Sevgi yerine özgürlüğü tercih ediyorum.

Merhaba, bugün buraya yazıyorum çünkü anlatacak başka kimsem yok. 18 yaşındayım ama çok daha yaşlı hissediyorum. Hayatım boyunca hep olduğum yaştan daha fazla hissetim. Yaşıtlarımdan hep daha büyük, daha olgundum. Başlarda gerçekten öyle olduğumu düşünüyordum. İlkokulda arkadaşlarım saçlarını örerdi, oje sürerdi. Bense annemden saçlarımı kısa kesmesini isterdim. Çünkü annemin saçları da hep kısaydı. Arkadaşlarım şort giyerdi, etek giyerdi. Bense hep uzun ve bol pantolon giymek isterdim. Çünkü annem de böyle giyinirdi. 6. sınıfa geçtiğimde kapandım. Bunu ne annem ne babam söylemişti. Söylemeye gerek yoktu çünkü doğru olan buydu. Ben 11 yaşımda daha regl bile olmadan kapandım. Çünkü annem kapalıydı. Babam dindar bir insandı. Onu mutlu etmek istedim, onun sevgisini ve saygısını kazanmak istedim. Kazandım da… Benimle gurur duyuyorlardı. Üstelik derslerim de çok iyiydi.

Ortaokul bitti. Lise sınavına girdim. Gayet iyi bir puan aldım. Babam, “Aferin, üniversite sınavında da böyle yaparsan tıp kazanırsın” dedi. Sevindim, aferin almıştım, gerisi umurumda değildi. Liseye geçtim. Dersler çok zordu. Yine de fena değildim, çalışıyordum, tıp kazanacaktım çünkü tıp kazanıp ikinci bir aferin kapacaktım. Lisenin başlarında derslerim hâlâ iyiydi ama arkadaşlık ilişkilerim gitgide kötüleşiyordu. Çünkü çok kuvvetli bir filtre sistemim vardı. Açık kızlar, makyaj yapanlar, sevgilisi olanlar, sigara içenler derken herkes elenmişti. Elemiştim çünkü bu tarz insanları ailem sevmezdi ve eğer onlarla arkadaş olursam ailem beni de sevmezdi. Büyük bir yalnızlık çekiyordum. Bu yalnızlık beni düşünmeye itmişti. Bolca boş vaktim oluyor ve ben sürekli düşünüyordum. Her şey hakkında düşünür, her şeyi sorgular olmuştum. Fakat sorularımın çoğuna ya cevap bulamıyordum ya da bulduğum cevaplar beni tatmin etmiyordu. Bu durum beni korkutmuştu, yavaş yavaş uçurumun kenarına yaklaşıyor gibi hissediyordum. Bu yüzden bir süre oyalanacak bir şeyler aradım.

Derken, kitaplarla tanıştım. Fakat kitaplar beni kurtaramadığı gibi uçurumun kıyısına daha da çok itmişti. Her yeni gün bir şeyi daha sorguluyor ve gerçeklerle yüzleşmenin yükünü kaldıramıyordum. Beynimin içinde fırtınalar kopuyordu. Sanki bunca zaman bir uykudaymışım gibi hissediyordum. Doğru bildiğim ve inandığım her şey yalan çıkıyordu. Tabii tüm bunlar olurken derslerim de kötüleşmişti. Ailem bu durumdan çok mutsuzdu ve bana karşı tutumları değişmişti. Sevilmediğimi hissediyordum, bir işe yaramadığımı… İçimde bunca şey yaşarken bir yandan da derslerle uğraşamıyordum. Ailem her geçen gün benden umudu kesiyordu ve sevgisizlik her geçen gün büyüyordu. Düşüncelerim tamamen değişmişti ya da oluşmuştu. Bırak İslam dinini, Tanrının varlığından bile şüphe ediyordum. Tüm bunlar olurken ben hâlâ her gün her sabah başörtüsü takmak ve ders çalışmak zorundaydım. Büyük bir bunalımdaydım.

Bir gün dershane denemesinden döndüm. Deneme sonucu babama mesaj olarak gelmiş. Eve geldiğimde annem adeta çıldırmıştı. O gün ödevlerimi yapmama izin vermedi ve bana zorla ev temizliği yaptırdı. 1 hafta boyunca okula göndermedi. Okumazsam böyle bir hayat yaşayacak olduğumu göstermek istemiş. Derslerimin kötü olduğu yetmezmiş gibi bir de namazı aksatmaya başlamıştım. Artık düşündüklerimi, fikirlerimi, hislerimi saklayamaz olmuştum. Bunu ailem de fark ediyordu. Başlarda suyuma gidip beni tekrar doğru yola sokmaya çalıştılar ama boşuna… Her geçen gün kendimi daha da fazla belli ediyordum. Ben, kendim oldukça daha da az seviliyor ve daha az saygı görüyordum. Evde her gün bir tartışma yaşanıyordu. Her gün bir huzursuzluk. Bana sürekli neden böyle değiştiğimi soruyorlardı. Onlara değişmediğimi, yalnızca kendimi bulduğumu anlatmak mümkün olmuyordu. Benimle ilgilenmez olmuşlardı, beni yok sayıyorlardı. Bu beni kahrediyordu. Sanki annem ve babam değillermiş gibi bir siyasetçi, bir din adamı kesilmişlerdi. Adeta bana muhalif olmuşlardı.

Bugün 18 yaşındayım. Seneye üniversiteye başlayacağım. Tıp kazanamadım, anlayacağınız ikinci bir aferini kapamadım. Bu evden bir aferinle ayrılacağım. Sevgi yerine özgürlüğü tercih ediyorum. Gitmeden açılacağım. Eskiden bu fikir beni korkuturdu ama artık kaybedecek bir şeyim kalmadı. Zaten sevilip sayılmıyorum, daha kötü ne olabilir ki? Yine kendimi tam olarak ifade edemedim, kafanızı şişirdiysem affedin. İnsanın hislerini tarif edebilmesi çok zor fakat tarif edilemeyecek şeyler hissetmesi daha da zor…

(Görsel: Aaron Abraham Shikler)

“Sevgi yerine özgürlüğü tercih ediyorum.” için bir yanıt

  1. Ben 15 yaşındayım, 10 yaşında kapandım. Kapalı geçirdiğim 5 yılın çoğunda açılmak istedim ama annemin çok üzüleceğini bildiğim için bunu dile getirmeye hep çekindim. Ama şimdi görüyorum ki ben çamaşıra bulaşığa yardım etmediğim sürece onun gözünde bir hiçim. Son zamanlarda zaten bana olan sevgisinin içten gelmediğini anladım yani artık benim de kaybedicek bir şeyim kalmadı. O yüzden seni çok iyi anlıyorum. Ve lütfen özgürlüğünü kimsenin kısıtlamasına izin verme! Sen onların istediği kişi olmayacaksın, onlar seni olduğun kişi olarak kabul edecek. Ve hiçbir zaman yalnız yürümediğini unutma! Biz yanındayız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir