Küçüklüğüme dair hatırladığım anılarda sadece dayak var.

Merhaba, ben 23 yaşındayım. Ben çocukken ailem çok baskıcı ve dindardı. Beni henüz 5. sınıfta kapatmak istediler. O zamanlar mutlu olsunlar diye bazen takıyordum çünkü o kadar sevgisiz büyüdüm ki ilgilerini sadece bu şekilde çekebiliyordum. İçimde hiçbir zaman dini bir duygu hissetmedim. Eve benden 7-8 yaş büyük abimin arkadaşları geldiğinde ve beni sevdiklerinde annem onlar gidince beni döverdi. Sadece 8 yaşındaydım. Evde şarkı söylediğim için erkeklerin ilgisini çekmeye çalıştığımı söyler ve beni yine döverdi. Annemin ağır psikolojik sorunları vardı. Babama olmayan şeyler anlatır ve beni kemerle dövmesine neden olurdu. Babam kendimi savunmama asla izin vermezdi. Bunları yapıp yapmadığımı bile sormazdı. Mahallede erkeklerin de olduğu bir grupla voleybol oynadığım için bile dayak yedim. Oje sürdüğüm için ‘orospu’ denilerek dayak yedim. Orospu kelimesinin anlamını bile çok sonradan öğrendim. 8. sınıfa kadar okul harici hiçbir yere gönderilmedim. Hapis hayatına mahkûm edildim. Namuslu kız dışarıda gezmezdi, annesinin yanında otururdu.

Annem oldukça rahat bir aileden dindar bir aileye zorla gelin verilmişti ve bu durum onun psikolojisini oldukça etkilemişti. Benim yaşadıklarımı ona da bir bir yaşatmışlar. Ona yapılan tüm şeyleri bana yaptı. Dayaksız tek bir günüm geçmedi. Küçüklüğüme dair hatırladığım anılarda bile sadece dayak var. Hepsinin suçlusu benmişim gibi sinirini benden çıkarırdı. Daha ilkokulda Kur’an kursuna gönderilmeye başlandım. O kadar baskı yapıyorlardı ki öğrenmemek için inat ediyordum ve her inadımda daha ağır şiddet görüyordum. 4 yıl boyunca yazları zorla Kur’an kursuna gönderildim. Ablamın da benden farklı bir durumu yoktu. Çok hasta olduğu dönemde bile “Kur’an kursuna gitmemek için yapıyorsun” denilip zorla Kur’an kursuna gönderildi. Hastaneye götürülmek yerine Kur’an kursuna bırakıldı. Bir gece ağzından köpükler gelerek kriz geçirdi ve 1 ay komada yattı. Ne için? Ateşler içindeyken bile cehennem azabını anlatıp zorla Kur’an’a yollamışlardı. Şu anda ablam da abim de en az benim kadar dinden uzak. Abimin de intihar teşebbüsü oldu. İzlerini hâlâ kolunda taşıyor. Onlara her gün bakarak çocukluğunu hatırlatan acılarla yaşıyor. Yaşadığımız şeyin istismar olduğunu çok geç anladım. Bir süre sonra annemin sinir problemleri yüzünden babam geç saatlere kadar çalışmaya, eve gelmemeye başladı ve ben o dönem annemin delirmesine, cinnet geçirdiği intiharına, cama yumruk atıp bileklerini kesmeye çalışmasına tanık oldum. Hepsi gözümün önünde yaşandı. Psikiyatriye gönderilmedi. Hocalara okutuldu. Büyü yapıldığı söylendi.

Annemin şiddeti, ben büyüyüp karşı koyana kadar asla bitmedi. Söylediği tek şey “Orospu mu olacaksın, senin yolun belli zaten, ne bok olduğun belli” sözleriydi. 5. sınıfta ilaçlarla intihar teşebbüsüm oldu. Bir çocuk neden ölmek ister? Olmadığım bir insan gibi yaşadım. Onlar gibi değildim ama onlar gibi giyindim. Onlar gibi değildim ama onlar gibi düşünmeye zorlandım. Bu beni pasif birine dönüştürdü. Cenaze gibiydim. Sadece dediklerini yapıyor ve yaşamıyordum.

8. sınıfta bana tecavüz etmek isteyen iki çocuğun elinden zorla kurtuldum. Ellerinden kaçmaya çalıştığım süre zarfında cinsel istismara uğradım. Bunu aileme anlatamadım. Anlatmayı ve yanımda durmalarını, adaletin yerini bulmasını çok isterdim. Bu olay okulun bodrumunda yaşandı ve çocuklar benden büyüktü. Beni okuldan alırlardı. Çocuklar hayatına devam ederdi ama ailem benim kuyruk salladığımı, benim suçlu olduğumu söyler ve hayatımı daha kötü bir hale getirirdi. Bunu kendi içimde atlatmam çok uzun yıllar aldı.

Bir keresinde annem bana açık giyindiğimi söylediğinde ona ilk kez karşı çıktım. Bana tornavida ile saldırdı. Demirle dövmeye çalıştı. Elinden zor aldılar. Daha çok içime kapandım. Lisede bilim üzerine birçok kitap okumaya başladım. Şimdi tüm duvarı kaplayan dolu dolu 3 kitaplığım var. Benim bu hayatta sahip olduğum tek şey onlar… Ben üzüntüden hastalanana kadar ailemin baskısı devam etti. Stres nedeniyle adetten kesildim. Bundan kaynaklı hormon bozuklukları yüzünden birçok hastalığa sahibim ve günde 10 ilaç kullanıyorum. İlaçlar yüzünden ellerim titriyor. Kâbus görmeden uyanmadığım tek bir gece yok. Uyku felçleri ve çocukluk travmaları için 2 yıldır psikolojik yardım ve tedavi alıyorum. Nöbetler geçiriyorum ve kitleniyorum. Anksiyete nöbetleri benim için en kötü olanları. İlk başlarda bunları dikkat çekmek için, dinsizliğimi saklamak için yaptığımı söylediler. Durumum ağırlaşınca ise oldukça endişelendiler. Oysa ölüm kurtuluş olurdu. Hastalıklarımdan dolayı son 1 yıldır bana hiç olmadıkları kadar hassaslar. İyi olmak ve ebeveynliğin sadece çocuğun maddi ihtiyacını karşılamak olmadığını anlamak için bu halde olmamı, hastalıklarla savaşırken gebermemi beklediler. Bu ilaçları ömrümün sonuna kadar kullanacağım. Bana yaşattıkları şeyden dolayı asla çocuk sahibi olamayacağım. Çocukken ben de kendi oyuncaklarımı dövmeye başladım ve bunun nedenini yetişkin olunca anladığımda bir süre kendime gelemedim. Hâlâ ağlayamıyorum. Çocukken dayaktan sonra ağlarsam annem beni daha ağır bir şekilde döverdi. Böylece ben sessizce, gizlice ağlamayı öğrendim; bir süre sonra da ağlamamayı. Dayak yerken bitmesini beklemeyi öğrendim. Hiçbir şey canımı yakamıyor. Beni ruhsuz bir yaratığa dönüştürdüler. Her gece uyandığımda kendimi çocukluğumda sanıyorum ve nöbetler geçiriyorum. Bazen hepsini bana doğru yolu göstermek için yaptıklarını, disipline etmek için bunların gerekli olduğunu söylüyorlar. Gözlerinde bir pişmanlık işareti bile yok. Kapanmadığım için bütün çocukluğum boyunca “Orospu olacak bu” diye gördüğüm ağır şiddetler hâlâ benimle. Her sabah onlarla uyanıyor, onlarla kahvaltı yapıyorum. Yaşamıyorum. Beni kendilerine oyuncak gördüler.

Şunu da belirtmek istiyorum. Tüm komşular ve öğretmenlerim olanları biliyordu. Hiçbiri bana yardım etmedi. Aksine çocuklarını benimle oynatmadılar. Öğretmenler ilgi göstermediler, annem onlara da kötü davrandığı için beni dışladılar. Kimseyi affetmiyorum. Umarım çok sıkı sıkıya sarıldıkları inançları gerçektir ki öteki tarafta bunun hesabını verebilsinler. Bunları uzun zaman boyunca kendi içimde bile dile getirmedim. Anlatırsam gerçek olurdu. Hepsi bir rüyaydı. Buna inanmak için çok çabaladım. Tüm aileleri böyle sanırdım. Ne yazık. Annemle herhangi bir tensel temas kurunca bile midem bulanıyor. Sevgiyi asla tatmadım. Beni öldüren insanlarla aynı kanı taşıyorum. Çok uzun süre kendimi sorguladım. Kimseye bir kötülük yapmamıştım. Sadece bir çocuktum. Bunları hak edecek tek bir şey yapmadım. Sol elle yazdığım için daha ilkokulda “Şeytanın eliyle yazıyor, haram” denilip dövülürken bile bir şey yapmadım. Ses etmedim. Sağ elle yazmayı öğrendim. Ne isterlerse onu yaptım.

Şu anda istediği gibi giyinen, istediği yere giden, istediği saatte dönen özgür bir kadınım. Ben her şeye rağmen devam ediyorum. Bağımsızlığınız için savaşın. Uzun süre sustum ve savaşmaya başladığım anda hayatımı kendi kontrolüm altına aldım. Bu çok uzun bir hikâye. 10 yıl boyunca mücadelesini verdiğim bir hikâye. Artık yanlarında şortumla oturup ojeli parmaklarımla kahvemi içiyorum. Şimdi mesleğimden ötürü benimle gurur duyup her yerde benimle övünüyorlar. Onlar için bir item, onlara prestij kazandıran bir eşyayım. Geçmişin konusu her açıldığında “Hatırlamıyorum öyle bir şey, kendine dert mi arıyorsun?” denilerek geçiştiriliyorum. Bu hayatı tırnaklarımla kazıdım. Fakat artık bunlar bana mutluluk vermiyor. İçimden tüm sevinci ve mutluluğu aldılar. İçimde açtıkları boşluğu artık kendileri bile kapatamazlar.

Hikayem çok karışık yazıldı ama hepsi bu kadar. Anlatmak için çok uzun zaman bekledim. Çevremdeki tek bir insan bile bunları bilmiyor. Artık haykırmak istiyorum. Tüm kız kardeşlerim için tek dileğim, istedikleri gibi yaşadıkları özgür bir hayat.

(Görsel: Lisa Brice)

“Küçüklüğüme dair hatırladığım anılarda sadece dayak var.” için 6 yanıt

  1. bu sitede okuduğum en dehşet verici hikaye buydu.. her şeye rağmen kazandığın için gururluyum <3

  2. Bu düzeni değiştirmeliyiz. Ben bile geri adım atmayacağım. Kadınlar; emin olun yeri geldiğinde tüm dünya bizim için bir hain, en çok kendinize güvenin.

  3. “Umarım çok sıkı sıkıya sarıldıkları inançları gerçektir ki öteki tarafta bunun hesabını verebilsinler.” Bu cümleyi hiçbir zaman unutmayacağım.

  4. Dünya kadınlar için çok iğrenç bir yer.
    Ve gerçekten çok güçlü bir kadınmışsınız. Sizinle gerçek hayatta karşılaşmayı dilerdim. Umarım hep mutlu olursunuz.

  5. Içimdeki birçok şeyin yüreğimi delercesine haykırmak istediği bugün okuyorum yazınızı, ben de bir karar verdim, kendim için benim için hayatım için geleceğim için.. sonrasında kurulacak ilişkiler yaşanılacak şeyler tanışılacak kişiler için ama özünde yine ben..ilk adımımı attım hatta ikinci ve üçüncüyü de belki ama zorlanıyor insan hem de çok, nasıl anlatamam. Bir gün hep birlikte zaten insan olduğumuz için duyulması gereken saygıyı alacağız inanıyorum, gerçekten kendi hayatlarımız olacak, kuklası olduğumuz bir yaşam değil ! Başaracağız kızlar hep birlikte!

  6. Herhalde ilk defa okuduğum bir yazıya yorum yapıyorum çünkü en dehşet verici olunu buydu. Söylemek istediğim bir şey var, çok güçlü bir kadınsın, ve nolur ailen yaşlanınca, muhtaç duruma düşünce vicdan yapma ve onlara acıma, yaşıttıklarını yaşamadan ölmesinler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir