Canlarım, selamlar. Uzun süredir yazdıklarınızı okuyup hayata lanet ediyorum. Nasıl bu kadar şanssız doğabildik, bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var; o da bir gün tüm bu engelleri aşacağımız. Fakat çok çabalamamız, inat etmemiz ve özgürlüğümüz için bir şeylerden fedakârlık etmemiz lazım. Çünkü birisi bize durduk yere özgürlük bahşetmeyecek. Bizim çabalayıp kendi özgürlüğümüzü elimize almamız lazım. Emin olun, o zaman bütün yaşadıklarımıza ve çektiğimiz eziyetlere değecek.
Kendimden bahsetmem gerekirse birçoğunuzla aynı kaderi paylaşıyorum. 16 yaşında bir 9. sınıf öğrencisiyim. Bugünün tarihi 14.06.2021. Ortaokulu İmam Hatip’te okudum fakat sınıf öğretmenimiz ve Türkçe öğretmenimiz diğer hocalarımız gibi değildi, o yönden biraz şanslıyım. Sınıf öğretmenimiz hep bizim derdimizi dinler ve bizi cesaretlendirirdi. Örneğin, ben çok kambur dururdum ve o bunu fark etmiş. Bir gün sınıfta yeni büyümeye başlayan göğüslerimizden utanmamamız ve kambur durmamamız gerektiğinden bahsetmişti. Böyle mükemmel bir kadın işte, keşke annem olsaydı…
Her neyse, LGS’den düşük alınca mahalledeki İmam Hatip lisesine kaydoldum. Yaklaşık 1 sene istemeye istemeye devam ettim. Zaten derslerin çoğu online oldu. Ama ben İmam Hatip saçmalığından ve oradaki herkesin yobazlığından bunalıp bir Anadolu lisesine nakil aldırdım. Zaten anneme sürekli nakil aldıracağımı söylüyordum ama bir türlü nakil tutmuyordu çünkü Denizli’deki Anadolu liselerinin birçoğunda kontenjan yok. Nisan ayının başlarıydı, annemle temizlik yapıyorduk. Telefon çaldı, müdür yardımcısı arıyordu, nakil tuttuğunu söyledi. O kadar sevindim ki bütün temizliği hemen bitirdim.
Geçen hafta ilk kez okula gittim ve arkadaşlarımla tanıştım. İlk başta çok fazla açık insan görünce garibime gitmişti, açıkçası biraz da kıskanmıştım fakat hemen alıştım çünkü herkes çok cana yakındı. 2 gün içinde bir sürü arkadaşım oldu. İnanabiliyor musunuz, arkadaşlarım çomar değil! Bu okula geçtiğim zaman annem bir şey demedi fakat babam pek belli etmese de çok sinirlenmişti. “Erkeklerle aynı sınıfta okumak mı! Ne, nasıl olur!” gibi düşünüyor, beyni gelişmemiş bir antilop. Bak, şimdi erkeklerle aynı sınıfta okuyorum da ne oluyor, orospu mu oldum yani… Boş verin, böyle çomarlar laftan anlamaz, en iyisi kurtulmak. Ailemden kurtulma planım da şu; İzmir’de Ege Üniversitesi Psikoloji bölümünü kazanıp ilk sene bir KYK yurdunda kalmak ve o sene part-time çalışıp az da olsa para biriktirmek. Tabii bunları canımdan çok sevdiğim ve bana her zaman destek olan en yakın arkadaşım Aylin’le yapacağız. Merak etmeyin, onun ailesi benimki gibi değil; ona pek karışmazlar, ruh sağlığı da gayet iyi durumda. Sonrasında ev tutup bir şekilde geçinmeye çalışacağım, o zamana kadar pandemi de biter çünkü bu plana daha 3 sene var. Muhtemelen eve çıktıktan sonra aileme açıldığımı söylerim, şu an böyle planladım fakat duruma göre bakacağız.
Bu yazıda genel olarak iyi şeylerden bahsettim fakat ileride tekrar yazmayı düşünüyorum çünkü yaşadığım bir sürü kötü olay var. Maalesef her zaman pozitif olamıyorum. Ama kendime güveniyorum, kader bana karşı olsa da bir gün buraya başarı hikayemi yazacağım. Sen de öyle. Başaracaksın. Asla geç değil. Özgürlüğüne kavuştuğunda hayattan öyle çok zevk alacaksın ki yaralarını çoktan unutacaksın. Seni seviyorum. Güçlü kal.
(Görsel: Hope Gangloff)