Herkese merhaba, bu da benim hikayem olsun. Ben de baskıcı, zorba ve kadınların ikinci sınıf olarak görüldüğü bir aileden geliyorum. En büyük travmam, babamın bir bayram günü gelip “Artık kuzenlerini öpmeyeceksin, enişteleri öpmeyeceksin” demesiyle başladı. Benim için bir dayatmaydı, bir anda aniden gerçekleşti. Belki biraz daha alıştıra alıştıra olsaydı bu kadar etkilenmezdim. Benim dışımda bütün kuzenlerim açık, rahat ve özgürdü. Baba tarafındaki tek kapalı ve mesafeli olan -olmak zorunda bırakılan- kişi bendim. O günden sonra her şey yavaş yavaş başladı. Öpmem yasaktı ve bayramdı. Herkes öpüyordu, ben öpmüyordum, yavaş yavaş adım yabani’ye çıkmaya başlıyordu. Kapanmaya zorlanmaya da başlanmıştım. Babam her fırsatta laf sokuyordu, iğneliyordu. Teyzemin kızları kapalıydı, bana onları örnek gösteriyordu. Zaten açıkken de ne beni önemseyip güzel bir kıyafet alıyor ne de açık giydiriyorlardı.
Sonra kapandım ama ben değildim, mutlu değildim. Özgür değildim. Benim ben olmama izin vermiyorlardı. Sonraları ise dönüp beni aşağılıyorlardı. Şöyle düşünün; bir insanın elini ve kolunu bağlıyorsunuz, ağzını kapatıyorsunuz, sonra da ‘Sen salaksın’ diye damga vuruyorsunuz, “Sen beceriksizsin” diyorsunuz. Komik gerçekten, değil mi? Kuzenlerim arasında bence en güzel olan bendim. Oldukça güzel olduğumu düşünüyorum. Fakat güzel olmam, dikkat çekmem öyle yasaktı ki… Şimdi anlıyorum, benim babamı gölgede bırakmamam lazımdı. Adam bundan korkuyordu. Bizi kaybetmekten, onu bastırmamızdan… Çareyi bizi sindirmekte bulmuştu. Beni gören “Ah canım, ne kadar da hanımefendi” derdi. Başka şansım yoktu. Kapalı olmak da değil, zaten kapalısın ama üstüne başına iki parça bir şey de alınmıyor, değer verilmiyor, dikkat çekmenden korkuluyor. Aşırı kıskanılıyorsun. Ben o kadar güzel bir kız olmama rağmen bakımsızlıktan dolayı kendimi hep çok çirkin hissettim.
Kuzenlerim o kadar bakımlıydılar ki sürekli onların aşağılayıcı bakışlarına maruz kalıyordum. Bana ezik, çirkin, salak gözüyle bakıyorlardı. Bunu hissediyordum ama ben öyle biri değildim, biliyordum. Ben bu değilim, diyordum. Kendime bir hayal dünyası kurmuştum ve orada yaşıyordum. Kaçış yolları arıyordum, üniversitede açılma hayalleri kuruyordum, sanal arkadaşlıklar kuruyordum. Kendi çapımda direniyordum. Sosyal hayatım bitmişti, odadan dışarı çıkmıyor ve çok az arkadaşa sahip oluyordum. Ben, ben değildim ki… Ailede adım çıkmıştı; ‘Bu kız yabani, bu ne biçim bir kız gibi’. Annem benden utanıyordu. Ah anne, bir insan evladını hiç mi anlamaz? Eğer o annenin kafası rahat değilse anlamaz. Böyle böyle zaman akıp gitti. Akıl sağlığımı korudum. Çünkü hayal ettim, umutlarım vardı ve içimde bir şekilde kurduğum bir dünyam vardı. En çok ne zoruma gidiyordu, biliyor musunuz? Bu kadar güzel olmama rağmen kendimi güzel hissetmemem, kuzenlerimin ve o beş para etmez insanların beni küçümsemesi. Âşık olmama izin verilmemesi, o tertemiz berrak duyguyu yaşayamamam… Ah ah. Sanmayın ki İslam bu. Bu kültür, bu yozlaşmış İslam. Bu ailelerin psikolojisinin bozukluğu, bu İslam değil.
Zaman aktı gitti ama ben kazandım. Allah o çektiğim bütün sıkıntılarımın karşılığını verdi. Şu an harika bir hayatım var. O beni küçümseyen kuzenlerim var ya… Artık hepsi bana imrenerek bakıyor. Kendimi değerli hissediyorum, kendimi güzel hissediyorum. Kadın olmaktan korkmuyorum, bastırılmıyorum, sindirilmiyorum, ben olmama izin veriliyor. Geçmiş unutulmuyor, travmalar peşini bırakmıyor fakat kendini onarabiliyorsun, Allah sana bu şansı veriyor. Bu arada, ben hâlâ tesettürlüyüm ve artık bundan gocunmuyorum. Demem o ki mesele tesettür ya da şu bu değil. Mesele baskı, mesele zorbalık, mesele bir insanı yok etmeye çalışmak, mesele bir insanı sindirmek. Mesele cehalet ve bunu İslam sanmak. Mesele derin, çok derin…
Kızlar, pes etmeyin, umut edin ve Allah’a kızmayın, İslam’a küsmeyin. Şahıslara kızın, onların cehaletine verin ve bekleyin, Allah size de bir yol gösterecek. İnanarak, hayal ederek, dua ederek bekleyin.
(Görsel: Felice Casorati)
“Kendi çapımda direniyordum.” için bir yanıt
Sorun Islama küsmek değil, sorun Islamın senin düşüncelerine, bakış açına çok yetersiz ve hatta ters düşmesi. Hiç kimse Islama ya da Müslümanlara küstüğü için dinden çıkmıyor.