Asla sokağa çıkıp ip atlamadım, ayıptı; kahkaha atmadım, ayıptı; şort/askılı giymedim, ayıptı… Kur’an kurslarına gittim ayıplanmadan… Örtündüm biraz takdir görmek için, biraz olsun sevilmek için. Kendi isteğimle örtünürken daha 12 yaşındaydım. Bana kimse dini anlatmadı, hep “Sen akıllı kızsın, bu karar senin” dediler. 12 yaşındayken “Aklın yerinde” dediler, izin verdiler. Notlarım hep iyiydi, kimseyle konuşmazdım; edepliydim yani ama ne bir takdir gördüm ne de ilgi… Örtününce ise tebrik eden edene…
Açılmak istediğimde 16 yaşındaydım ve bana “Önce örtünü çıkarırsın, sonra pantolonunu. Orospu olursun” dendi. “Dinde zorlama olmaz ama açılırsan seni okuldan alırız” dendi. Annem beni yetiştirememekle suçlandı, şiddet görmesin diye sustum ve kabullendim. Ama nefretim dinmedi, arttı. Madem onlara göre orospuydum, o zaman en âlâ orospu ben olmalıydım.
Bu yıl üniversiteye geçiyorum. Bu, çoğu öğrenci için dönüm noktasıdır ama biz zorla örtünen kızlar için daha büyük bir dönümdür. “Özgürleştim” dememize kızanlar varmış, özgürlük açılmak mıymış… Evet, ben özgürleşeceğim. Bana dayatılan baskılardan ve içine konulduğum o küçük, kirli zihniyet kafesinden kurtulacağım. Özgürlük sizce nedir, bilmiyorum ama bence nefes almaktır. Bazı günler evde nefes almaya bile korkuyorum çünkü her daim suçluyum. Benim bulunduğum bu yerde kız çocuğuysanız asla sevilmezsiniz, her yaptığınız yanlıştır. Küçükken sevildiğinizi sanırsınız ama tek dertleri iki bacak aranızdaki namusu korumaktır, sizi korumak değil! Yaşınız büyüdükçe anlıyorsunuz, “Bunların takdirini alacağıma öleyim daha iyi” diyorsunuz.
Sustuğum, kabullendiğim her an için vücuduma bir çizik attığım zamanlar oldu. Acınız azalmaz, siz bunu yapmayın. Kelimelerim, konular çok dağınık; biliyorum. Sadece bugün birden içimi dökmek istedim. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Nefretimde boğulmayacağım, bana acı dolu anlar yaşatan o zihniyeti boğacağım.
(Görsel: Arthur Rackham)