Ben buradaki her hikâyeyi adeta yaşamış gibiyim.

Karanlığın muhteşem asilliği ile hüküm sürdüğü bu gecede masamın başına geçmiş az sonra okuyacağınız bu mısraları yazıyorum. Buraya yabancı değilim. Bu platformdaki her bir hikâyeyi avcumun içi gibi bilirim. Ben buradaki her hikâyeyi adeta yaşamış gibiyim. Benim öyküm, daha adet görmeye başlamadan başladı. O gün sadece başıma yeşil bir örtü geçirmiştim. Anne, kafamı özenerek örtmüştü ve beni iki gömlek ve yeni bir pantolonla kusursuz bir şekilde avlamışlardı. O zamanlar benim için örtünmenin hiçbir anlamı yoktu. Sadece biliyordum, örtünmem gerektiğini biliyordum. Muhafazakâr ve kontrol manyağı olan diktatör anne beni yavaş yavaş işlemeye başlamıştı. Tanrıya layık bir kul olmam ve feyizli bir kadın olmam gerekiyordu ve o gerekeni yapacaktı. Büyüyordum ve büyüyen tek şey bedenim değildi, düşüncelerim de bedenime ayak uyduruyordu. Artık adet görmeye başlamıştım ve kadın olmuştum. Buna en çok sevinen diktatör anne olmuştu. Artık daha titiz davranacaktı, böylece tanrısına feyizli bir evlat verecekti ve cenneti hak edecekti.

Gel gör ki işler böyle yürümedi. Çünkü artık düşüncelerim bedenime ayak uydurmuyordu, düşüncelerime söz geçiremiyordum. Artık her şeyi daha iyi görmeye başladım. Aslında bir dine ait olmadığımı ve diktatör kadının sadece inandığı dini kullanarak bana zorbalık yaptığını görmeye başladım. Başıma geçirdiğim örtünün nereye gidersem gideyim yanımda götürdüğüm bir hapishane olduğunu anladım. Diktatör olduğu yetmiyormuş gibi bir de psikolojik rahatsızlığı vardı, kendisine teşhis konmuştu ama hasta olduğunu hiç kabul etmedi ve kendisi dışında herkesi hasta olarak görmeye başladı. Size psikolojik rahatsızlığı olan, bencil, kontrol manyağı, muhafazakâr ve her şeyi olmasına rağmen memnuniyetsiz biri ile aynı evde gün geçirmenin nasıl bir şey olduğunu söylemeyeceğim. Zira şu an kafanızda canlandırdığınız o hissiyatın ve kaosun aynısını ben her gün yaşıyorum ve evet, gerçek bir eziyet. O beni kabul etmiyor, anlamıyorum kardeşlerim. Birçok insan beni ben olduğum için kabul ederken neden o etmiyor, neden beni bir örtüye sığdırıyor, ben o örtüden daha fazlası değil miyim? İnsanların giyimine burnunu sokan, sigara içen bir türbanlı görünce laf eden, içki içen insanlara ana bacı küfür eden, kısa giyinen birine ‘azmış’ diyen bir anneye sahip olduğum için hepinizden özür dilerim kardeşlerim.

Ailesinin yanında türbanlı, namazında niyazında, sorgulamayan bir Müslüman; ailesi yokken türbansız, idealleri olan, yaşamaya aç, sorgulayan, hayal kuran (beni güvende hissettiriyor), iki kimliğe sahip bir insanım ben. Seneye, 18 olunca reşit olmanın vereceği o güçle iki kimliğimi teke indireceğim. Bir yandan gözyaşlarımı silerken öte yandan son cümlelerimi yazıyorum. Dayak atarak, aptalca cezalar vererek, basit ama beni yıpratacak tehditler savurarak dinine bağlı, aileye saygılı, uslu bir evlat yetiştirmesi söz konusu değil. Acımasız diktatöre yenilmeyeceğim, en büyük korkuma yenilmeyeceğim kardeşlerim. Ben Beyza, kendinize çok iyi bakın.

(Görsel: Kishan)

“Ben buradaki her hikâyeyi adeta yaşamış gibiyim.” için 3 yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir