İçine kapanık bir çocuktum, kızgın gözlere bakıp nasıl ‘Hayır’ diyebilirdim?

Bu akşam yine sırf babam istediği için akşam namazı kılıyor numarası yaparken buraya yazmaya karar verdim. Ben 18 yaşındayım. 12 yaşında kapandım. Örtü takmak benim için bir seçenek değil, zorunluluk. İnanın ki hiç istemedim ama bunu dile getiremedim. Zaten içine kapanık bir çocuktum, kızgın gözlere bakıp nasıl ‘Hayır’ diyebilirdim? İmam Hatip ortaokulunda okuduğum için zamanla örtüye alıştım. Orada okumayı ben seçtim diyemem ama aileme sorsanız ben istemişimdir… Beni manipüle etmekte fazlasıyla başarılılar. TEOG’da iyi bir puan almıştım ama tahmin edin, tercih listemde sadece hangi okul türünden okullar vardı? Evet, muhtemelen aklınızdan geçen doğru! Tabii bunu da kesinlikle ben istedim(!).

Hiçbir zaman düzenli ibadet eden biri olmadım ama inanıyordum. 9. sınıfta bir şeyleri sorguladığımı hatırlıyorum. Kur’an’daki bazı ayetler benim varlığıma aykırıydı ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Ailemin benim için istediği hayatın bana uymadığını ilk olarak o zamanlar anladım. Örtüyü çıkarmayı düşünemiyordum bile… Açılmak istediğimi kendime 10. sınıftayken itiraf ettim, en yakın arkadaşlarıma ise aylar sonra… Hep doğru zamanı bekledim. Cesaretimi toplayıp annemin yanına gidişlerim, sözcüklerin bir türlü ağzımdan çıkamaması, hayal kırıklığı içinde odama geri dönüşlerim…

Birkaç ay önce bir hafta sonu kendimi şartlandırdım. Kimliğim için vesikalık çektirmem gerekiyordu. O fotoğraf belki de üniversite giriş kartımda bile olacak, bilmiyorum. Karar verdim; ya söyleyecektim ya söyleyecektim. Cumartesi bitti, söyleyemedim. Stresten karnıma ağrılar girdi. Hasta oldum. Pazar günü ikisini yalnız yakaladım. Onlara bakmadan zar zor “Ben örtü takmak istemiyorum” dedim. Sessizlik oldu. Sonra annem olumsuz bir şeyler söyledi, hatırlayamıyorum ve ben ağlayarak odama gittim. Sonra onlar odama geldi. Belki 1 saat konuştular ve ben sürekli ağladım. Günün kalanında da hep ağladım. Ertesi gün fotoğrafçıya giderken ağladım. Fotoğrafçıda da ağladım. Şimdi de ağlıyorum.

Bazen dışarı çıkarken belki yapabilirim, diye düşünüyorum. Son ana kadar örtüyü takmıyorum. Sonra annem bir bakış atıyor ve gözlerim dolu dolu örtüyü başıma doluyorum. Cesaretim mi yok, yeterince istemiyor muyum yoksa? Evet, herkesten ve her şeyden korkuyorum. Yine doğru zamanı bekliyorum. Neyse ki şehir dışında bir üniversite kazanma olasılığım yüksek. Şimdiki umudum orada kimseye söylemeden açılmak.

İnancımı, düşüncelerimi yanlış yansıtan bir şeyi takmak istememem çok doğal değil mi? Yorgunum, güçsüzüm ama hâlâ umudum var. Ben özgürlüğe inanıyorum.

(Görsel: Eugeniya Dudnikova)

Comment (1)

  1. özgürlük kadar güzel bir şey yok ve inanın ki özgürlük için savaşmaya değer. çünkü her şeye bedel…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir