. Biliyor musun? Ben babam beni okuldan alır diye ona açılmak istediğimi söyleyemiyorum. Pes etme. Başarıcaksın. Sen çok güçlüsün.

    • Seni okuldan alır diye korkma lütfen. Ben de zamanında korktum ve uzun bir süre bu şekilde devam ettim. Bilmiyordum ki eğitim hakkımı elimden alamayacaklarını. Lütfen böyle bir tehdit ya da bir durumla karşılaştığında polisi ve arayabileceğin her yeri ara ve anlat onlara her şeyi. Ne kadar zorladıklarını ve eğitim hakkını elinden alma noktalarına geldiklerini… Gerekirse seni ailenin yanında alırlar. Çok gençsin daha reşit olmayı geç liseli olacak yaşta bile değilsin. Daha çocuk yaştayken lütfen bunu yap. Elinde kişisel bir cep telefonun yoksa bile okulda arkadaş çevrenden, öğretmenlerinden ya da ulaşabileceğin her yerden ulaşmaya çalış. Ben bilmiyordum eğitim hakkımı ve üniversiteye kadar böyle yaşamak zorunda kaldım. Hele şu getirilen 4+4+4 sisteminden sonra annen baban bile alamaz okuldan. Kimsenin öyle bir hakkı yok.

    • Sizden biri lütfen bana ulaş ad_soyad_666
      Senin yaşlarındayım kendimi çok yalnız hissediyorum sana benzer şeyler yaşadım konuşacak birine ihtiyacım var tabii sende istersen
      Başka konuşmak isteyende ulaşabilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir