Selam! Ben 16 yaşında yüzlerce hayalini küçücük bir odaya sığdırmış birisiyim. İlk olarak, 4. sınıfta gittiğim bir Kur’an kursunda oradaki hocaların beni hediyeyle kandırması üzerine başörtü serüvenim başladı. Ne zaman oraya gitsem, bana “Kapanırsan şöyle hediyeler alırız, böyle güzel bir kutlama yaparız” falan derlerdi. Bu yüzden oraya gitmeyi asla istemezdim ama ailem zorla gönderirdi. Çocuktum ve o zamanlar hediye dendiğinde mutluluktan havalara uçardım. Bir gün aileme kapanmak istediğimi söyledim ve onlar bana “İleride pişman olup gelip bize yalvarırsan asla izin vermeyiz” demişlerdi… Bir şekilde kapatıldım, o kurs hocaları beni sırf bir hediye için kapattırdılar.
Ortaokuldayken bir gün lavaboya gittim ve şalımı düzelttim. O sırada bir bayan hoca bana “Küçücük yaşta bir çocuk nasıl eşarpla uğraşabilir?” tarzında bir şey söylemişti. Yanlış bir şey yaptığımı o zaman anlamıştım. Çünkü ben tanrı için değil, bir başkasının zoruyla kapanmıştım. Bu düşünceler içimde sürekli büyümeye devam etti. O kadar fazla büyüdü ki kapalı halimden nefret etmeye ve asosyal bir insan olmaya başladım. Odamdan hiç çıkmamaya ve toplam sayısı 2-3 olan arkadaşlarımdan da soğumaya başladım. Şu an benim yüzümden hiçbirisi yok…
Artık olacak iş değildi, aileme “Bıktım!” diye bağırdım ama onlar hiçbir şey anlamadılar. Neyden bıktığımı sordular, konuşmadım ya da konuşamadım. Liseye geçince yeni arkadaşlarım ve öğretmenlerim beni kapalı bilmesinler, bu yüzden artık açılmalıyım diye düşündüm. Okula giderken eşarbımı örtmedim ve içeriden anneme “Çıkıyorum” diye seslendim. Geldi ve beni o halde görünce sinirle kolumdan çekiştirip salona götürdü. “Hayır” dedi, “Eğer açık olarak okula gideceksen kaydını sildireceğim” dedi. Ağladım çünkü okumak istiyordum, yüzlerce hayalim vardı. Epey tartıştık ve sonrasında kafama bir eşarp örtüp çekip gittim okula…
Günlerce benimle konuşmadı, bana sürekli nefret edercesine baktı, bir ara “İblis” dedi. Gözlerim doldu çünkü asıl iblise dönüşen o’ydu. Beni sadece başörtüsü yüzünden sevdiğini gördüm. Babam hiçbir şey söylemedi; kızıp bağırır hatta belki döver, dedim ama hiçbir şey söylemedi… Sadece gözlerinde ufak bir hayal kırıklığı ve ardında beni desteklediğini gösteren bakışları vardı. Annem “Ya eşarbınla okursun ya da okula gitmezsin, 20 yaşına girdiğinde sana bir koca buluruz, evlenip gidersin” dedi… Annemden nefret ettim.
Süreç hâlâ devam ediyor gibi… Ne olursa olsun özgürlüğüme kavuşmak istiyorum, bu hâlde olmaktan bıktım. Dışarıya çıktığımda rahatça güleyim, yeniden arkadaşlarım olsun istiyorum. Saçlarımı savurup çılgınlarca dans etmek istiyorum. Sadece bunu istiyorum ama bunu bana çok görüyorlar.
(Görsel: Arik Brauer)