Saçlarımı tarayıp, en güzel kıyafetlerimle kiliseye gidip bağırarak rabbi öveceğim günleri bekliyorum.

Nasıl başlasam, gerçekten hiç bilemiyorum… Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki… Her neyse. Ben çok muhafazakâr bir ailede doğdum, işleri gereği çevremiz de çok muhafazakârdı. Küçüklüğümden beri ileride başörtü takmak zorunda olacağımı biliyordum. Küçükken bunu istemediğimi hatırlıyorum. Hatta anneme “Ben büyüdüğümde açık saçlı bir bilim insanı olmak istiyorum” demiştim ve bana sadece gülmüşlerdi. O zaman bunu olumlu algılamıştım ama öyle değildi.

Biraz daha büyüdüm, ortaokulda İmam Hatip’e kaydoldum ve okulun ilk gününde çoğu kızın kapalı olduğunu gördüm. Onlara uyum sağlamak istedim, bir de artık ortaokula geçtiğim için büyümüşüm gibi hissediyordum. Bunların hepsi annemin yanına gidip kapanmak istediğimi söylememle sonuçlandı. Annem eğer açılmak istersem izin vermeyeceğini, buna göre karar vermem gerektiğini söylemişti. 10 yaşındaki bir çocuğa hayatının tamamını etkileyecek bir kararı verdirmek… Ben okulun 2. günü okula kapalı gittim. Bu, bugüne kadar devam etti. Birkaç ay sonra 18 olacağım. Tam 8 sene.

Kapandıktan birkaç ay sonra pişman oldum, arkadaşlarıma anlattım. “Anneni ara, telefonda söylersen kızmazlar” dediler. Bendeki de cesaret işte; öğretmenimin telefonuyla annemi aradım ve açılmak istediğimi söyledim. Annem bağırdı ve “Hemen bekle, baban seni arayacak” dedi, yüzüme kapattı. Korktum. Telefonu öğretmenime verip sınıfa geri çıktım. O gün eve gittiğimde bunun konusunu hiç açmadılar, ben de korktuğum için açamadım. Kendimi başörtüye zorunlu hissettiğim için sevmeye çalıştım. Böyle daha özel olduğumu, kendini erkeklerle karşı koruyan bir elmas olduğumu düşünüp kendimi avutuyordum. Fakat dayanamadım çünkü gerçek ben bu değildi.

7. sınıfta yeni aldığımız bilgisayarda internete “Açılmak istiyorum, ne yapmalıyım?” yazıp arattım. Biraz gezindikten sonra sekmeyi kapattım ama geçmişten silemedim. Annemler gördü, o kadar korkmuştum ki… Ama yine konusunu açmadılar. Birkaç gün sonra annem yanıma gelip “Açılmak mı istiyorsun, eğer istiyorsan bana söyleyebilirsin, biz seni anlarız” dedi. Bu, duyabileceğim en büyük yalanlardandı. Beni anlamaları, bana tesettürün ne kadar harika bir şey olduğunu anlatıp beni tekrardan buna itmeleriyle olacaktı. Bu yüzden “Hayır, istemiyorum” dedim. “Arkadaşım açılmak istiyordu, ona tavsiye vermek için araştırmıştım” dedim ama yalandı. Bu böyle devam etti, anneme hiçbir zaman söyleyemedim. Tek özgürlük alanım balkon ve cam; evimiz çok yüksekte olduğu için kimsenin görme imkânı yok, bu yüzden balkonda ve camın önünde rahatça gezmeme izin veriyorlar.

Çok küçük yaşlarımdan beri Tanrı’nın benimle olduğunu ve beni koruduğunu biliyorum. Hıristiyan bir bireyim ve bu yıllar içinde gelişen bir süreçti. Kime söylesem özentide ya da daha özgür olmak istememden kaynaklandığını sanıyor ama hayır, ben gerçeği ve yaşamı buldum. Bunu kuzenim ve sevgilim dışında yakınlarımdan kimse bilmiyor. Aileme söylemekten çok korkuyorum, ne yapacağımı bilmiyorum. Üniversitede söylemeyi planlıyorum ama başıma neler gelecek, bilmiyorum. Sadece Tanrı’ya güveniyorum. Onun benimle olduğunu ve beni her zaman koruduğu gibi yine koruyacağını biliyorum. İnancımdan dolayı küfürler de hakaretler de işittim. İleride şiddet göreceğimi de biliyorum. Ailem beni reddedecek, kimse beni sevmeyecek. Bunu bilmek ve o zamanı beklemek o kadar acı ki… Sadece bekliyorum ve dua ediyorum.

Bir gün saçlarımı tarayıp, en güzel kıyafetlerimle kiliseye gidip bağırarak rabbi öveceğim günleri bekliyorum. Zaten ufak yaşlarımdan beri kiliseyi ziyaret etmişliğim çok, ama Hıristiyan olduktan sonra hiç gidemedim. Önceden canım sıkıldıkça giderdim. Ailem araştırmamı ya da gitmemi sorun etmezdi; ‘yoldan çıkmadığım sürece’. Yeni bir şehre taşındık ve yaşadığım şehirde de bir kilise olduğunu öğrendim. Hem de bu inanç uğruna 3 can veren bir kilise. Yakında oraya gitmek istiyorum, Hıristiyan olduktan sonra ilk defa kiliseye gideceğim. Hikayemi onlara da anlatmak istiyorum, orada da benim gibi olan birçok insan olduğunu biliyorum ama yine de nasıl bir tepki verirler, bilemiyorum. Biraz cesaretimi toplarsam gideceğim. Umarım hayalimdeki gibi olur.

Hepimizin kendi inancını özgürce yaşadığı, kendi kıyafetini kendinin seçebileceği günlere bir an önce kavuşmak dileğiyle… Sizleri seviyorum benim güçlü kardeşlerim.

Son olarak, annemle babam beni terk etseler bile rab beni kabul eder.

(Görsel: Gine Litherland)

“Saçlarımı tarayıp, en güzel kıyafetlerimle kiliseye gidip bağırarak rabbi öveceğim günleri bekliyorum.” için 3 yanıt

  1. Bu sitede okuduğum yazılardan anlıyorum ki. İslamı yanlış öğreten aileler çocuklarını bu dinden nefret ettiriyorlar. Şunu düşündün mü hiç islam gerçekten sana anlatılan gibi mi. Yoksa senin karşına hep yanlış bilenler mi cıktı. Üzülmekte, özgürlüğü istemekte haklısın, korkmakta haklısın seni anlıyorum.

    • Siteyi uzun süredir okumamış olacaksınız herhalde ki sürüyle, dinin uzun eğitimlerini almış ve tahsilini İslam üzerine yapmış kimselerin hikayelerini gözden kaçırmışsınız. Belki de İslam size anlatılan gibi değildir ve siz yanlış biliyorsunuzdur, size anlatılandan daha da kötüdür? Sizi şu bağlantıya davet ediyorum: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/No_true_Scotsman

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir