Bu sayfaya yazmak uzun zamandır aklımdaydı. Ben 19 yaşındayım, üniversite 3. sınıfa geçtim. Ömrüm; baskıcı bir anne ve bunlara sessiz kalan, hiçbir şey umurunda olmayan çünkü kendisi de aynı olan bir babayla geçti. Liseye başlayacağım zaman kapanmam için baskı yaptılar, istemiyordum ama lisenin ilk günü beni okula zorla kapalı gönderdiler. O gün okula ilk adımımı attığımda kendimi o kadar özgüvensiz hissettim ki ruhum bana ait olsa bile bu yürüyen beden kesinlikle ben değildim. Lise hayatım çok kötü geçti, bana telefon almıyorlardı, okulda arkadaşlarım vardı ama onlarla dışarıda görüşemiyordum. Annem, arkadaş edinmeme izin vermiyordu, buna rağmen bir sürü kız ve erkek arkadaşım vardı. Okulda çok neşeliydim, bu cehennem evde neler yaşadığımı kimse bilmiyordu.
Küçüklükten beri tek hayalim resim okumaktı ama göndermemişlerdi, “Resim günah” deyip duruyorlardı. Son yılımda her dediklerini yaptım, tüm evin işini ben yapıyordum, sırf annem sinirlenmesin ve resmime engel olmasın diye uğraşıyordum ve onları bir şekilde ikna ettim. Binbir türlü zorlukla ilk girdiğim yetenek sınavını kazandım. Okula başlayacağım zaman annem kapalı olmamla yetinmeyip bu defa da uzun eşarp ve ferace giymem için beni zorladı. Lise hayatımda da hep zorluyordu, hele makyaj yapmam kesinlikle yasaktı. Ben direndim ve istediklerini giymedim. Okula gidince kendime yeni kıyafetler almaya çalışıyordum, yine kapalıydım ama bu defa istediğim şeyleri giyiyordum.
Bu arada, ben küçükken annem yüzünden çok sessiz ve içime kapanık bir kızdım, buna rağmen hep dayakla büyüdüm. Annem çok sinirli ve merhametsiz bir kadındı. En küçük şeyde vururdu, korkudan acıktığımı bile söyleyemezdim. Dışarı çıkmama hiç izin vermezdi. Hayatım okuldan eve ve evden okula geçti, okuldan çıkar çıkmaz koşarak eve geliyordum çünkü 5 dakika geç kalsam dayak yiyordum. Küçükken hep onun üvey annem olduğunu, bir gün gerçek annemin gelip beni kurtaracağını düşünürdüm.
Neyse, bu evden kurtulmak için üniversitedeki ilk yılımda istediğim bölümü kazandım. Nihayet nefes aldığımı hissettim ama uzun sürmedi. Koronavirüs yüzünden eve dönmek zorunda kaldım. 2 yıldır bu cehennemde mücadele veriyorum, bu kadınla aynı evdeyim. Üstelik kendisi temizlik hastası. Akşam 10’dan sonra telefonu elime alamıyorum, hatta gündüz de alamıyorum. Üniversitede arkadaşım olmuştu ama evde olduğum için hiçbiriyle konuşamıyordum. Telefonum hep sessizde çünkü bir arkadaşım beni ararsa annem hoparlörü açtırıp ne konuştuğumu dinliyor. Zaten arkadaşım da kalmadı. Böyle bir annem olduğunu söylesem kimse inanmaz. Bu kadının kızı olduğum için utanıyorum. Evde gülemiyorum bile, “Kızlar çok gülmez” diyor. Sabahları sadece yüz yıkama köpüğüyle yüzümü yıkayıp kremliyorum, her genç kızın yaptığı gibi ama annem buna bile laf ediyor, sırf bu yüzden or*sp* olduğumu söyledi. Dışarı çıkarken aptal gibi giyinmemi söylüyor çünkü kızım ben! Hatta bir keresinde “Başına bir şey gelirse sakın eve gelme, gidip kendini at bir yerden” demişti.
Fiziksel ve duygusal şiddetle geçen 2 yıl sonunda bitti. Bu yıl okullar açılacakmış ama annem yine baskılara başladı. Ben uzun eşarp, ferace veya çarşaf giymeden beni okula göndermeyeceğini söylüyor. Ne yapacağımı bilmiyorum, içimden hayatıma son vermek geliyor. Zaten istediğim gibi yaşayamıyorum, giyinemiyorum. Her gün ölmesi için dua ediyorum ama ölmüyor. Her gün beni okuldan almakla tehdit ediyor, resim okuduğum için şeytan olduğumu ve şeytana askerlik yaptığımı söylüyor. Sadece resim yaptığım için! Hiçbir çıkış yolu bulamıyorum. İnanın, bu anlattıklarım daha hiçbir şey; burası bir cehennem ve ben kül oldum artık! Küllerimden yeniden doğabilir miyim? Bir mucize olur mu, inanın ki bilmiyorum! Mucizelere inanacak gücüm de kalmadı.
(Görsel: Marie Denise Villers)
“Annem, resim okuduğum için şeytan olduğumu ve şeytana askerlik yaptığımı söylüyor.” için bir yanıt
Asla bırakma bence kendini söylemesi kolay biliyorum. Ama yazdıkların bir çok açıdan tanıdık geldi. Yalnızca sitenin yazılarına benzerliğinden değil. Bildiğimiz eserlerine hayran olduğumuz bir çok sanatçının sancılı süreçleri olmuş ve sonucunda etkileyici, kendimizden bir şeyler bulduğumuz eserler çıkmış ortaya. Bunu da yaşanması gereken bir süreç gibi düşün eminim bittiğinde – ki okulunun bitmesine de az kalmış sık dişini – dönüşün muhteşem olacak:)