Ailemle verdiğim mücadeleyi kazandım ama içimde verdiğim mücadeleler hâlâ devam ediyor.

*Bu yazıdaki 34 mektup, aynı kişi tarafından farklı tarihlerde Yalnız Yürümeyeceksin’e gönderilmiştir.

18 Mayıs 2021

Bu yazıyı yazarken önüme çok engel çıktı. Kaç defa yazım yarıda kaldı. Eğer bu sefer de yazamazsam gerçekten üzüleceğim. Öncelikle burada bizlerle yaşadıklarını paylaşan arkadaşlarımı gerçekten tebrik etmek istiyorum. Hepinizin yazılarını tek tek okuyorum. Çok güçlü insanlarsınız. Yalnız olmadığımı bilmek biraz da olsa iyi hissettiriyor. Umarım en kısa zamanda başarırsınız. Sizleri çok seviyorum, sevgiyle kalın.

10-11 yaşlarında erkeklerin kadınlardan daha üstün olduğunu düşünen bağnaz ve dindar ailem tarafından kapatılmıştım. Daha başörtü nedir, niçin takılır bilmeden örtüyü başımda bulmuştum. Bununla beraber ferace de giyinmeye başlamıştım. Kapanmadan önce de sadece başım açıktı. Uzun eteklerden başka hiçbir şey giyemezdim. Birkaç ay sonra regl olmam da bunun üzerine tuz biber olmuştu. Direkt olarak İmam Hatip ortaokuluna gönderildim. Tabii yine İmam Hatip nedir, nasıl bir eğitim verir; onu da bilmiyorum. Annemin benim için en iyisini seçeceğini düşündüğüm için bir şey söylemedim.

Zamanla okula alışmaya başlamıştım. Siyer, Arapça, Kur’an dersleri benim için zor olmuyordu. Zaten başarılı bir öğrenciydim. Sonradan İmam Hatip’e gönderilme sebebimin orada erkeklerin olmayışı olduğunu öğrendim. Açıkçası şaşırmamıştım. Tam babama göre bir davranıştı. Okulda arkadaşlarımla bahçeye oyun oynamaya çıktığımızda hep bir bankta oturup onları izlerdim. Neden mi? Çünkü o başörtü ve o feraceyle koşmak için benim için bir işkenceydi. Her defasında terler içinde kalıyor ve koşamıyordum. Bu yüzden arkadaşlarıma çok özenirdim. Ben hep siyahlar ve kalın örtüler altındayım, onlar ise kısa kollu ve diz boyu etekleriyle rahattı. Acaba yazın kısa kollu giymek nasıl bir histir veya saçlarımızda rüzgârı hissetmek nasıl bir duygudur, derdim kendi kendime. Bu en basit duyguyu bile tadamamış biriyim.

Yavaş yavaş büyümeye başlamıştım. Babama neden kapandığımı sormuştum. O ise kafamı kapatmazsam cehennemde azap göreceğimi söylemişti. Evet, dinim hakkımda bana öğretilen ilk şey kafamı kapatmazsam ateşler içinde yanacağım olmuştu. Babam sürekli açık insanları bana karşı kötülerdi ve bundan dolayı açık insanlar gözümde şeytandan başka bir şey değildi. Allah’ın sevmediği kulları olduklarını, ateş içinde yanacaklarını beynime sürekli olarak kazıdı. Çok korkmuştum; hem yanmak hem de babamı üzmek istemiyordum. Her ezan okunduğunda başıma dikilip namaz kılmamı söylerdi. Fakat bu benim için sorun olmazdı, namaz kılmayı severdim, ta ki namaz kılmazsam beni evlatlıktan reddedeceğini, şeytana dönüşeceğimi söyleyene kadar.

Son sene, yani 8. sınıfta, dershaneye başladım. Kapalı olduğum için sürekli dışlandım. Hiç arkadaşım olmadı. Her gün eve ağlayarak dönüyordum ama aileme belli etmiyordum. Onların da üzülmesini istemiyordum. Dershaneye gider ve hep en arka sırada otururdum, herkes teneffüse çıkarken ben tek kalırdım. Sınıftaki herkes bana sanki öcüymüşüm gibi bakardı. Kıyafetlerimle ve başörtümle dalga geçerlerdi ama hiç sesimi çıkaramazdım. Her gün hıçkıra hıçkıra ağlayarak eve giderdim. Her sabah kalktığımda o lanet yere gitmemek için bahaneler üretirdim ama annem gönderirdi. 1 sene dışlanarak oraya devam ettim.

Liseye geçtim ve tabii ki yine İmam Hatip’e gönderildim. Peki ama neden mi? Erkekler yoktu da ondan. Oysa puanım çok güzel Anadolu liselerine yetiyordu. Hem ilahiyat okumamı istedikleri için hem de orada erkekler olmadığı için tekrar İmam Hatip’e gönderilmiştim. Yine sesimi çıkarmamıştım. Çünkü babamın mutlu olması benim için her şeyden önemliydi. Yeter ki babam mutlu olsun da her şeye razıyım, derdim. Ta ki 10. sınıfa kadar.

Neden kapalıydım? Neden insanların mutluluğunu önemseyip kendimi hiçe sayıyordum? Benim duygularımın hiç mi önemi yoktu? İslam gerçekten doğru din miydi, yoksa cahil bir toplumda büyüdüğüm ve inanmak zorunda hissettiğim için mi bu haldeydim? İslam dini kadınlara gerçekten değer veriyor muydu? Neden bir dine inanmak zorundaydım? Bu ibadetlerimin hepsi boşuna mıydı, palavralar üzerine yaşayıp vakit mi kaybediyordum? Bunun gibi birçok soruyla boğuşmaya başlamıştım. Her şey boş geliyordu. Neredeyse dinden çıkmış gibiydim. Her gün araştırmalar yapıp doğruyu bulmaya çalışıyordum. Neredeyse delirmek üzereydim. Psikolojim allak bullak olmuştu. Çevremdeki insanlar bir psikoloğa görünmemi söylüyorlardı. Bitik bir haldeydim. Ne aklımdaki sorulara cevap bulabiliyordum ne de kapalı olduğum için dışarı çıkıyordum. Kapalı olduğum için dışarı çıkmak istemiyordum, eve kapanmıştım. Yasak olmayan günlerde bile evdeydim.

Sorulara biraz ara verip kafamı dinlendirmek istedim. Bir süre sadece kendime zaman ayırmak istiyordum. Açılmak istediğimi babama söylemek istediğimde dayak yedim, üstüne üstlük birçok hakaret. “Sen nasıl bir fahişesin, ben senin gibi bir çocuk istememiştim. Açılacağına geber, daha iyi” tarzında birçok hakaret içeren cümle… Bu lafları duyacağıma daha fazla dayak yemeyi tercih ederdim, yemin ederim.

Böyle birkaç ay geçti, her gün aynı konuyu babama açıp izah etmeye çalışıyordum. Allah için olmadığını, onlar için kapandığımı dile getirmeye çalışıyordum. Onlar böyle baskı yaptıkça dinden soğuduğumu söylüyordum. Bir veya birkaç ay daha geçti ve hıçkıra hıçkıra ağlayarak babama içimi döktüm. “Bir kere olsun benim açımdan bak, halimi gör” dedim. Babamın gözleri doldu ve aynen şunu söyledi: “Şeytan kaplamış seni, ben böyle bir çocuk istemiyordum, seninle aynı mezara girmeyeceğim, ne yaparsan yap”. İlk defa babamı bu kadar yıkılmış görüyordum. Çünkü babam için din demek hayat demekti. Din her şeydi. Ona göre açılarak dinden çıkmış olmuyordum ama günah işlemiş oluyordum ve ona göre bu ölümden daha beterdi. Aramız çok açıldı.

Şu an ne yapacağımı bilmiyorum. 6 yıldır kapalıyım ama önümdeki en büyük engel babam kalktı. Onu bu halde görmek istemezdim ama her gün odama kapanıp hıçkıra hıçkıra ağlayıp kafamdaki örtüyle mücadele etmek çok daha zordu. Artık ağlaya ağlaya başörtülerimi makasla kesiyordum, o denli bir yorgunluk. Uzun zamandır kapalı olduğum için çok kararsızım. Ne yapmam gerekiyor, bilmiyorum. Çok mücadele verdim, bu yazıda yazmadığım birçok şey var. Uzun bir yazı olduğu için kestiğim yerler oldu. Kapanmanın mantığını anlayamıyorum ama bu kadar ilahiyatçının, alimin de bu örtüyü boşuna savunacaklarını düşünmüyorum. Kafam allak bullak. Her gün deli gibi ayet araştırmaktan, aynı videoları izlemekten bıktım. Neredeyse 2 yıldır açılmak istiyorum. Ne bu örtüyle yapabiliyorum ne de içimdeki bu vicdan azabıyla… Hep örnek alınan bir abla modeli oldum. Eğer açılırsam bayağı tepki göreceğim; ben bunları içime atabilirim ama aileme de laf gelecek hem de çok fazla laf gelecek. Çünkü babam ailenin en saygın insanı. Bizim için çok emek verdi, gerçekten çok zorlu şartlardan geçtik. Asla hakkını ödeyemem.

Bitkinim. Düşünmekten çok yoruldum. Düşüncelerim bir intihar topu olmaya başladı.

19 Mayıs 2021

Sırf kız çocuğu olduğum için hor görülmekten, değersiz görülmekten çok yoruldum. Eğer bir şansım olsaydı kız olmak yerine ölmeyi tercih ederdim, yemin ederim. Daha ne kadar hıçkıra hıçkıra ağlayacağım?

Abim veya erkek kardeşim en ufak bir gözyaşı dökse dünyayı yerinden oynatırlar. Ben hıçkıra hıçkıra, içim parçalana kadar ağladığım halde önemsemiyorlar. Çünkü ben bir kızım. Anne, hiç mi için sızlamıyor? Gerçekten merak ediyorum, hiç mi üzülmüyorsun? Hadi babamı ya da diğerlerini geçtim. Senin can parçan, kızınım ya; gerçekten bu kadar mı değersizim? Bu zamana kadar başınızı öne eğecek, sizi utandıracak hiçbir şey yapmadım. Sizi her gün para için sıkıştırmadım, tek kuruş dahi istemedim. Diğer arkadaşlarım gibi her gün dışarıda da değildim. Zorla başörtü taktırdınız, yine ses çıkarmadım. Bu da yetmedi, evde bile kapalı gezdirdiniz. Her zaman size uygun bir evlât olmak için çabaladım.

Yeri geldi, insanların içinde küçümseyip aşağıladınız. Ağzımdan kan gelene, kadar her yerim mosmor olana kadar dövdünüz. Peki ya neden? Yemekleri karıştırdığım için. Ama biliyor musun baba, senden ‘fahişe, orospu, namussuz’ laflarını duyacağıma daha fazla dayak yemeyi tercih ederdim. Böyle cahil, anlayışsız, şiddet delisi bir aileyle yaşamaktan çok yoruldum. Yemin ederim ki dayanacak gücüm kalmadı. Yorgunum. Ölmek istemiyorum ama nefes almayı, bankta oturup gökyüzünü izlemeyi, çimenlerde uzanmayı, ağaçları ve çiçekleri izlemeyi çok seviyorum.

En çok zoruma giden şey ise bunca şey olurken annemin hiçbir şey yapmayıp arkadaşlarıyla, ailesiyle gülüp kahkaha atması. Gerçekten senden nefret ediyorum.

19 Mayıs 2021

Saçlarınızı salmış şekilde dışarı çıkmak nasıl bir duygu? Veya üstünüze uzun bir örtü almadan dışarı çıkmak… 10 yaşında baskı üzerine kapandığım için pek bilmiyorum. Beni böyle en basit duygulardan dahi mahrum bıraktığın için senden nefret ediyorum baba. Ve anne, hiçbir zaman arkamda durmadığın için, senden yalvara yalvara destek beklediğim halde gülmeye devam ettiğin için senden de nefret ediyorum. Gerçekten merak ediyorum; yemin ederim, her şeyi bir kenara bırakıyorum. Peki ya anne, senin nasıl vicdanın sızlamıyor? Gözlerinin önünde her geçen gün daha çok yok oluyorum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum ve sen arkadaşlarınla gülüp eğleniyorsun. Bu gözyaşlarım canını hiç mi acıtmıyor? Bu acılarımı anlamanız için intihar mı etmem gerek? 6 yıldır sırf birinizin huzuru bozulmasın diye ses çıkarmıyorum. Sesimi çıkarmadığım için de hep uslu ve iyi çocuktum. Şimdi son 1 yıldır açılmak istediğimi söylediğim için fahişe mi oldum?

Laf anlatmaktan çok yoruldum. Bugün başımı açıp kapının merdivenlerinde oturdum, belki olur da azıcık bile olsa o duyguyu hissederim diye. Defalarca ayağım ileri gitti, denemek istedim, ben de diğer yaşıtlarım gibi saçlarımı savura savura dışarı çıkmak istedim. Yapamadım, yine sizi düşündüm. Şu haldeyken bile hala sizin üzülmemenizi isteyen bana da yazıklar olsun.

Neden vücudumu, bedenimi gizlemek zorundayım; hiçbir fikrim yok. Kime sorsam ‘sınav’ deyip geçiştiriyor. Aklım da mantığım da bunu bir türlü almıyor. Zaten birçok şeyden yükümlü değil miyiz? Hiç değilse bedenlerimiz özgür olsaydı…

1 Haziran 2021

Birkaç gün önce yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. İzmir’den halamlar bize gelmişti. Annem açılmak istediğimi halama anlatmış ve beni salona çağırdılar. Halamın bana söylediği ilk şey şu oldu: “Bir kız sokakta yürürken onun genç mi olduğu, güzel mi olduğu, yaşlı mı olduğu belli olmamalı.”. Bir kız olduğun bile belli olmamalı… “Bunları peygamber efendimiz söylüyor, hatta ben çarşafa gireceğim” dedi. Gözlerim doldu, gerçekten bağnazlık insanın gözünü bu kadar mı kör eder ve bu kadar mı cahil yapardı? Bir kadının kendisine hiç mi saygısı olmazdı? Müslümanlar okumak yerine sadece duymayı tercih ediyor. Neden kendimi gizlemek zorundaydım? Neden kadınların varlığı sizleri bu kadar rahatsız ediyor? Böyle bir toplumda büyümekten utanıyorum. Kadınlarımızın sürekli olarak değersiz ve rahatsız edici yaratıklar olarak görülmesinden nefret ediyorum.

Hristiyan, ateist, Müslüman ve agnostik tanıdıklarım oldu. Fakat Türk Müslümanlar kadar cahil, sürekli insanları yargılayan ve eleştiren bir topluluk görmedim. Biri “Ben ateistim” diyor; Türk İslamcı hemen atlıyor, “Sen cehennemde yanacaksın, yol yakınken hemen dön.”. Büyük ihtimalle bu tamamen dinden değil bulunduğumuz coğrafyadan da kaynaklı. Ne zaman gelişeceğiz…

4 Haziran 2021

Her zamanki gibi yine bir tatil planı hazırlanıyor ve yine ben yokum. Bugün kahvaltıda tatil planı konusu açıldı. Amcam, “Bu yaz denizden çıkmayız, değil mi Mehmetcan?” dedi. Abimin ismim Mehmetcan. Abim de “Aynen öyle, bu yaz bizim” dedi. Ben de “O kısacık şortla denize girmeyi düşünmüyorsun herhalde” dedim. Resmen müstehcen yerleri gözükecek derecede kısaydı. Amcam da oradan atladı, “Ne bekliyorsun, montla mı girsin?” dedi. Ben de “Niye ben haşemayla giriyorum da o kısacık şortla giriyor?” dedim. Bu arada, isteyen istediğini giyer; sadece ben denize haşemayla girerken abimin o kısacık şortla girmesi zoruma gidiyordu. Abim de oradan tekrar atladı, “Sen kızsın, gerekirse çarşafla denize gireceksin. Hatta plaja gelme, leğen alıp su doldur, yüzmüş kadar olursun” dedi. Zoruma giden bu, kadınlar sürekli olarak kendinden taviz veriyor. Her lafınızda “Sen bir kızsın” demenizden bıktım. Lanet olsun, keşke kız olarak dünyaya gelmeseymişim. Beni cinsiyetimden bile nefret ettirdiniz ya, helal olsun size!

Birkaç gün önce online alışveriş yaparken gözüm açık elbiselere kaydı. Yine yaz geliyordu ve ben yine şort giyen insanlara özenip ağlayacaktım, eve kapanacaktım. Sadece saçlarının salık olmasına bile o kadar özeniyorum ki…

Annem, “Siz de bu sene kuzenlerinle kız kıza yazlığa gidersiniz” dedi. Fakat aralarında kapalı olan bir tek benim. Onlar denize bikiniyle girerken ben haşemayla girecektim. Onlar şort giyerken ben uzun kollu tunikler giyecektim. Yine kendimi dışlanmış hissedecektim.ve bu yüzden yine bir tatilden kendimi yok saydım. Şu gençlik yıllarımı bile bu sıkıntılarla geçirip istediğim gibi yaşayamadığıma çok üzülüyorum. Saçımda 4 tane beyaz kıl çıktı, daha 16 yaşımda saçlarım beyazlamaya başladı.

Teşekkürler babacığım, beni senelerdir zorla kapalı tutup duygularımı gram önemsemediğin için. Teşekkürler anneciğim, herkesin derdine koşarken bir kez olsun kızının arkasında durup kararını desteklemediğin için. Yine teşekkür ederim anne, sana derdimi defalarca anlatmama rağmen “Benim yapabileceğim bir şey yok” deyip beni defalarca elinle kenara ittiğin için. Sizlere de teşekkür ederim amca, teyze, halacığım; ahlâk bekçisi kesildiğiniz için. Sanki hiçbirinizin başı secdeden kalkmıyormuş gibi davrandığınız için. Hayatlarında toplasan 5 rekât namaz kılmayan insanlar gelip başörtümü çıkarmak istediğim için beni yargılıyor ve cehennemde yanacağımı söylüyor.

Hepiniz tanrı olmuşsunuz da haberim yok.

6 Haziran 2021

Daha ne kadar şiddet göreceğim, daha kaç gece acaba bu sefer ölecek miyim diye düşüneceğim? Bugün 2 defa babamdan tokat yedim, peki ya neden? Tabii ki far sürdüğüm için… 1 ay öncesinde far paleti almıştım, uzun zamandır kullanmıyordum. Bari bugün far süreyim, dedim. Babam gördü, “Ne bu hal!” dedi. “Ne var ki? Sadece far sürdüm” dedim. “Sen niye şeytan işleriyle uğraşmayı bu kadar seviyorsun?” deyip üstüme doğru yürümeye başladı. “Bunun şeytan işleriyle ne alakası var baba, sadece far sürdüm” dememle sert bir tokat yemem bir oldu. Gözyaşlarımı tutamadım. Ben sana ne yaptım, diğer kızlar gibi her gün dışarılarda mı geziyorum? Yoksa para için seni sıkıştırıp zor durumda mı bırakıyorum? Ailemizi utandıracak bir davranışta mı bulunuyorum? “Ben size ne yapıyorum Allah aşkına?” diye ağlamaya başladım. Babamın “Sen eskiden böyle değildin, hem makyaj yapıyorsun hem de açılmak istiyorsun, Allah’ın huzuruna böyle nasıl çıkacaksın? Keşke ölseydin, senden iğreniyorum” demesiyle bir kez daha yıkıldım. Sırf far sürdüğüm için değişmiş miydim? Açılmak istediğim için ölmemi mi istiyorsun gerçekten? Sana yemin ederim ki baba, eğer ben ölünce gerçekten mutlu olacaksan tek bir saniye daha durmam, yeter ki sen mutlu ol.

Odaya gidip ağlamaya devam ettim, nefesim daralıyordu. Gerçekten yorulmuştum, bu adamın sürekli psikolojik ve fiziksel şiddetlerini yaşamaktan gerçekten sıkılmıştım. Kapının hızlıca açılmasından babamın geldiğini anlamıştım, direkt boğazıma yapıştı. “Senin bir şeytandan farkın yok, bu kapı bir daha kapanmayacak, yoksa bu sefer seni gerçekten öldürürüm” deyip boğazımı bıraktı. Öksürmeye başladım; bir yandan ağlıyor, bir yandan nefes almaya çalışıyordum. Kendimi hiç bu kadar çaresiz hissettiğimi hatırlamıyorum. Bir erkeğe gücümün yetmemesi her seferinde çok zoruma gidiyordu. Gözü dönmüştü, bu sefer gerçekten öleceğim diye düşündüm, korktum. En çok korktuğum şey bir gün bu evden cesedimin çıkması… Ölmek istemiyorum, yaşamak istiyorum.

11. sınıfa geçeceğim ve üniversite sınavına hazırlanmaya başlayacağım ama bu adamla aynı evdeyken derslere nasıl odaklanacağım, gerçekten bilmiyorum. Herkes tek kurtuluşumun bu sınav olduğunu söylüyor. 2 sene daha katlanmam gerekiyor, umarım bu süreçte nefes almaya devam ederim.

Bu durumda annem ne yapıyor derseniz, hiçbir şey. O da babamdan korkuyor çünkü babam kalp hastası. Bu yüzden evdeki herkes onu alttan alıyor. Ben de alttan alıyordum ama son 2-3 senedir bana el kaldırmasından, beni dövmesinden çok yoruldum. Kollarım, bacaklarım mosmor.

Başıma zorla taktığınız örtüyü şimdi çıkarmak istiyorum diye beni suçlayamazsınız. Bakın, şunu gerçekten söylemek istiyorum. Zengin ama cahil bir ailede büyümektense yemin ederim ki fakir ama bilinçli ve anlayışlı bir ailede büyümeyi tercih ederdim. İnanın; cahil, bağnaz ve dindar bir ailede büyümek çok zor.

7 Haziran 2021

Daha kaç kişi üzülmesin diye kendi hislerimi, isteklerimi içime gömeceğim? Benim açılma kararımı duyan kim varsa ilk sözleri şu oluyor, “Babanı hiç düşünmüyor musun?”. Bunu demelerinin sebebi babamın çok saygın ve değerli görülen biri olması, aynı zamanda bir hacı. Peki ya benim de size bir sözüm var: 6 senedir beni düşünen biri oldu mu hiç? 10 yaşından beri, 6 senedir, susuyorum. Benim o 6 senede neler yaşadığımı bilen var mı? Sırf kapalı olduğum için defalarca dışlandım. Çok yalnız kaldım. Arkadaşlarım sürekli baktı, sürekli dalga geçtiler. Onlara hiçbir zaman cevap veremedim. Biliyor musun anne, sırf siz üzülmeyin diye hiçbirini belli etmedim. Bir örtü yüzünden bu kadar dışlanmak ne kadar canımı yaktı, haberiniz var mı?

Şimdi ise o örtüyü çıkarmak istiyorum. Hayır, dışlanmaktan korktuğum için değil. Eğer o yüzden olsaydı geçmişte o sıkıntıları çekmezdim. Sadece artık kafamdaki örtünün benim için bir anlamı kalmadı. Normalde de pek anlamı yoktu, sadece sizin zorunuzla takıyordum. Kafamdaki sorulara çok cevap aradım. Çok araştırdım, çok okudum fakat değişen bir şey olmadı. Ben bu örtüyle boğuluyormuşum gibi hissediyorum. Bir örtünün altına sığınıp kendimi gizlemek istemiyorum. Ben de bir erkek kadar özgür ve rahat olmak istiyorum. Fiziksel yapılarımızın farklı olmasından dolayı bu örtünün altına girmek istemiyorum. Ben de nefes alan bir canlıyım, insanım.

Babasına çok düşkün bir kız çocuğuyum. Onun üzülmesini gerçekten istemiyorum fakat bu örtüyle içimde bir savaş vermek daha zor. Her şeyi geçtim, en çok zoruma giden şey annemin yanımda olmaması. O herkesin derdine koşan ama sıra kızına gelince susan bir anne. Herkesi geçtim ve bir tek senden destek bekledim, biliyor musun anne? Sadece biraz olsun beni anlamanı bekledim fakat siz birazcık anlayışı bile bana çok gördünüz. Sadece kafamdaki örtü gidecek; ben yine aynı kızım, yine aynı benim anne. Değişen tek şey örtü olacak, dinimde veya zihniyetimde, saygımda, terbiyemde, karakterimde bir oynama olmayacak. Benim bedenim, benim vücudum fakat benim dışımda bedenim konusunda herkesin bir sözü var.

Güçlü kalın.

15 Haziran 2021

Ailemle verdiğim mücadeleyi kazandım ama içimde verdiğim mücadeleler hâlâ devam ediyor. Yorgunum, bitkinim, kafamda cevaplanamayan bin ton soru. Daha 16 yaşımda neden ruhen bu kadar yorulduğuma anlam veremiyorum. Saçımda beyazlar çıkmaya başladı.

Her ne kadar yaşadıklarımı buraya yazsam da içimde bitmek bilmeyen o savaş devam etmekte. 2 yıldır verdiğim başörtü mücadelesini kazandım diyebilirim. Evet, kazandım ama içimdeki boşluk hâlâ aynı. Dile ne kadar kolay geliyor ‘Kazandım’ demek, değil mi? Fakat sizin gibi ben de yıllardır çok şey yaşadım; fiziksel, psikolojik şiddetler, dışlanmalar, insanların öcü görmüş gibi bakmaları…

Ailem hacı ve çok dindar insanlar. Çok dayak yedim, çok hakaret işittim ama sonunda ben kazandım ama bu sefer de babamı kaybettim. Artık eskisi gibi sarılamıyorum, aramız çok açıldı.

Dışarı başımı açıp çıkamıyorum… Bilmiyorum, geçmişte yaşadığım bütün her şey gözümün önüne geliyor. Ben örtüm yüzünden çok dışlandım, çok düştüm, her seferinde kendim ayağa kalkıp mücadelemi verdim. Şimdi ise onu çıkarmak çok zoruma gidiyor. Şu an bu satırları yazarken bile ağlıyorum. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok. Ne bu örtüyle yapabiliyorum ne de bu örtü olmadan… Doğrusu ne, onu da bilmiyorum. Bunca savaş vermişken şimdi örtüyü nasıl çıkaracağım? Kendimi anlayamıyorum, peki 2-3 yıldır neyin mücadelesini veriyorum ben? O kadar dayağı neden yedim, onca hakareti neden duydum?

Bir örtünün altına sığınıp gizlenmek istemiyorum. Kendimi nasıl mutlu, rahat ve özgür hissediyorsam öyle olmak istiyorum. Kafam allak bullak.

16 Haziran 2021

Hepiniz çok güçlüsünüz, yayınlandıkça yazdıklarınızı okuyorum. Bugünkü hikayem diğer yazdıklarım gibi uzun değil. Daha doğrusu bu seferki anı tarzında kısa bir şey.

Bugün çöpleri atacaktım. Bizim konteynerler koridorun sonunda bulunuyor. Saçım açık bir şekilde çöpleri alıp konteynere attım. Etrafa bakındım, kimse yoktu. Asansörün tuşuna bastım. Asansör gelince aynadan kendime baktım, öyle dışarı çıkmanın hayalini kurdum. 6 sene boyunca ilk defa buraya kadar açık geldim. Evet, çok basit duruyor fakat kafamı örtmeden asla evden dışarıya adım atmazdım. Ayaklarım istemsizce asansöre doğru gitti. Bu sefer aynadan kendime daha yakın bakıyordum ve ev dışında bir yerde açıktım. Birden kapı kapanınca kalbim deli gibi atmaya başladı. Ya biri beni açık görürse ya da babam beni böyle yakalarsa diye aniden tuşlara basmaya başladım. Kapı açılır açılmaz kendimi asansörden atıp kapıya doğru koştum, eve girdim. Biri beni öyle görseydi direkt aileme söylerdi. Eve kendimi attıktan birkaç dakika sonra abim çıktı. İyi ki abime yakalanmamışım, yoksa bu ufacık şey için bile beni döverdi. Kendimi çok tuhaf hissettim; yani mutlu diyemiyorum ama mutsuz da diyemiyorum, çok tuhaftı. 11 yaşından beri kafam açık şekilde buraya kadar bile gelmemiştim.

Acaba saçlarımızı rüzgârda hissetmek nasıl bir duygu? Beni böyle en ufak duygulardan dahi mahrum bıraktığınız için sizden nefret ediyorum anne.

16 Haziran 2021

6 yıldır her geçen gün bu örtünün altında daha çok yok oluyorum. Artık yaşadığım her şeyi buraya döküyorum. Belki bir çare bulamıyorum ama içimi dökmek iyi geliyor. Bu platformu kuran, geliştiren, yöneten güzel insanlara teşekkür ederim.

Her günümü beynimi kemiren sorularla geçiriyorum. 6 yıldır istemediğim bir örtünün altında her geçen gün daha fazla yok oluyorum. Fakat ailem için her şeyden önce din geliyor; çocuklarının hislerinin, duygularının hiçbir önemi yok. Daha 16 yaşımda neden bunları çektiğimi anlayamıyorum. Eğer böyle devam edecekse ilerisini görmek istemiyorum. Geleceğimi merak etmiyorum. Huzur istiyorum ya, huzur, sadece biraz olsun huzur.

Bugün bir kez daha salonda oturmuş ağlıyordum. Annem beni öyle görünce “Yine mi ağlıyorsun, bıktım senden” deyip kapıyı çarpıp çıktı. Herkesin derdine koşar, yardım eder ama sıra kızına gelince susar. Kaç aydır dışarı çıkmıyordum, sırf kafamdaki örtüyü takmak zorunda kalmamak için. Fakat bu kimin umurunda, tabii ki kimsenin.

Teşekkür ederim anne, kızına destek çıkmak varken sustuğun için. Teşekkür ederim baba, 6 yıldır özgüvensiz ve sürekli dışlanan bir çocuk olmamı sağladığın için.

17 Haziran 2021

Bu benim sizlere yazdığım son yazı olabilir. Dayanacak gücüm kalmadı. Gerçekten çok mücadele ettim. Umarım sizler başörtü mücadelenizi başarabilirsiniz.

Bugün yine ağlarken uyuyakalmıştım. Odamın kapısı birden hızlıca açıldı ve gözlerimi açtım, gelen babamdı. “Kalk, halanı İzmir’e yolcu edeceğiz” dedi. Ben de “Yorgunum, zaten evde vedalaşmıştık” dedim. Babam tekrardan, “Kalk kalk, hadi hava alırsın biraz” dedi. Daha fazla ısrar edip bağırmasına sebep olmamak için kalktım, kıyafetlerimi aldım, giyinmeye başladım. Son olarak sıra başörtüye gelince gözyaşlarımı tutamadım. Aynaya bakınca kendimi başörtülü görmekten nefret ediyorum. Annem geldi, gülerek “Ne oldu yine?” dedi. Ben de “Sen gerçekten bu örtüyle dışarı çıkınca mutlu olduğumu falan mı sanıyorsun?” dedim. “Evet, dışarı çıkmak için ısrar ediyorum ama bu örtüyle değil, boğuluyorum içinde” dememle babam gülerek geldi. “Ben de zaten senin mutsuz olmanı istiyorum, bu yüzden böyle dışarı çıkarıyorum” dedi. Böyle demesiyle daha çok sinirlendim ve ağlamaya başlayıp “Sizden nefret ediyorum, ben bu örtüyü istemiyorum, anlayın artık” dedim. Sinirle başörtüyü alıp salona gittim. Bir yandan elim titriyor, bir yandan başımı yapmaya çalışıyordum. Babam salona bir anlık sinirle gelip üzerime doğru yürümeye başladı. Elim ayağım titremeye başladı, bu sefer gerçekten gözü dönmüştü. Babam “Lan sen bize bela mı olacaksın, götünü başını mı açmak istiyorsun, git de aç, derdin ne lan senin, katil mi edeceksin beni, keşke gebersen, zaten yokluğun da varlığın da aynı, niye varsın ki sen, bak senin kafanı ayağımla ezerim” deyip ayağını mermere doğru çevirdi. Üzerime geldikçe ben daha çok korkuyordum. Gerçekten varlığımın hiçbir anlamı yok muydu sizler için? Salondan gittikten sonra hızlıca lavaboya gidip yere çömelip ağlamaya başladım. O buz gibi zeminde oturup saatlerce ağladım. Ne yaparsam yapayım, ben hiçbir zaman bu örtüyü çıkaramayacağım. Başardım sanıyordum ama yanılmışım. Benim ölmemi istetecek kadar önemli miydi bu örtü? Teşekkür ederim baba, beni diğer kız çocuklarının babalarıyla olan ilişkilerine bu kadar çok özendirdiğin için.

Yorgunum, bitkinim, tükendim. Benim vücudum, bedenim ve hayatım hakkında herkesin bir söz hakkı var ama benim yok.

17 Haziran 2021

Özür dilerim baba. Sana layık bir evlat olamadığım için özür dilerim baba. İçimdeki açılma isteğini, duygularımı bastıramadığım için özür dilerim baba. Sen herkes tarafından saygın, değerli, merhametli, yardımsever bir hacı olarak gözükürken yanında bir kusur gibi durduğum için özür dilerim baba. Sürekli canını sıkıp varlığımla seni rahatsız ettiğim için özür dilerim baba. Onca sorunun varken sana yük olduğum için özür dilerim baba. İstediğin gibi bir evlat olamadığım için özür dilerim baba.

Bunlar sana son satırlarım. Biliyorum, seni hiçbir zaman memnun edemedim. Beni sevmen için ibadetlerimi yerine getirirdim; 5 vakit namaz kılar, Kur’an okur, oruç tutar, dini hikayeler anlatırdım. Nedenini biliyor musun baba? Çünkü o zaman hep gülümserdin, mutlu olurdun. Seni mutlu görmek beni de mutlu ederdi. Şimdi ise açılmak istediğim için benden nefret ediyor ve ölmemi istiyorsun. Böyle olmasını ben de istemezdim. Umarım ben olmadan daha mutlu olursun.

Neden her akşam komik videolar açıp sana ve anneme izletiyordum, biliyor musun baba? Çünkü çok gülüyorsunuz, hatta bazen gülmekten karnınız ağrıyor. Gülmek ömrü uzatırmış derler, doğru mu bilmiyorum ama uzun yaşamanızı istiyorum. Umarım hep sağlıklı ve mutlu olursunuz. Tekrardan özür dilerim kendimi sevdiremediğim için. Sizleri çok seviyorum anne ve baba.

20 Haziran 2021

Eskiden bir şey yazmaya çekinirdim ama şu an yaşadığım her olayı buraya yazmaya başladım. Hep var olun yalnızyürümeyeceksin!

Bu zamana kadar yazdığım birçok hikayem yayımlandı. Bu yüzden hikayemi tekrar anlatmaya başlamayacağım ama kısa bir özet geçeceğim. 11 yaşında dindar ve bağnaz babam tarafından kapatılmıştım. 6 yıldır da kalp hastası olduğu için susuyordum. Son 2 yıldır içimdeki açılma isteğini daha fazla bastıramadığımı ve bu örtünün altında gerçekten mutlu olmadığımı fark ettim. Sürekli araştırdım, bir sürü video izledim, hocalar ile görüştüm ama yine de beni tatmin edecek bir cevap bulamadım. Örtünmenin sadece geçmiş tarihlerde kültürel ve coğrafi nedenlerle kullanılan bir şey olduğunu ve bazı toplumsal sınıflandırmalar için kullanıldığını düşünmeye başladım.

Sadece bizler örtüye fazla anlam yüklüyoruz. Tabii Müslümanlar okumak yerine sürekli duymayı tercih ediyorlar. “Neden başörtü takıyoruz?” diye kime sorsam “Sınav” diyor. Sınav nedeniyle taksaydık tanrı bunu kitabında belirtmez miydi? Cahiliye döneminde kadınların çok fazla açık giyinmesi ve erkeklerin kadınları rahatsız etmesi üzerine başörtünün farz kılındığı apaçık yazıyor. Ben kendi nefsine sahip çıkamayan biri yüzünden neden baştan aşağı kapanmak zorundayım? Neden yazın terler içinde kalıp kendime eziyet çektirmek zorundayım? Sırf fiziksel yaratılış farklılıklarımız dolayısıyla baştan aşağı örtünmek zorunda mıyım gerçekten? Kadınları bu kadar örtmek yerine erkeklerin gözlerine sahip çıkması hakkında daha çok ayet gelseydi belki de şu an bu halde olmazdık. Sürekli olarak kadınların üzerinde baskı kuruluyor ve yine sürekli olarak, “Kadın kendine çeki düzen versin, şöyle otursun, böyle otursun, şunu giysin, şunu yapmasın, edepli olsun”. Yorulduk be!

Her şeye sahip olan, onca evreni ve dünyayı bir sistem haline getiren tanrı için bir erkeği saç kılından etkilenmeyecek bir biyolojide yaratmak zor olmazdı. En azından burada eşit olsaydık…

22 Haziran 2021

Gün geçtikçe örtünün altında yok olup gidiyorum. Geçenki yazımda İzmir’den gelen halamın açılma isteğimi duyunca verdiği ilk tepkiyi size anlatmıştım. Sonrasında olanları da anlatmak istiyorum.

Halam beni çağırıp 2 kahve yaptı. Öncelikle neden açılmak istediğimi sordu ve ben içimi dökene kadar baştan aşağı her şeyi anlattım. Baba tarafımda açık yoktu ve bu yüzden açıklara başka gözle bakılır, ben de halamın gözlerine bakıp tek bir soru sordum, “Açılırsam sizlerin gözünde kötü biri mi olacağım?” dedim. Halam bana sarılıp ağlamaya başladı. “Sen ne saçmalıyorsun, sakın öyle düşünme. Senin kalbini biliyorum ben. Yeter ki o saf, temiz kalbini bozma, önemli olan o bir tanem. Böyle düşünüp beni üzme” dedi. Bunun üstüne ben de “Fakat diğer insanlar böyle düşünmeyecek” dedim. Halamın bu sefer ellerimi ellerinin arasına alıp “Gözlerime bak, diğer insanların yediği haltlar bin ton. Senin şu kalbin var ya, çok temiz, sen çok iyi birisin. Bu zamana kadar hiçbir saygısızlığını görmedim. Sen bu kalbini bozmayacaksın. Ben ve diğer halaların 20 küsur yaşlarımızda kapanmıştık” demesiyle birden şaşırdım. Beni 11 yaşımda zorla kapatan babam ve 20’li yaşlarında kapanan halalarım. Babam en büyükleriydi ve aileden sorumlu olan hep oydu. Daha 11 yaşımda bana bu denli baskı yapıp pantolon dahi giydirmeyen, sadece ferace giydiren adamın kardeşlerinin 20 küsur yaşlarında kapanması beni çok şaşırtmıştı.

Kendime bir kez daha kızdım. Lânet olsun o başörtüyü taktığım ilk güne. Şimdi ise çıkaramıyorum. Çevre istediğini söylesin, umurumda değil ama dindar insanlar oldukları için aileme laf gelecek. Özellikle babama çok laf edecekler; ailede çok saygın bir hacı ve kızı açılıyor!

Hâlâ sizi düşünüyorum. Bu yüzden kendimden nefret ediyorum. Hâlâ kendime eziyet çektirmeye devam ediyorum. Sırf o başörtüyü takmamak için aylardır dışarı çıkmıyorum. Kendime zarar vermeye başladım, bir anlık sinirle yanlış bir şey yapmaktan korkuyorum. Bu hayatı gerçekten çok seviyorum, her şeye rağmen. Gökyüzünü izlemeyi, bisiklet sürmeyi, saatlerce kumsalda oturup denizi izlemeyi, hayvanları beslemeyi, nefes almayı, her şeyi… Ama sonumun intihar olmasından çok korkuyorum.

22 Haziran 2021

Bu zamana kadar yaşadığım birçok şeyi sizlerle paylaştım ve hepsi de yayımlandı, bu yüzden çok teşekkür ederim. İyi ki varsın yalnızyürümeyeceksin; güçlü kalın, sevgiyle kalın.

Bugün salonda oturmuş Youtube videoları izliyordum, TikTok fenomeni uzunmakarna’ya denk geldim. “Keşke ben de kendi bedenim hakkında bu kadar söz sahibi olabilseydim” deyip derin bir iç çekmemle annem güldü. “Neden güldün?” diye sordum, cevap vermedi. Tekrar neden güldüğünü sordum, bu sefer de tekrar güldü. “Sizin gibi yobazlar oldukça zor tabii” deyip videolara tıkladım. Kardeşim de hemen oradan atladı, “Evde özgürsün, sana yeter bu” demesiyle tartışmaya başladık. Erkek kardeşimin bile böyle demesi zoruma gitmişti. Bu arada evde de uzun uzun hırkalar giyiyorum, yani özgür olduğum falan yok. Erkek kardeşimin bile beni böyle küçümsemesi gerçekten zoruma gitmişti. Ses tonum yükselince annem de bağırmaya başladı ve şunu söyledi: “Sana gerçekten acıyorum, her gün o odaya kapanıp ağlıyorsun, çürüyorsun”. Zaten bunu demesiyle benim gözlerim doldu.

Evet, annem sert sözleriyle, beni hiçbir zaman takmayışıyla, kahkahalarıyla defalarca canımı yakan biri olmuştu ama bu sefer dedikleri fazlasıyla ağrıma gitmişti. Evet, gün geçtikçe o odada çürüyüp gidiyorum anne. Bunun farkında olup hâlâ kahkaha atman ve hiçbir şey yapmaman nasıl bir anne olduğunu bana tekrar hatırlatıyor. Bende hep bir yara olarak kalacaksın. Gerçekten merak ediyorum. Bir anne, evladının bu denli yok oluşunu izleyip nasıl kahkahalar atabilir?

Tek temennim bir an önce güzel bir üniversite kazanmak ve defolup gitmek. Kendi ayaklarımın üstünde durmam şart, yoksa gerçekten bu ailede çürüyüp gideceğim. Fakat bu olaylardan dolayı derslerime odaklanamıyorum ve bu yüzden güzel bir üniversite kazanamamaktan korkuyorum. Bir yandan açılmak istediğim için doğru mu yanlış mı yapıyorum diye düşünüyorum ama bir yandan da mutlu olmadığımın son derece farkındayım. Her gün bu düşüncelerle kafayı yiyorum. Fakat sanırım artık daha fazla düşünmeyeceğim çünkü gerçekten çok yoruldum. Sürekli düşünmek beni çok yordu. Artık sadece kendi mutluluğumu önemsemek istiyorum; yanlış da yapsam doğru da yapsam… Ben yine benim, değişen bir şey yok. Hatalarımla, doğrularımla, kendi emin adımlarımla yürüyüp güçleneceğim.

Biliyorum, hep beraber çok zor dönemlerden geçiyoruz. Hepinizin yazdıklarını okuyorum, elimden geldikçe destek de oluyorum. Lütfen sevgiyle ve saygıyla kalın. Her şeyden daha önemli olan şey sizin mutluluğunuz; iyi ki varsınız, sizleri çok seviyorum. Bugünleri de atlatacağız, geriye kalan sadece buruk bir gülümseme olacak.

24 Haziran 2021

Selam yoldaşlarım. Uzun bir süre buralarda olmayacağım, bu benim son yazım. Artık kendime çekidüzen vermem gerekiyor. Aynaya baktığımda mosmor göz altı torbaları görmek istemiyorum. Ruhen çok yoruldum ve artık kendimi bir yerden ayağa kaldırmam gerekiyor.

Başörtü mücadelemi kazandığım halde hâlâ dışarı açık çıkamıyorum. İnanın, nedenini ben de bilmiyorum. İçimdeki bir ses hâlâ kapalı devam etmemi söylüyor. Kafamdaki sesler susmuyor. Başörtünün mantığını anlayamıyorum. Böyle mutlu değilim ama içimdeki o ses yanlış yaptığımı söylüyor. Bir tarafım ise ‘Hâlâ neden bekliyorsun, saçlarını savura savura kendini dışarı at’ diyor. Belirsizlikler içinde boğuluyorum. En azından bir karar versem ve o kararın arkasında durabilsem… Yapamıyorum. 6 senedir kapalıyım ve açılmayı kendime yediremiyorum. Bu örtüyle de yapamıyorum. Her günüm bu kararsızlıklar ile beynimi kemirmekle geçiyor.

Sevgiyle ve saygıyla kalın. İyi ki varsınız, sizler çok değerlisiniz, bunu unutmayın. Yazdıklarınızı okumaya devam edeceğim, her zaman sizinleyim.

24 Haziran 2021

Sırf kafamdaki örtüyü çıkaracağım diye bana dinden çıkmışım gibi tepki veren ve bana hayatı zindan eden hacı babam ve yine annemi aldatan sayın hacı babam… Zaten örtüyü çıkarmak aldatmaktan daha kötü bir şey! Hele senin gibi bir hacıya daha çok yakışır, değil mi baba? Kendisi her haltı yiyen ama sıra kızına, oğluna, bir başkasına gelince laf yapan insanlardan nefret ediyorum. Bunu anneme nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.

Sırf bir örtü için beni intihara kadar götürdün sevgili dindar baba ama karınızı aldatıyorsunuz, bu nasıl bir çelişki? Tabii sizler lafa gelince dindar olan insanlardansınız. Senin gibi bir insan için 50 yılını verdiği için anneme o kadar üzülüyorum ki… Senin için neler çekti, resmen abimi kaybediyorduk. Ölümlerden döndü de sırf sen üzülme diye sesini çıkarmadı. Ailen, anneme sırf Karadenizli olduğu için ırkçılık yaptı. Annem kaç gece boş odada, yerdeki buz gibi zeminde sabahladı. Sürekli dışlandı ama sırf seni sevdiği için hep sustu. Ve olan yine bir kadına oldu.

24 Haziran 2021

Yalvarırım susun artık. Yanımda ne annem var ne babam… Tutunacağım hiçbir dal yok. Hayatımda hiç bu kadar yalnız ve çaresiz hissetmemiştim.

Teyzem, kuzenlerim, birkaç arkadaşım kapalı olduğum için sürekli beni küçümseyip dışlıyor. Yalvarırım durun artık, dayanacak gücüm kalmadı. Eskiden yüzüm bembeyazdı, şimdi ise göz altlarımda mosmor torbalar var ve bunlar sizin eseriniz. Sürekli güçlü kalmaya çalışıyorum, kendi içimde verdiğim savaş yetmiyormuş gibi bir de sizlerle uğraşıyorum. Ama neyi öğrendim, biliyor musunuz? Artık bir şey söylerken iki defa düşünüp bir defa söylüyorum. Acaba karşımdaki insanın kalbi kırılır mı ya da incinir mi diye iki kez düşünüyorum. Bu zamana kadar size hiçbir şekilde saygısızlık yapmadım ama sizler her defasında sırf kafamdaki örtü için beni vuracak yer aradınız, teşekkür ederim. Umarım kırdığınız yerden misliyle kırılırsınız. Evet, ben de kapalı olmak istemiyorum ama bir insanı kılık kıyafeti yüzünden dışlayıp ölmekten beter etmeniz… Duygusuz biri olmak istiyorum, belki o zaman kalbim kırılmaz.

26 Haziran 2021

Tanrıdan nefret etmeye başladım. Saatlerdir dayak yiyorum ve yapabildiğim tek şey ağlamak ve ağrıyan yerlerimi ovalamak. Her yerim tırnak izi, mosmor ve yara izleri. Sırf erkek olduğu ve benden daha yapılı olduğu için bunu kadınlara şiddet uygulamak için kullanıyor. Karşılık verememek canımı çok yakıyor. Örtünmeyi farz kılan tanrı, sözde bizi korumak amacıyla kötü bakışlardan rahatsız olmamamız için örtünmeyi farz kılan tanrı bunu akıl edebiliyordu ama yaratılış olarak erkeği bizlerden daha üstün kılarak bize zarar vereceğini akıl edemiyor muydu? Dünyada, ülkemizde binlerce kadın cinayeti işleniyor, kadınlar şiddete uğruyor, kimisi susuyor ve sonunda yine o da cinayete kurban gidiyor. Kadınlar her koşulda susturulup bastırılıyor, ne de olsa kadın diye geçiliyor. Hani her şeyi bilen, geleceği gören tanrı erkeklerin bunu kötüye kullanacağını bilmiyor muydu?

Ah, tabii ki örtünme daha önemli bir mesele… Çok özür dilerim.

28 Haziran 2021

Denize girdiğimde saçlarımın ıslaklığını tenimde hissetmek istiyorum. Saçlarımı rüzgârda hissetmek istiyorum. Saçlarımın yağmurda ıslanmasını istiyorum. Vücudumun, kollarımın, bacaklarının güneş almasını istiyorum. Bu saydıklarımı erkeklerin olmadığı yerlerde yapabileceğimi biliyorum ama bunları sürekli olarak sadece kadınlara özel plajlarda veya kuytu köşelerde saklanarak yapmak istemiyorum. Ben anormal bir şey istemiyorum. Bedenimin özgür olmasını istiyorum. Kendi benliğimi hissetmek istiyorum.

Bazen gerçekten çok mu şey istiyorum, diye düşünüyorum. Tanrının neden bizleri bundan mahrum bıraktığını anlayamıyorum. Zaten birçok emrinden yükümlü değil miyiz? Hiç değilse bedenlerimiz özgür olsaydı… Kime sorsam ‘sınav’ diyor, ‘nefis’ diyor. Peki biz insanların isteklerinin hiç mi önemi yok? Görmediğimiz bir tanrıya onlarca din ve kitap arasından inanıp ona göre emirlere ve yasaklara uyuyor, ibadet ediyoruz, çoğunlukla fedakârlık yapıyoruz. Yüzyıllardır hayat gelip geçiyor ve hâlâ bir sınavdayız. Öteki dünyayı ve cenneti varsayarak kendimizi motive ediyoruz. Kimse ölümden sonra ne olacağını bilmiyor ve her şeye rağmen bizlere söylenen tek bir tanrı için sadece bir kere geldiğimiz bu dünyayı, hayatımızı onun emirlerine ve yasaklarına göre şekillendiriyoruz. Bence bu dünyadayken de bir ödülü hak ediyoruz ve eğer ben ödülümü seçecek olsaydım bedenimin özgürlüğü için tanrıya yalvarırdım.

İsteklerimiz nefis veya şeytan vesvesesi olarak adlandırılıyor. Bu kadar yüce bir varlığın neden bizleri bir sınava tabi tuttuğunu hiçbir zaman anlayamayacağım. Sevgiyle ve saygıyla kalın. İyi ki varsınız.

1 Temmuz 2021

Bugün ilk defa kendim için bir şey yaptım. Hiç kimseyi ve hiçbir şeyi düşünmeden dışarı saçlarım açık, salık bir şekilde çıktım. Saçlarım düzgün mü ya da dağılmış mı diye düşünmeden ve hiçbir şeyi umursamadan kendimi dışarı attım. Asansöre geldiğimde aynadan kendime baktım, hemen kafamı çevirdim. Ben gerçekten dışarı açık mı çıkıyordum? Kalbim deli gibi atmaya başladı. Bir yandan çok mutlu, bir yandan da çok heyecanlıydım. Basketbol sahasına gidip canım çıkana kadar deli gibi top oynadım. 6 senenin tüm hıncını çıkarır gibi nefes nefese kaldım, resmen bayılacak gibi oldum. 1 saat boyunca mola vermeden oraya buraya koşturdum.

Evet, ben ilk defa hiç kimseyi umursamadan kendim için bir şey yaptım. İlk defa özgür olduğumu hissettim. Hayatımda ilk defa gerçekten mutlu olduğumu hissettim. Hâlâ kendime soruyorum; şimdi ben açıldım mı yani, diye. Bilmiyorum; evet, böyle gerçekten kendimi çok iyi hissettim ama… İşte ama’sını ben de bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var, o da gerçekten bugün hayatımda hiç mutlu olmadığım kadar mutlu oldum. Bugün 1 Temmuz.

3 Temmuz 2021

Bugün 2. kez dışarı açık çıkıyordum, bu sefer annemle beraber çıktım. Oversize bir sweat ve pantolon ile. Sitenin bahçesine indik, banklara doğru yürüyorduk ve anneme ne kadar mutlu olduğumdan bahsediyordum. “Anne, biliyor musun, gerçekten böyle daha mutluyum ve gerçekten 16 yaşımda olduğumu hissedebiliyorum” dememle bana bakıp şunu söyledi: “Sitenin bahçesinde çok kimse olmadığı için seni böyle çıkarıyorum, yoksa sen dışarı da böyle çıkacağını mı sanıyorsun?”. Yıkıldım, eve dönüp ağlamak istedim. Gözlerim doldu, şapkamı hafif öne eğdim. Banklara gidip oturduğumuzda orada 2 hanımefendi vardı, annem onlara selam verdi. Kadınlar bana doğru baktığında annem bana “Git de diğer banka otur” dedi. Oysa 3-4 kişilik koca bankta bir tek annem oturuyordu. Hiç bozuntuya vermeden gidip oraya oturdum. Oradaki genç ve alımlı kadınla sohbet etmeye başladılar. Sonrasında kadın anneme dönerek beni işaret edip “Senin kızın mı?” diye sordu. Annem benden iğrenircesine utanarak baktı. Yerin dibine girmek istedim. O bakışını hiçbir zaman unutmayacağım anne. Size yemin ederim ki hayatımda ilk defa gerçekten ölmek istedim. Banktan kalkıp eve doğru gitmeye başladım. “Nereye?” diye bağırdığında eve gittiğimi söyleyip hızlıca yürüdüm.

Anlamıyorum, lütfen yardım edin, kafayı yiyeceğim. Açılmak istemem bu kadar kötü bir şey mi? O kadar nefret ediyorum ki şu açılmak-kapanmak kelimelerinden… Dayanamıyorum. Canım çok yanıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Anne, sizi utandırmak istememiştim, özür dilerim. Size yemin ederim ki ne yapacağımı bilmiyorum. Bu satırları bile ağlarken yazıyorum, çok doldum. Sanırım ben başaramayacağım, sadece 2 günlükmüş. Hayatımda 2 defa da olsa kendi benliğimi hissetmiştim. Ben ilk defa çocuk olduğumu hissettim.

18 Temmuz 2021

Selamlar, umarım hayallerimize bir adım daha yaklaştığımız bir gün olur.

Geçenlerde 22 mektupla anlattığım yaşadıklarım yayımlanmış. Yaklaşık 30 tane mektup göndermiştim ve bu platform sayesinde hepsi yayınlandı. Bu platformun kurulmasında yararı olan bütün insanlara gönülden teşekkür ederim. Bana olan desteklerini esirgemeyen yoldaşlarıma da kucak dolusu öpücük gönderiyorum.

Eskisine göre bazı şeyler değişti ama kafamdaki örtü hâlâ aynı yerinde. Dün bayram alışverişine çıktık.

Yine oflaya puflaya çıkmıştım. Bu bayramı başörtüsüz geçireceğimi düşünüyordum. İnanır mısınız, ilk defa dışarı çıkarken başörtü taktığım için üzülmedim. Kafamdaki örtü benim için o kadar anlamsız olmaya başlamıştı ki bunu sorun etmiyordum. Benim ruhum saçlarımın dalgalanmasını, bedenimin özgürlüğünü çoktan kabul etmişti. Ne giydiğimin, kafama ne taktığımın ne önemi vardı ki? Çok tuhaf geliyordu, başörtülüydüm ama bunu hissetmiyordum. İşte bu kadar soyutlamıştım kafamdaki örtüyü…

Tunik vesaire aldıktan sonra abim için bir şeyler bakmaya başlamıştık ve annem bana abim için renkli şortlar gösteriyordu. Bir benim aldığım uzun tuniklere baktım bir de abimin yazın giyeceği şortlara…

24 Temmuz 2021

Bayram için teyzemlere gidiyorduk ama ben başörtü takmak istemediğim için gitmek istemedim. Babam zorlayınca bir şey söylemeyip hazırlanmaya başladım. Yine o siyah başörtüyü alıp ütülemeye başladım, gözyaşlarıma engel olamıyordum. Sanki cenazeme gidiyormuşum gibi hissediyordum. Bir yandan ağlıyor, bir yandan ütülemeye çalışıyordum. Abim pantolon giyince babamın ona “Sen neden şort giymiyorsun? Hava çok sıcak” dediğini duydum. Bana ise gelip tek saç telimin dahi gözükmeyeceğini, yoksa herkesin içinde de olsa döveceğini bastıra bastıra söyledi. Gözyaşlarımı daha fazla tutamayıp “Neden bu sıcak havada bunca kalın örtünün altında ter içinde kalıyorum da ona şort giymesini söylüyorsun? Bu hiç adaletli değil” dedim. Babam dönüp her zamanki gibi güldü, “Sen kızsın, örtünmek zorundasın” dedi. Cevap vermek istedim ama korktum. Bana tekrar tokat atmasından, tekrar dövmesinden çok korktum. Hazırlanıp çıktık, anneannemin mezarlığına gittik ve giderken kardeşim şunu söyledi; “Yağmur yağıyor, hissediyor musun?”. Ben de dönüp “Evet, yağmur çiselemeye başladı” dedim. “Bak, ben saçlarımda yağmurun ıslaklığını hissedebiliyorum veya kollarımda da aynı şekilde ama senin her yerin örtülü, bizim kadar hissedemezsin” dedi. Güldü, gitti. Bunları söyleyince kalbim sızladı.

Evet, haklıydı. Belki yağmuru saçlarımda ya da bedenimde onlar kadar hissedemezdim ama bunu erkek kardeşimin dalga geçerek söylemesi kalbimi acıtmıştı. Bir erkek olarak eşitsizliğin o da farkındaydı. Geçen gün anneme “Biz bu kadar rahatken neden kadınlar kendilerini baştan aşağı örtüyor ki? Tanrı gerçekten bunu mu emrediyor?” demişti, tabii annem onu azarlamıştı. Her neyse, mezarlıktan sonra teyzemlere geçtik. Kapının önünde masaları kurmuş oturuyorduk. Erkek kardeşim güneşli taraftaydı, bana seslenerek “Sen neden D vitamini almıyorsun, gel güneşli tarafa, ah pardon doğru, istesen de örtünün altında D vitamini alamazsın” deyip güldü. İşte o zaman yerin dibine girmek istedim. Herkesin içinde benimle böyle dalga geçmesi beni gerçekten kırmıştı. Sanki hiç kırılmamışım gibi kalkıp onu kovaladım. Sonrasında kimsenin olmadığı arka bahçeye gidip ağladım.

Yoruldum, yemin ederim ki canıma tak etti. Dışarı çıkınca bazen insanları izliyorum, bu yaz sıcağında çarşaf giymiş kadınlara ve kısa kollu ile kapri giymiş erkeklere bakıyorum. Gerçekten doğru olan bu muydu? Evet, erkekler bizden daha yapılı ve bedenen onlardan farklıyız ama sırf bundan dolayı bir örtünün altında gizlenmek zorunda bırakılmamız hiç adil değil.

5 Ağustos 2021

Bilmiyorum, ne hissettiğimi artık ben de bilmiyorum. Sanki artık hissettiklerimin de bir önemi kalmamış gibi… Ruhumu, benliğimi hissedemiyorum, bomboşum. Babam ve başörtüsü nereye iteklerse oraya doğru savruluyorum.

Yarın arkadaşım, annemler ve ben birlikte tatile gidiyoruz. Bu tatili kafamdaki örtü olmadan yapacağını düşünmüştüm. Deli gibi kumsalda koşarken rüzgârı saçlarımda ve tenimde hissedeceğimi düşünmüştüm. Mayomu giyip güzelce güneşlenip denize gireceğimi düşünmüştüm.

Yeni nakil aldırdığım okul 1 hafta sonra başlıyor. Eğer okula kapalı bir şekilde gidersem sonradan açılmak çok zor daha olacak. Yeni insanlar, yeni arkadaşlar ile tanışacağım. Gerçekten böyle olmak istemiyorum. Kafamdaki örtüden nefret ediyorum.

17 Ağustos 2021

Merhaba. Daha ne kadar dayanabilirim, bilmiyorum. Hiçbir şey hissedemiyorum. Gün geçtikçe duygusuz birine dönüşüyorum. Kötü bir olay dahi olsa onu hissedemiyorum, çok garip… Sanki artık hiçbir şeyin önemi yokmuş gibi her şey bomboş.

Ailem tarafından özel bir okula verildiğim için ilk başlarda mutluydum. Bugün okuldaki 2. günümdü. Fakat orada kendimi o kadar çok yalnız hissediyorum ki… Mini etekli, protez tırnaklı, renkli saçlı insanların arasında. Aslında okula açık bir şekilde örtüsüz başlayacağımı düşünüyordum ama ailem sayesinde bu yine olmadı. Eve geldim, saatlerce ağladım. Okula sonradan geldiğim için sınıfta gruplaşmalar var. Üstüne okulda tek örtülü olmamın beni yalnız hissettirmesi var. Yarın yine o lanet yere gideceğim. Eve gelip anneme ağladım, “Ben orada yapamam” diye fakat kendisi gülüp geçti. Şaşırmadım, tam anneme layık bir hareketti. 2 sene boyunca en arka sırada çürüyüp gideceğim.

Hayatımda kendimi hiç bu kadar yalnız hissettiğimi hatırlamıyorum. Biraz konuşmaya çalıştım ama sanırım olmadı… Kızlar, ‘Yarın saçlarımı hangi renk yapsam?’ muhabbeti yapıyor, ben ise arkada uyuyor gibi yapıyorum. Zor, gerçekten çok zor. Yalnız olmak, çaresiz hissetmek. Kendi benliğinin dışına çıkmak. Hiç olmadığın biriymiş gibi davranmak…

21 Ağustos 2021

Eskiden düşüncelerimin arasında boğuluyordum, şimdi ise aralarında kayboldum. Neredeyim veya nasıl hissetmem gerekiyor, nereye doğru ilerlemem gerekiyor, ne karar vermem gerekiyor; hiçbir şey bilmiyorum.

Zamanında 6. sınıfta aile baskısıyla kapanmıştım. Bir gün kapanacağımı biliyordum çünkü küçük yaşlardan beri babam beni başörtü takmayan insanlara karşı doldurmuştu. Onların şeytan olduğunu ve asla gün yüzü göremeyeceklerini söylerdi. Hem babamın korkusuyla hem de içimdeki cehennem korkusuyla kapandım. Evet, o zamanlar da zorlanıyordum, yazın o feraceyle koşarken terler içinde kalıyordum ama yine de Allah için sabrediyordum. Çok zordu ama hepsi Allah için deyip sabrediyordum.

Şimdi ise 11. sınıfım ve 2 yıldır açılma düşünceleri beynimin içini yiyor. Ne oldu da birden bu denli değişmiştim? Büyüdüğüm için mi fikirlerim ve düşüncelerim değişiyordu? Yoksa gün geçtikçe çevremdeki kapalı arkadaş sayısının azalması ve yeni bir ortama girmem mi beni etkilemişti?

Sürekli dini sohbetler, videolar izleyerek içimdeki açılma duygularını bastırmaya çalışıyorum ama beceremiyorum. Bazen nefsimden dolayı böyle olduğunu düşünüp ‘Asla nefsime yenik düşmeyeceğim’ diyorum ve dimdik durmaya çalışıyorum. Bilmiyorum. Aynaya baktığımdaki görüntüm, gerçek benliğim değilmiş gibi.

İçimde ukde kalan çok şey oldu. Hiçbir zaman pantolon giyemedim, hiçbir zaman saçlarım salık şekilde güle oynaya koşuşturmadım. Yaşıtlarım her gün renkli renkli tokalarla saçlarına şekil verir, dizüstü eteklerini ve kısa kollularını giyerek okula gelirdi. Ben ise okula feracemle giderdim. Hep özenirdim, acaba yazları kısa kollu giymek veya saçlarını rüzgârda hissetmek, güneşin tenine vurduğunu hissetmek nasıl bir duygudur, diye.

Başörtülüyüm diye çok dışlandığım zamanlar da oldu. Nice iğneleyici bakışlara ve laflara maruz kaldım ama her seferinde rabbim için deyip dik durdum. Şimdi ise bu başörtüyü çıkarmak çok zor geliyor ama örtü ile de yapamıyorum. Tek sorun içimde ukde kalan şeylerin olması değil. Çok fazla soru işaretim de var ama en önemlisi baskıyla küçük yaşta kapanmış olduğum gerçeği…

Yorgunum, cesaret edemiyorum, ne bu örtü ile yapabiliyorum ne de örtüsüz yapabileceğime inanıyorum. Zamanı geriye alabilmek istiyorum, kapandığım o ilk güne. Eğer elimde bir şans olsaydı yemin ederim ki bu örtüyü takmazdım.

26 Ağustos 2021

Artık oradan oraya savruluyorum. Ne yaptığımı ben de bilmiyorum. Bugün eski defterlerime bakarken aralarından bir fotoğraf düştü, kapalı olduğum bir fotoğraf. Sebepsiz yere içim burkuldu.

Evet, hâlâ kapalıyım ama o fotoğraftaki kapalı kız içindeki duyguları bastırabiliyordu. Rabbim için, ailem için diyerek sabredebiliyordu ama şu anki ben, bu örtüden nefret ediyorum. Fakat hacı ve dindar ailemin üzülmesi, özellikle babamın tek bir gözyaşı benim için çok önemli. Bana sürekli eski beni, eski küçük kızını özlediğini söylüyor. Çünkü o zamanlar sesimi çıkarmıyordum. Çünkü o zamanlar babam her şeyimdi. Ne derse ‘Tamam’ diyordum. Şimdi ise ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum.

2 yıldır açılmayı düşünüyorum. İçimde örtüye dair gram sevgi kalmadığını hissediyorum. Bir yandan da bir sınavı kaybediyormuşum gibi hissediyorum; 6 yıllık bir sınav… Sanki nefsime yenik düşüyormuşum gibi, bu yüzden adım atamıyorum. Bir yandan deli gibi koşup rüzgârı saçlarımda hissetmek istiyorum, güneşin her dışarı çıktığımda tenime çarptığını hissetmek istiyorum, saçlarımın yağmurda ıslanmasını hissetmek istiyorum, denizdeyken tenimin suyla temas edişini hissetmek istiyorum… Her şeyi geçtim, sadece saçlarımın özgür olmasını istiyorum.

2 Eylül 2021

Sürekli aynı noktaya dönüyorum. Yardım çığlıklarımı duyan bir tek insan dahi yok. Evet, aynı yolda yürüdüğüm sizler varsınız ama çevremde beni anlayan bir insan yok.İçimdeki sıkıntıyı daha ne kadar güçlü yansıtabilirim, en ufak fikrim yok.Tanrım, eğer gerçekten varsan sana yalvarıyorum, artık yardım et çünkü gerçekten yok olmak istemiyorum.

Bağnaz insanların arasında büyümek çok zor.Sürekli din baskısı görmek çok zor.Seni okuldan alıp kursa verseydik böyle olmazdı, hatta gel seni Zeynep hocanın kursuna verelim.”Daha bu sabah kahvaltıda yine aynı şeyleri tekrarlayıp durdular. Yutkunamadım, gözlerim doldu, yemek yemeden kalktım ve odama gidip saatlerce ağladım.

Bir süre sonra annem gelip babamın beni içeri çağırdığını söyledi, elimi yüzümü yıkayıp gittim. “Bak, sana ne göstereceğim” deyip 21 yaşında kapanan ünlü bir kadını gösterdi, ismini tam olarak hatırlamıyorum. Kadın, tesettüre girme hikayesini anlatıyordu, çok güzel bir teslimiyet yaşamış gibi gözüküyordu. Babam, “Bak, milletin kızını görüyor musun? Oyunculuğu bırakıp sadece rabbine yönelmiş” dedi. Güldüm, cevap veremedim. Buruk bir gülümsemeydi. İçim burkuldu, konuşamadım. “Baba, yalnız o 21 yaşında kendi kararını verebileceği iradeye sahip olunca kapanmış. Siz 11 yaşımda ben daha başörtü nedir, neden takılır; hiçbir şey bilmediğim zamanlarda o örtüyü başıma verdiniz” dedim. Babam ise “Sen şeytan yolundan ilerlemeye devam et, zaten dünyanın sonu geldi” deyip televizyonu kapattı. Bir şey diyemedim çünkü zaten 5 yıllık tesettürümün son 2 yılı babama dil dökmekle geçmişti. Artık konuşsam da konuşmasam da değişen bir şey olmuyordu.

Yeni bir okula nakil aldırdım. 11. sınıftayım ve okulda sadece 5 kapalı var, sınıfımda ise bir tane bile yok. En azından kendimi yalnız hissetmem diyordum. Yine başörtüm yüzünden yalnız hissettiğim 2 sene geçireceğim. Yine her gün okuldan eve geldikten sonra saatlerce ağlayıp kimseye bir şey belli etmeyeceğim. Çünkü ben buyum, sadece ailesinin mutluluğunu düşünen ve kendini hiçe sayıp bir kere geldiği hayatını gözden çıkaran bir aptalım. Ben de ailem için kendi özgürlüğümü feda ediyorum. Bedenim benim için her şey demekti. Şimdi onların şekillendirdiği bir hayatı sürmeye mahkumum. Çünkü babamı çok fazla seviyorum. O, her zaman saygı duyulan bir insan oldu, sürekli çalıştı, bizim için çok şey yaptı ve sonunda benim de ona layık bir evlat olmam gerekiyor.

Biliyorum, çok yanlış bir şey yapıyorum ama yaşasam da yaşamasam da bir önemi kalmadı. Bazen bazı insanların kendini feda etmesi gerekir ki sevdiği insanlar mutlu olsun. Ben de o insanlardan olacağım.

Sürekli mücadele verdim, ağladığım günlerin haddi hesabı yok. Babamla, ailemle konuştuğum için ağzımdan kan gelene kadar deli gibi dövüldüğüm, şiddet gördüğüm günlerin haddi hesabı yok ama çok yoruldum. Sonunda babam, “Açıl, her ne halt yersen ye” dedi ama cesaretim yok. Bu başörtü için çok mücadele vermiştim. Hep itildim ama her seferinde dimdik bir şekilde ayağa kalkmıştım. Şimdi ise çıkarmak çok zor geliyor. Bu örtü ile de yapamıyorum. Sadece gençlik günlerimin ellerimden nasıl kayıp gittiğini izliyorum.

Burada bana yardımcı olan, destek çıkan tüm yoldaşlarıma gönülden çok teşekkür ederim. yalnız yürümeyeceksin ekibi; her zaman var olun, iyi ki varsınız. Umarım bu yolu tamamlar ve bir an önce kendi benliğinize kavuşursunuz. Güzel insanlar, sizleri seviyorum. Saygın ve güçlü kalın.

2 Eylül 2021

Sürekli babamın gözüne girebilmek için çabaladım ama ağzından hiçbir zaman “Seninle gurur duyuyorum” cümlesini duyamadım. 11 yaşında tesettüre girdim, defalarca dışlandım, itildim, sustum, ağladım, kendi içime gömdüm, bir kez bile belli etmedim. Daha 11 yaşındaki bir çocuk ailesini nasıl bu kadar düşünebiliyordu?

Her günümü yeni dini bilgilerle, Kur’an’la, beş vakit namazımla geçirirdim ve o gün öğrendiğim dini konuları sana anlatırdım. Sırf bir kez olsun beni sev, benimle gurur duy diye baba. Çünkü din senin için her şey demekti ve belki de böyle olursam benimle gurur duyarsın sandım. 6-7 yıl İmam Hatip’te okudum. Sürekli kendimden fedakârlık yaptım. Kendi benliğimden vazgeçtim, daha ne olabilir ki? Benim özgürlüğüm bedenimdi ama 16 yıllık hayatımda bir kez olsun “Seninle gurur duyuyorum” cümlesini duyamadım.

Oysa teyze kızıma sürekli destek oldun ve hep şunu söyledin; “Enişten her zaman arkanda, sen yeter ki çalışmaya devam et kızım, desteklerim seninle”. Gözlerim doldu, yutkunamadım, nefesim daraldı. Diyecek söz bulamadım. 16 yıllık hayatımda bu cümleyi hiç duymadım ama o kız duydu. Neden peki? Çünkü hukuk fakültesini kazanmıştı. Oysa onun başı açıktı. Babamın açıklara karşı büyük bir kini var ama sıra o kıza gelince neden bu kadar yumuşadığını soruyorum, “Allah ile onun arasında” diyor. “Peki benim örtüm Allah ile aramda değil mi?” dedim, bana çok kötü baktı ve şunu dedi: “Senin amacın götünü başını mı açmak? Öyleyse çık git, aç”. Gözyaşlarımı bir kez daha içime akıttım. Ruhen çok yorgunum. Diyecek söz bulamıyorum.

26 Eylül 2021

Kendi benliğini bastıran ve ailesinin istediği şekilde olmaya çalışan bir ben ve bir de kendi benliğini yansıtmaya çalışan bir ben var. Resmen iki tarafım da birbirleriyle savaş içerisindeler. Neyin doğru olduğunu veya ne yapmam gerektiğini bilmiyorum ama son 2 yıldır çektiklerimin haddi hesabı yok, diğer 4 yılı söylemiyorum bile…

Birkaç defa ailemden gizli de olsa dışarı açık olarak çıkmışlığım var. Önceleri vicdanım hiç rahat değildi, sanki yanlış yapıyormuşum gibi geliyordu ama şu an kendi benliğimi hissedebiliyorum. Düşünüyorum da aslında kapandığım günden beri içimde sürekli açılma hisleri varmış. Sadece ailem üzülmesin diye bu hislerimi bastırıyormuşum. Büyüdükçe, düşüncelerim ve fikirlerim değişip geliştikçe hislerimi bastıramamaya başladım.

11 yaşımda verdiğim bir karar ne kadar doğru veya ne kadar kalıcı olabilir ki? Açılırsam bin ton laf yiyeceğim ama bunları umursamıyorum. Ben şu an sadece kendi içimde verdiğim savaşı bitirmeye çalışıyorum. Çünkü kendi içimde verdiğim savaş, dışarıdakilerle vereceğim savaştan çok daha zor…

Sanki açılacağım ama boşuna uzatıyormuşum gibi geliyor. Aslında içimde belli başlı şeyler bitti, neden hâlâ bu örtüyü taktığımı bilmiyorum. Bu örtüyü çıkarmamak için çok mücadele vermiştim, şimdi ise onu çıkarmak onca mücadeleyi çöpe atmak oluyor ve sanırım bu bana zor geliyor. Bazen yatıyorum, gözlerimi kapatıyorum ve her şeyin sadece bir rüya olduğunu tekrarlıyorum. Gözlerimi açınca her şeyin düzeleceğini, o örtüyü takmadığım güne yani 11 yaşıma döneceğimi düşünüyorum ve buna küçük bir çocuk gibi inanıyorum. Keşke zamanı geriye alabilme şansım olsaydı, o örtüyü hiç takmazdım.

24 Ocak 2022

Gün geçtikçe baba dediğim insandan daha da tiksiniyorum. “Namazımı kılıyorum, alkolik değilim, boğazınızdan haram lokma geçirmiyorum. Daha ne istiyorsunuz? Allah’tan belanızı mı istiyorsunuz?” diyen ve erkeklerin kadınlardan üstün olduğunu düşünen, onları sadece köle olarak gören bir baba. Annem 2 gün önce düşmüştü, eve kan içinde gelmişti. Burnu, göz altları kan revan içinde; hâlâ yaralı duruyor. Teyzemler annemi görüntülü aradığında ne olduğunu sorunca babam oradan atlayıp “Ben dövdüm kardeşinizi, beni dinlemeyenin sonu böyle olur.” deyip kahkahalar attı. Aynı şekil amcama da annemi dövdüğünü söyleyip güldü. Bu tarz bir şey ile övünmesi zoruma gitti. Evet, dövmemişti lakin dövmüş ve iyi bir şey yapmış gibi övünmesi gerçekten yazık. Zaten şiddete başvursa şaşırmam, zamanında yapmadığı şey değil.

Yatacağım diye sweat’imi çıkarıp kısa kollu tişörtümü giydim. Odama gidiyordum, birden babam “Bu ne hal?” deyip kolumu büktü. Birden bağırınca annem geldi, “Bırak kızı yatacak.” dedi. Oysa sadece kısa kollu bol bir tişörttü baba. Kolumu bıraktıktan sonra el kaldırmasıyla “Orada dur” dedim. Bu sefer kabloyu alıp üstüme doğru gelmeye başladı. Evet, can yakıcı ama korkmamıştım, alışmıştım. “Ne anneme ne de bana asla el kaldıramazsın, gerekli her yere şikâyet ederim, yeter artık, susmak da bir yere kadar” dedim. Babam güldü, “Ben istediğimi yaparım, kimse de bir şey diyemez, seni gömmek 2 saniyemi bile almaz. İstediğin yerlere şikâyet et, benim kızım değil misin, ister yaşatırım ister öldürürüm” dedi. Ağlamamak için zor durdum. Resmen tırnaklarımı elime geçirdim, ağlamayacaktım. Bu adamın karşısında tek bir gözyaşı daha dökmeyecektim. Annem gelip “Kız yatacak zaten ondan, yapma.” demesiyle babamın muz kabuğunu annemin yüzüne fırlatması bir oldu. “Ben konuşurken sen konuşma.” deyip bağırdı. Zavallı anneme baktım. Böyle bir adamla yıllardır evli, o kadar üzülüyorum ki bunca şeyi çekmesine. “Neden sabrediyorsun?” diyorum. “Evet kötü huyları var ama baban yine diğer eşlere, babalara göre çok iyi biri, bak bizi birine muhtaç etmiyor; içkisi, kumarı yok.” diyor. Oysa annemin babamın ona karşı sevgisiz, ilgisiz, şiddet canlısı biri oluşuna ne kadar ağladığını tek ben bilirim. Sadece bize belli etmek istemiyor. Eminim ki annem gibi birçok kadın daha var ülkemizde. Susturulan ve bastırılan kadınlarımızın en kısa zamanda kurtulmaları ve huzura ermeleri dileğiyle. Sevgiyle ve saygıyla kalın.

24 Ocak 2022

Baba dediğim insan tarafından dakikalarca saçımdan sürüklenip tekmelenip kabloyu sırtımda parçaladıktan sonra annemden duyduğum cümle sizce ne olabilir? “Sen yuvamı mı yıkmaya çalışıyorsun, baban kalpten gidecek senin yüzünden.” oldu. Sustum. Hiçbir şey diyemedim. Çünkü artık gerçekten ne diyeceğimi bilemiyordum.

Artık isyan etmiyorum veya dakikalarca kendimi ifade etmek için bir taraflarımı yırtmıyorum. Sadece susuyorum, çünkü her türlü yine aynı sonuca varıyor. Bu adamın gerçekten bir psikiyatriste ihtiyacı var.
Sürekli beni öldüreceğini söylüyor. Beni kendi elleriyle gömeceğini ve kimsenin bulamayacağını söylüyor. Psikolojik ve fiziksel şiddetlere maruz kalıyorum. Ölmekten korkuyorum. Annemin bu adamı boşamasını çok isterdim ama ekonomik özgürlüğü yok.

Ben ise seneye üniversite sınavına gireceğim, fakat derslere bile odaklanamıyorum. Yaşamak istiyorum. Gökyüzünü izlemeyi, kitap okumayı, yağmurda ıslanmayı, insanları mutlu etmeyi, nefes almayı her şeyi gerçekten çok seviyorum ama intihar düşünceleri aklımdan çıkmıyor. Yalnızım. Tutunacak tek bir dalım dahi yok.

4 Mart 2022

Babam beni sadece başörtülüyken seviyor. Sevgisinin sadece bir bez parçasına göre değişmesi canımı çok yakıyor. Hiçbir zaman bir başörtülü olmaktan ilerisine gidemedim. Babam kendi yarattığı karakteri seviyor, gerçek beni değil.

Namazımı kılıyorum. Oruçlarımı eksiksiz tutuyorum. 6 yıldır kapalıyım. Erkek arkadaş, çevre vesaire yok. 6 sene İmam Hatip okudum. Her zaman Kur’an okudum. Tam sana layık bir evlat rolü oldum, değil mi baba? Peki ya benim düşüncelerimin, hislerimin gerçekten hiçbir önemi yok mu? Neden bir robottan farkım yokmuş gibi hissediyorum baba? Mesela neden hep namaz kılışımla, başörtümle, Kur’an okuyuşumla, İmam Hatip’te okumamla övündün? Bunlar olmasaydı gözünde bir değerim yoktu, değil mi? Dürüst oluşumla, kimsenin kalbini kırmayışımla, merhametimle, iyi bir insan oluşumla neden övünmedin? Kafamdaki örtü hepsinden daha önemli senin için, değil mi?

(Görsel: Ivan Milev)

Comments (11)

  1. yaşın benden küçük ama benden çok fazla şey yaşamışsın diyebilirim. ne söylesem ne anlatsam aslında işe yaramayacak ama dilim döndüğünce yazmak istedim. sözlerindeki çaresizliği gördüm çünkü. bir iki gün önce anneme artık başörtüsü takmak istemediğimi söyledim. bana demediği şey kalmadı. seni evlatlıktan silerim okuldan alırım bu evden açık çıkamazsın sen zaten hep böyleydin vs. üzüldün mü desen bunlara üzülmedim açıkçası çünkü böyle düşündüğünü biliyordum ama o günün akşamı ablamla telefonda konuşurken duydum. düşene bir de ben mi vurayım evden atmam dışarıda daha kötü hale gelir benim yüzümü eğdiremez onurumu iki paralık edemez gibi ifadelerini duydum. o zaman üzüldüm işte çünkü kızıydım ben ya kızı. bu dünyada karşılığını bile görmeyeceği bir inançtan dolayı, el alem ne der derdinden dolayı beni silmeye hazırdı. evlenince ne yaparsan yap diyordu çünkü evlenince onun kızı değil birisinin eşi olacaktım. halbuki ben bir bireyim tek başıma kimseye bağlı olmadan. reşit olana kadar elbette onların sorumluluğundayım ama o vakti geçeli çok oldu. bir süredir aldığım bursla maddi bağımsızlığım var istediğim şeyleri yine kısıtlı olsa da yapabiliyorum ama daha eski bir dönemde olsaydık beni parasıyla çok rahat kontrol edecekti. elimde zaten var olan azıcık şeyi de alacaktı biliyorum. bu yüzden bekledim elimden geldiğince. benim 20 seneme mal oldu keşke daha önce yapsaydım diyor muyum evet diyorum. o zaman zor olacaktı şimdi de zor. keşke daha önce hayatım olsaydı kendim olsaydım .çok zorlanacaksın seni aileden silecekler belki ama eğer seni bırakmayı bu kadar kolay kabul ediyorlarsa, sen onlar için utanç kaynağı oluyorsan benim gibi emin ol değmez. biliyorum ailen onlar sahip olduğun belki de hayatın boyunca hep sahip olacağın insanlar gibi görüyorsun ama emin ol vakti geldiğinde sana öz ailenden yakın olan birisi karşına çıkacak. seni kabul eden seven birisi. ben o kişiyi geçen sene buldum ve çok şanslıyım(bu konuda da kavga ettik elbette ama ayrılmayacağım dedim bir kez sevdiğim kişiyi günah dedikleri için yüz üstü bıraktım bir daha yapmayacağım çünkü sevmeyi de sevilmeyi de hak ediyorum). SEN DE SEVMEYİ SEVİLMEYİ HAK EDİYORSUN. geçen gün dışarıda güneşi hissettim rüzgarı hissettim o kadar uzun zaman olmuş ki nasıl özlemişim. insan içine çıktım bir sürü kalabalığa karıştım ve daha önce hiç bu kadar kendim hissetmemiştim. yanlış bir anlaşılma olmasın seni bir şeye ikna etmeye çalışmıyorum. dindar bir ailede büyüdüm ve neyim yanlış neyim günah islama göre biliyorum ve ben yine de kabul ediyorum her şeyi. bunun kabulü de sana kalmış eğer kalbindeki korku allahtan değil de ailenden çevrendense yapma bunu kendine. ne kadar yaşayacağını bilmiyorsun. kendine eziyet etme. iyice dinle kalbini ama yalnız dinle içeriye kimseyi almadan ancak o zaman doğru kararı verirsin emin ol. seni kimsenin tanımadığı bir yerde olduğunu düşün başka bir şehirde belki ne yapmak isterdin karar ver. ben kaybettiğim seneler için çok üzgünüm. değiştirdiğim her okulda farklı arkadaşlarım oldu hepsi benim farklı bir yönümü tanıdılar. bir tek sevgilim beni tanıdı her şeyimle. diğer insanlar yargılamıştı görünüşümle benimle ilgili duydukları ilk şeyle kalıba sokmuşlardı o yapmadı iyi ki de yapmadı.bunca yazıdan sonra şunu eklemek istiyorum. seni senden iyi kimse tanımıyor unutma. o yüzden birisi senin hakkında yorum yaptığında aslında seni anlatmıyor gördüğü kadarını anlatıyor. üzüleceksin ama kendine bir dayanak noktası bulman gerek. ben şu an evden atılabilirim param yok okul değiştirmeye çalışıyorum yatay geçişle burs bulmaya çalışıyorum ve hiçbir şey belli değil. haftalardır uykum paramparça oldu üç dört gündür yemek yemedim ve baş ağrısından ölmek üzereyim ama bir umudum var. bir sürü planım yedeklerim var. her türlü zorlukla baş edebilirim biliyorum. ben güçlüyüm sen de güçlüsün. hayatta olmak kalmak kolay değil ve bunu başardığın için güçlüsün şimdi o hayatı senin yapmaya bak. seni tanımıyorum ama teşekkür ederim paylaştığın için. benim hikayemi paylaşmaya pek gücüm kalmadı son zamanlarda belki daha iyi hale geldikten sonra paylaşırım.
    kendine dikkat et olur mu <3

    • bir instagram beyaz başka bir hesap verirsen konuşmak isterim aynı durumdan geçiyorum ve konuşacak birisine ihtiyacım var

  2. Hey, yalvarırım pes etme. Lütfen denemeye devam et. Lütfen. Yazdıklarını okurken ağlamaya başladım. Sen bir başarı hikayesi yazıyorsun. Sakın sakın birilerinin seni manipüle etmesine izin verme. Seni destekliyorum.

  3. Esmeralde

    Bir kaç yerde genç yaşta saçlarındaki beyazlardan bahsetmişsin. Beyaz saç üzüntü ve stresin yanısıra genetik ve D vitamini eksikliğinden de çıkar. Tesettür giyinen kadınların büyük çoğunluğunda – belki de hepsinde – D vitamini eksikliği vardır. Çünki bu vitamini diğer vitaminlerde olduğu gibi besinler ile karşılayamazsın. D vitamininin kaynağı güneştir. Ama bütün vücut ve kafa kapalı olduğundan güneş ışınlarını engeller ve vücudun D vitamini alamaz. Tesettürlü kadınlarda sıkca rastlanan saç dökülmesi de bu doğal döngüyü örtüyle bozmaları. Çocuk yaşta tesettüre girmen kemik yapısının sağlıklı şekilde gelişmesini engeller. D vitamini eksikliğinden saçların güçsüzleşip beyazlamış olabilir. Açılmayacaksan en azından bu konu ile ilgili bir şeyler yap. Doktora gidip test yaptır. Eger D vitamini eksik çıkarsa yapay yollardan takviye al. Böylece saçlarını beyazlanmadan daha çok korursun. Bu D vitamini detayı bile tesettürün insan doğasına ne kadar ters olduğunun göstergesi. Yaratıcı bu vitamini besinlerden almamıza izin vermemiş, illa güneşten alacaksın demiş ama aynı zamanda tesettürü emredip vitaminsiz kalmamızı sağlamış. Allah bizimle eyleniiiii…

  4. Anonimbiri

    Kim ne der diye düşünmek… Daha aileme bile tam olarak açılmak istediğimi söyleyemedim ben de ama o akrabaların anneme ve hacı 🙂 babama bakışları beni cidden korkutuyor. Ama bunu düşünerek nereye kadar gidebiliriz ki? Baksana ne kadar zorluk çekmişsin, gözyaşlarım durmadı okurken. Umarım istediğimiz hayatı yaşayabiliriz. Ve eğer konuşmak falan istersen instagramdan bana ulaşabilirsin <3
    İnstagramım:adhjhuy

  5. Güzelim ( bu hitabı mektuplarının hepsini okuyup kalbinin naifliğini hissedebildiğim için kullanıyorum) lütfen vazgeçme. Vazgeçmeyeceğini biliyorum aslında, bazı mektuplarının sonunda korkuyla doldum ya bu satırları yazdıktan sonra bıraktıysa diye. Ama son mektubuna kadar kocaman bir emek verdin, hep çabaladın. Çok yorucu biliyorum ama lütfen bırakma o özgürlük ipini, yalnız değilsin artık. Biz de sıkı sıkı tutup hür günlerine kavuşmana yardım edeceğiz.
    Aile hikayen benimki ile o kadar benzer ki. Sadece benim babam fiziksel şiddet uygulamıyor ve kendi kız kardeşleri de 8-9 yaşında örtünmek zorunda kalmış. Ama zihniyet aynı zihniyet. Bir de benim babamın namı imam. Küçük şehirde yaşıyorum, her sokakta bir tanıdığa denk geliriz. Aylar önce denedim ben de örtüyü çıkarmayı, olmadı. Tepkilerine hak verdim, anlamaya çalıştım ve bekledim. Sınavım vardı,bitti. Şimdi tercihlerime olabildiğince uzakları verecek, kendi hayatımı ilmek ilmek kuracağım. Sen de kuracaksın, hatta düşüncelerini oluşturarak çoktan başlamışsın temellerini atmaya. İzin verirsen yanında olmayı, sırt sırta vermeyi çok isterim. İstemezsen de fikrim, iyi dileklerim hep seninle olacak bunu bil. Mücadelen çok güzel ve ben gücüne hayran kaldım. Sadece bazen ruhunu dinlendirmeyi de unutma, her zaman dimdik durmak zorunda değilsin. Kendine çok iyi bak, en kısa zamanda yeni mektubunu ve iyi haberlerini burada görmeyi umuyorum. <3

  6. SunaSultann

    Yazdıkların beni o kadar etkilediki dersi bırakıp okudum tüm mücadeleni. Bunca şeye rağmen hala yaşamaya dair içinde bir umudun olması gerçekten bir mucize ve üniversitede nereyi kazanırsan kazan git bence bilerek ilahiyat yazıp gidersen ses çıkaramazlar ama sonuçta farklı şehire gidersin ve maddi bağımsızlığın olana kadar para biriktirmeye çalış istersen okulu dondur ve kaç. Kaçabildiğin kadar kaç uzaklara kaç. Biliyprum bunlar pek verilebilecek tavsiyeler değil ama yapabileceğin başka hiçbir şey yok çünkü vücudun eriyip bitiyor. Öbür dünya yok bu hayata ikinci kere gelmeyeceğiz bu yüzden geç olsa bile kaç onlardan onları değiştiremezsin. Yıllardır süregelmiş onların kafa yapısı değişmez. İstedikleri kadar kabul etmesinler seni. Böyle anne baba olunmaz buna anne babalık denmez zaten anne babalık önüne sıcak yemek başına çatı cebine harçlık değildir onlar asla anne baba olamazlar. Kaçarsan eğer zamanla maruz kalmadığın için açıldığında suçluluk duygunda azalacak. Ben üniversitede izmire ya da eskişehire gitmeyi istiyorum eğer aynı yere gidersek sana yardımcı olurum mental olarak çünkü ben artık insanların üzülmesine dayanamıyorum. Çok iyi birisin gerçekten bunu görmeden bile söyleyebilirim ve onlar seni hak etmiyor. Elinden geldiğince uzak kalmanı sağlarım. İstediğin gibi yaşayabilirsin ve arkadaş oluruz. Umarım iyisindir çünkü en son mektubunu martta atmışsın şuan ise ekim ayındayız. Yaşıt mıyız tam anlamadım ama benim için asla sorun değil. Sağlıcakla kal.

  7. Merhaba dünyanın en mücadeleci kızı ?
    Elimde maddi imkan olsa bi ablan olarak seni yanıma almak isterdim yemin ederim. Lütfen kendine zarar verecek bir şey yapma maddi olarak yanında olamam ama manevi olarak yanında olmak isterim eğer iznin olursa. ?
    Esma.tavl bu Instagram hesabımın adı bana burdan ulaşır mısın?

  8. İyi misin yazmayı bırakmayın lütfen bir şey olmamıştır umarım sana. Rüya anlamını ararken rastgele buldum siteyi ve senin hikayeni babalarımızın huyları aynı her konuda bende kapalıydım yaklaşık 5 sene kapalı kaldım ve sonunda açıldım ilk başlarda babamın yanında falan acele bir yere giderken sadece şapka takıyordum saçım gözükmeden zamanla açık olmak istediğimi söyledim tabi sendeki tepkileri aldım yaklaşık 1 sene evden kapı dışına adım atmadım sırf kapanmamak için hergün açılmak istediğimi söyledim annemin desteğiyle başardım sonunda babam kabullendi ve bir de hukuk okuduğum için evde tek okuyan ben olduğum için bıraktı. Tabi giyinmeme laf ediyor ki ben 21 yaşındayım. Seçim de oy kullanmaya giderken kapalı kızı gösterip bak kıza nasıl giyinmiş bidr benim kızıma bak dedi ki üstümde uzun trenç pantolon ve uzun gömlek vardı açık saçık kız geçiyordu bende aynen kıza bak bana bak dedim o da dönüp sen onunla bir misin gerizekalı dedi bende kapalı kızla da bir değilim kimsenin giyinişi beni ilgilendirmez benim giyinişim de kimseyi ilgilendirmez dedim dönüp bana senin dilin çok uzadı cevap verip duruyorsun ağzını burnunu dağıtırım dedi alla alla kolaysa dağıt dedim ki eskiden olsa diyemezdim susarak ezildim hep 1 kere polise verdim gözü korktu o günden sonra çok bir şey yapamaz oldu hikayeni ağlayarak okudum yaşadığım şeyler aklıma geldi ne olursa olsun susma polise haber ver dövmesine göz yumma inşallah kurtulursun kardeşim. Umarım istediğin gibi açılırsın seni çok seviyorum üzülme lütfen ve yazmayı bırakma merak ettim seni.

  9. Gerçekten çok üzücü. Dinimiz bile demez mi islam zorlama dini değil , kolaylaştırma , sevdirme dinidir.
    Ben de imam hatipte okudum ve zorla, içlerinden gelmediği halde, senin gibi küçücük yaşta saçı kapatılan, makyaj yapmasına izin verilmeyen kızların ne hallere geldiğini görüyordum. Evet başlarını kapatıyorlardı ama sokakta okuldan kaçıp
    Yemedikleri halt kalmıyordu. Demek ki zorlamayla birşeyleri yaptırmak bir anlam ifade etmiyormuş. Bazı kızlar vardı babaları vefat eder etmez direkt şortlu bikinili gezmeye başladılar. Demek ki zorlamayla ömür boyu bir şey sürdürülemez. Sen de 2 sene daha dayan, okulunu kazan. Onlardan uzak bir şehire yerleş . O zaman kararlarına saygı duymak zorunda kalacaklardır . Emin ol. Ama çok çalış ve güzel 1 bölüm kazan; kendi hayatının ipini kendi ellerine al . Onlara maddi olarak bağımlı olma . Umarım o günlere kadar çok güzel günler yaşarsın. Mutlu huzurlu kal güzel kardeşim

  10. umarım iyisindir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir