Ailenin yanında farklı, arkadaşlarının yanında farklı ikircikli bir hayat yaşamanın zorluğunu size nasıl anlatabilirim?

Küçücüktüm, en acısı ne zaman örtündüğümü bile hatırlamıyorum. Bu siteye gelenler genelde kaç yaşında örtündüklerini bilirler. Kimi 16 yaşında kimi 14, kimiyse üniversiteye geçtiğinde. Ama ben hatırlamıyorum. Hatırlayamıyorum. İlk taktığım şal neydi, rengi nasıldı; hiçbiri yok hafızamda. Tek hatırladığım ailemle oturduğumuz şehrin ilçesine giderken başka şehirdeki üniversitesinden gelen abimin yönelik bana ters bakışları ve “Bu ne biçim giyinme, yakışıyor mu sana?” sözleri. Halbuki ben onun beni sevmesini istiyordum. Onu hâlâ seviyorum. Büyük ihtimalle ondan sonra oldu. Sırf babamdan görmediğim sevgiyi abimden tatmak için örtündüm.

Büyüdüm, liseye geçtim. Taktığım örtünün hakkını vermeye başladım. Siyah feraceler, uzun siyah eşarplar… Bu sefer de Allah beni çok sevsin diye uğraşıyordum. Bu sebeple kendimden çok ödün verdim. İslam’la ilgili çoğu şeye hakimdim; Gazali’den Hasan el-Benna’ya, Malcolm X’ten Seyyid Kutub’a… Ama bunun yanında dünya edebiyatından romanları, feminizme dair kitapları da okuyordum. Belli bir yerden sonra bir şeyler ters gitmeye başladı. Artık inançlı biri değildim ve bunu kendime bile itiraf edemiyordum. Tanrının olmadığı ilk geceyi yani beni terk ettiği geceyi hatırlıyorum. Yaşadığım hayal kırıklığını kimse anlayamaz. Tüm bunlar olurken 17 yaşındaydım. Ama yine inançsız bir örtülü olarak hayatıma devam ettim. Sağlıklı olmayan yetersiz bir ortamda var gücümle açılacağım günün hayalini kurarak üniversite sınavına çalıştım. İyi bir sıralamam vardı. Ama kimse başka şehirde okumama izin vermedi. Ne yaptıysam ikna edemedim ve bu Allah’ın cezası şehirde kalmaya devam ettim. Fakat ben kararımı vermiştim, inanmadığım bir dini temsil etmeyi bırakacaktım.

Üniversiteye geçince açıldım. Birkaç arkadaşım dışında ailemin hiçbir üyesi de dahil kimse haberdar olmadı. Kaç sefer anlatmaya çalıştım, gördüğüm şey hep tehditti. Çünkü kendilerinden sorumlu olduğuma o kadar çok inanmışlar ki tanrıya hesap vermemek adına her türlü şiddeti ve baskıyı göstereceklerdi. Korkuyorum. Ailenle birlikte tek bir aktivite yapamamanın, ailenin yanında farklı ve arkadaşlarının yanında farklı ikircikli bir hayat yaşamanın zorluğunu size nasıl anlatabilirim? 21 yaşındayım, kendimden o kadar çok iğreniyorum ki yalan söylemek zorunda kaldığım her gün kendimden biraz daha nefret ediyorum. Tek çıkış yolum 2023 yılında KPSS’ye girip okul öncesi öğretmeni olduktan sonra bu Allah’ın cezası şehirden geri dönmemek üzere defolup gitmek. Sonra sinema ve edebiyatla kendimi şimdi olduğundan daha çok iyileştirmek… Hani derler ya, affetmek erdemdir. Çocukluğunuzu ve gençliğinizi elinizden alan, size istemediğiniz şeyleri yaptıran insanları affetmeyin. Sevilmesi gereken kişiler siz ve sizi olduğunuz gibi kabul eden insanlardır. Şunu da unutmayın; asla yalnız değiliz. Bir gün atlatacağız umarım. Umarım…

(Görsel: Dorothea Tanning)

Comment (1)

  1. Merhabalar hikayen benim hikayeme oldukça tanıdık geldi. Tanışmayı, sohbet etmeyi isterim. Bana mailimden ulaşabilirsin, çok mutlu olurum:)
    ([email protected])

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir